Bu bayram böyle mi olacaktı?

Haberin Devamı

Bayramların dinsel ve toplumsal anlamı hakkında herhalde ansikpoledik bilgiler vermeye, kitaplar karıştırmaya gerek yok. Hele şeker ve tatlılarla süslenmiş Ramazan Bayramı’nın ne ifade ettiğini herkes biliyor. Zaten hiçbir bayramda insanlar bayramın ne anlama geldiğini düşünmezler bile. Bayramı yaşarlar...

Ama bu kez, bu bayram farklı. Bu bayram, bayramların ne anlama geldiğini hatırlatmakta yarar var:

Bayram, görüşme demek, kavuşmak demek, barışmak demek...

Sosyal dayanışma demek, karşılıklı sevgi ve saygı demek.
Hoşgörü demek.

Dertleşmek, acıları ve sevinçleri paylaşmak demek.
Gülmek, eğlenmek demek.

Küskünlükleri, dargınlıkları bitirmek, kucaklaşmak demek.
Birlik ve beraberlik demek.

Kalplerin yumuşaklığı demek.

Sadece yaşayanların değil ölmüşlerin de ziyaret edilmesi demek.

***


Bayramların ortak özelliklerine daha birçok madde ekleyebilirsiniz. Ama hepsinin ayrışma değil birleşme, dövüşme değil barışma, küsme değil kavuşma anlamına geldiğini göreceksiniz.

Bu bayram başka şeyler getirdi oysa...

Bu bayram referandum getirdi. Bayram bitecek, ertesi gün sandığa gidilecek. Ne için? “Hayır” ya da “Evet” demek için... Kısaca birleşmek için değil bölünmek için... Ne yazık ki, bayram günlerinde bile “Evetçiler” ve “Hayırcılar” diye bölündü toplum. Üstelik büyük çoğunluğuyla neye evet neye hayır diyeceklerini bilmeden.
Üstüne üstlük bir de “Boykotçular” diye bölündü.
Durup dururken...

Bu bayram birleşme değil ayrışma getirdi.

Yazık, çok yazık.

“Bayramın ne günahı var?” derseniz, haklı olursunuz.

Bayramın ne günahı var? Bayram günlerinde toplumu bölenlerindir günah.

***


Dedim ya, bayramlarda ölmüşler de ziyaret edilir.

Mezarlıklar, rahmetle anılanların ziyaretçileriyle dolar taşar. Ölmüşlerden bir şey istenmez. Onlar sadece hatırlanır. Onlara sadece rahmet dilenir.

Ama bu bayram, “Ölmüşlerden bile ‘evet’ oyu isteyin” dediler.

Hani bayramlar birlik, beraberlik, kardeşlik, dayanışma, sevgi, hoşgörü, yaşayana da ölmüşe de saygı günleriydi?
Bu bayram toplum bölündü.

Yazık. Çok yazık.

Her şeye rağmen, mutlu, umutlu bayramlar diliyorum.

*****


Havada “Hayır” kokusu var

Televizyon kanallarında konuşanların çoğunluğuna, caddeleri, meydanları kaplayan “evet” afişlerine bakınca, sanki referandumda “evet”çiler çoğunluktaymış gibi bir izlenim doğuyor. Anketlerse “Hayır”ların biraz önde olduğunu gösteriyor.

Son zamanlarda gözle görünmeyen, ama hissedilen bir “Hayır” havasının yayıldığını görmemek mümkün değil.

Baskı arttıkça, “bertaraf” edilme korkusu yayıldıkça, “Hayır”cılara “öcü” muamelesi yapıldıkça “Hayır”ların arttığını gözlüyorsunuz. Yolda, otobüste, metroda... Adeta gözden göze, kulaktan kulağa geçen ama sesli dile getirilmeyen bir “Hayır” dalgası yükseliyor.

“Kasabanın Sırrı” gibi...

İstanbul’un bir caddesinin tam ortasına boydan boya bir pankart asılmış. “Bilmemne esnafının oyu evet” diye... Oysa o semti, o caddeyi, o esnafı bilenler, bu referandumda hayatta evet emeyeceklerinden eminler. Daha önce verdikleri oy belli. Ama o pankartı birileri asmış. Sanki tüm esnafı temsil ediyormuş gibi. Esnaf, o pankarta sessiz, suskun bakıyor sadece...

“Kasabanın Sırrı”, referandumda “Hayır” çıkmasına yeter mi bilinmez. Ama, referandum sonrası için, içten içe bir uyanışı saklayıp büyüttüğü belli.

DİĞER YENİ YAZILAR