Genel başkanlar... Kurultay’a!

Haberin Devamı

Mustafa Kemal 91 yıl önce bugün Samsun’a ayak bastığında, aklında, kimsenin aklında olmayan bir büyük proje vardı. İşgal altındaki ülkeyi düşmandan kurtarmak; yeni, güçlü, modern, uygar bir ülke yaratmak.

Dile kolay gelen bu projenin nasıl hayata geçirildiğini burada uzun uzun anlatmaya gerek yok. Destan gibi öyküyü bilmeyen de yok. Nefret edenler bile o projeyi çok iyi biliyor...

“Güncel durum” nedeniyle o projenin bir yönünü hatırlatmak istiyorum: Atatürk, o projeyi CHP ile gerçekleştirdi. “Kurtuluş”un örgütü, CHP’nin temeli olan “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ydi. “Kuruluş”un örgütü ise, o örgütün partiye dönüştürülmüş hali “Cumhuriyet Halk Partisi”ydi.

Türkiye CHP ile kurtuldu, CHP ile kuruldu, CHP ile yükseldi. Aydınlanma devrimlerinden çok partili yaşama, sosyal demokrasiden insan haklarına kadar her ileri adımın altında CHP’nin imzası vardır.

Üç gün sonra toplanacak CHP kurultayına işte bu nedenle 19 Mayıs 1919’u hatırlattım. 19 Mayıs’ın 91’inci yıldönümünde CHP kurultayının, kökeninin ve misyonunun bilincinde olması gerektiğini vurgulamak için hatırlattım. 19 Mayıs’ın özünde, birlik, bütünlük ve dayanışma içinde ortak hedefe yürüme fikrinin yattığını göstermek için hatırlattım.

***


Şimdi daha yakın bir tarihten bir hatırlatma yapayım: 1994 yerel seçimleri... En büyük il İstanbul’da solun en güçlü adayı Zülfü Livaneli... Kazanması kesin gibi. Ama sol bölünüyor. Sonuç; kaybeden sol, kazanan Recep Tayyip

Erdoğan oluyor.

Hele Ankara... Solun en güçlü adayı Korel Göymen... Sol bölünüyor. Sonuç; kaybeden sol, kazanan Melih Gökçek oluyor.

Bilmem Ankara’daki oy oranlarını hatırlatmaya gerek var mı? (Göymen 21,38; Gökçek 21,47).

Bilmem, bu seçimlerin “bir olayın başlangıcı” olduğunu hatırlatmaya gerek var mı? Bilmem, o gün bugündür Ankara’da Melih Gökçek’in belediye başkanı olduğunu hatırlamaya gerek var mı? Bilmem, Tayyip Erdoğan’ın nereden nereye geldiğini hatırlatmaya gerek var mı?

CHP bugün geçmişten ders almayacaksa, ne zaman alacak?

***


CHP iki hafta içinde baş döndürücü olaylar yaşadı, yaşıyor. Üç gün sonra kurultay var. Değişim sancılarının yeni ufuklar açtığını, yeni umutlar doğurduğunu görüyoruz. Dün CHP ile ilgili gelişmeleri izlerken ekranda, solun önemli isimlerinden Ercan Karakaş’ı dinledim. “Kurultaya bütün genel başkanlar el ele girmeli” diyordu. Heyecan veren bir öneri...

Deniz Baykal, Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın, yeni yönetimle yan yana, el ele, düşünebiliyor musunuz? Böyle bir tablonun vereceği mesajın gücünü görebiliyor musunuz?

Genel başkanlar yan yana, el ele... Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü, Bülent Ecevit’i, Aydın Güven Gürkan’ı, Erdal İnönü’yü saygıyla anarak... “Efendim, bu olacak iş değil, Baykal zaten kurultaya gelmeyeceğini açıkladı; Çetin CHP üyesi bile değil vs” gibi gerekçeler, yeterli ve inandırıcı olamaz.

Siz demek istediğimi anladınız.

Bir hayal gibi görünen bu öneri, gerçekte Türkiye’de solun ihtiyacıdır, hatta görevidir. Tarihi bir fırsat doğuyor. Sadece genel başkanlar değil, sosyal demokrasiye emek vermiş; bilgi, birikim sahibi, ama şu veya bu şekilde ya CHP’den kopmuş ya da CHP’de olup CHP’ye küsmüş değerlere kapılar açılmalıdır. Genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle...

Böyle bir birleşme, kaynaşma mesajının önünde durabilecek siyasal güç zor bulunur. 19 Mayıs ruhu bunu gerektirir.

Tarihsel bir “buluşma”nın tam zamanıdır. Bu enerjiyi (isterseniz sinerji deyin) boşa harcamak ise tarihsel bir sorumluluktur.

DİĞER YENİ YAZILAR