CHP’nin tarihi görevi

Haberin Devamı

Korkulan mı oldu demeli, beklenen mi oldu demeli? Olan oldu. Ülkenin çeşitli il ve ilçelerinde “etnik kavga” kokan çatışmalar daha önce de zaman zaman yaşanmıştı ama İnegöl ve Dörtyol’da iki gündür izlediğimiz olaylar, işin artık ciddi boyutlara ulaştığını gösterdi.

İçten içe biriken öfkenin, bundan sonra hangi vesileyle hangi ilde, hangi ilçede patlamaya dönüşeceği belli değildir.

Büyük grupların birbirine saldırması, binaların, araçların ateşe verilmesi, insanların yaralanması, polisin ve jandarmanın havaya ateş açmak zorunda kalması ürkütücüdür. Ve büyük bir tehlikenin önemli işaretidir.

Belli ki, Türkiye’yi kutuplara bölmek, etnik savaş çıkarmak, Türkiye’yi “Yugoslavya‘laştırmak” isteyenler belli bir mesafe almışlar ve fitili ateşlemişlerdir. Bu “felaket yolculuğu” şimdi durdurulamazsa, bir süre sonra “kader”e dönüşecektir. Kimilerinin ellerini ovuşturarak beklediği de budur.

Ama bin yıldır bildiğimiz gerçek var ki, bu ülkede bin yıldır birlikte yaşayan insanların istediği bu değildir. Yapılacak en yanlış şey, öfkeyle kalkmak, toplum mühendisliğini terörizmle harmanlayanların ekmeğine yağ sürmektir.


***


Ben burada doğrudan CHP’ye seslenmek istiyorum. CHP ana muhalefet partisidir. Ancak, bugün gelinen koşullar, CHP’yi bir iktidar partisi gibi hareket etme yükümlülüğüyle karşı karşıya getirmiştir.

CHP elbette iktidara karşı muhalefet görevini yapacaktır. Referandum kampanyası da gösteriyor ki, bu görevini başarıyla yerine getirmektedir. Sorumlu mevkilerdekiler başarısızsa, bu durum, CHP’ye, geliyorum diyen tehlikeye karşı da görevler yüklemektedir.

Ana muhalefet partisi olmanın ötesinde, cumhuriyeti kuran parti olması da CHP’yi bu misyonla baş başa bırakıyor. CHP bu cumhuriyeti ırkçılık temeli üzerinde kurmadı. İnsanlık, vatandaşlık temeli üzerinde kurdu. Şimdi bu temelin çatlatılmasına, yıkılmasına izin vermemek de CHP’nin asli görevidir. CHP’nin yapması gereken, olayların peşinden gitmek değil, gündemin ötesine geçmektir.

Kısacası CHP, İnegöl ve Dörtyol olaylarından sonra duruma el koymalıdır. Artık anlamını yitirmekte olan bir sözcük gibi görünse de, “sağduyu”yu hâkim kılacak başlıca güç bugün CHP’dir. İnsanların kutuplaşmasını önleyecek, öfke selini dindirecek, öfkeden “kader” çıkarmaya çalışanları durduracak güç de CHP’dir.




*****



Nihayet bir-iki tepki


“Kuzu toplum” olarak bilinir bu ülkede yaşayanlar. Dayatılan her kararı kuzu kuzu kabullendikleri, içlerine sindirdikleri için... Hakları, hukukları, insanlıkları çiğnendiği zamanlarda bile ses çıkarmadıkları için... “Sivil toplum” nedir bilmedikleri için, “sivil tepki“ye de yanaşmazlar.

Arada bir kendiliğinden gelişen tepkileri gelince dikkati çekiyor tabii...

Üniversiteye giriş sınavları ve kılavuzlarla ilgili skandalları gördükçe, “Bu nasıl gençlik?” diye şaşırmaktan kendini alamıyor insan. Çocukların burunlarından geldiği yetmiyormuş gibi, bir de bir tercih kılavuzunu bile beceremiyor, milyonlarca gencin ve velilerin gözlerinin içine baka baka, “Ne var canım bunda?” diye konuşabiliyorlardı.

Sonunda bir grup genç patladı ve İstanbul’da, Galatasaray meydanında ÖSYM Başkanı’nın resimlerini yumurta yağmuruna tuttular. İyi yaptılar, ellerine sağlık.

Türkiye’de kuzu yerine konulan bir kesim insan da uçak yolcularıdır. Gecikmeler artık dört-beş saati buluyor. Hatta yaşlı veya hasta demeden saatlerce uçağın içinde bekletiliyorlar. Önceki gece İstanbul-Diyarbakır seferini yapacak THY uçağının yolcuları sonunda isyan etmiş. Uçakta neler olduğunu bilmiyorum ama, demek ki, seslerini yükseltmişler. İyi etmişler.

DİĞER YENİ YAZILAR