Güldünya kimin dünyası?

Haberin Devamı

Bundan dört yıl önce Hakkari Yüksekova’da tüyleri diken diken eden bir olay yaşandı. Zahide adlı 29 yaşındaki bir kadın altı yıldır kapatıldığı ahırdan kurtarıldı.

Kadın neden ahıra kapatılmıştı?

“Kuma” olarak evlendirilmiş, kocası tarafından bilinmeyen bir nedenle babasının evine geri gönderilmişti.

Sen misin kocasına yar olmayan?

Sen misin, baba evine geri gönderilen? Böyle kadın mı olurmuş?

Babası, Zahide’yi, ahırda yaptırdığı küçük bir bölüme bağladı. Altı yıl hiç kimseyle görüştürülmeden orada yaşadı Zahide. Ta ki, basın ve kadın dernekleri devreye girip, olayı duyuruncaya ve iki ay dil döktükleri babayı ikna edinceye kadar... Zahide kurtarılmış ama hastanelik olmuştu. O gün sormuştum. Hakkari’nin yerel yöneticilerine... Güneydoğu’nun yerel yöneticilerine... “Siz ki, bölgede ezici bir üstünlüğe sahip olmakla, belediye başkanlıklarını, belediye ve il genel meclisi üyeliklerini ele geçirmekle övünüyorsunuz. ‘Burası bizden sorulur’ diyorsunuz...

Nasıl olur da bölgenizde yaşanan bu çağdışı olaydan haberiniz olmaz? Nasıl olur da bu genç kadını oradan kurtarmazsınız?”

Aslında haberdar olduklarına kuşku yoktu. Sadece Zahide’nin değil, Zahide gibi daha birçok kadının benzer işkencelere uğradığını bal gibi biliyorlardı. Ama bu davaya el atmak işlerine gelmiyordu.

Çünkü bölgedeki egemenlikleri, bu çağdışı, feodal yapıya dayanıyordu.

Onlar için önemli olan, çağdışı yapının değiştirilmesi, çağdaş ilkelerin yaşama geçirilmesi, töre cinayetlerinin, kadına eziyetin önlenmesi değil, bu ilkel sosyo-kültürel yapının siyasetini yapmak, rantını yemekti. Ortaçağ düzenini ilkel bir ayrılıkçılığın malzemesi yapmaktı.

Ve Güldünya... Bitlisli Güldünya,

Zahide kadar da şanslı değildi... Evlilik dışı bebek sahibi olduğu iddiasıyla kardeşleri tarafından vurulmuştu Güldünya. Yaralanan Güldünya hastaneye kaldırılmıştı. “İşi yarım bırakmak” istemeyen ağabeyleri, silahlarını kuşanıp hastaneye gelmiş, yaşama dönen kızkardeşlerini orada öldürmüşlerdi.

Güldünya, töre cinayetlerinin, töre cinayetlerine karşı mücadelenin bütün Türkiye’deki simgesi oldu. Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Aynur, Aylin Aslım, Şebnem Ferah, Rojin, Funda Arar gibi sanatçılar, “Güldünya Konseri” verdiler, töre cinayetlerine şarkılarla meydan okudular.

Ama töre cinayetleriyle ünlü Güneydoğu’nun DTP’li yerel yöneticileri ortalıkta görünmüyordu. Onlar, 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in adını çıkardıkları caddelere, birçok askerin ölümüne yol açan terörist Zilan’ın adını vermekle meşguldüler.

“Zahide” ya da “Güldünya” adını verecek değillerdi ya...

“İtlaf mevsimi” başladı

Açılış Manisa’nın Turgutlu ilçesindeydi. Sekiz köpeğin ölüsü Derbent beldesindeki bir arsaya kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından bırakıldı. Bahar geldi, yaz da geliyor. Artık bu tür haberleri sık sık görmeye başlarız. Öldürülen köpekler, zehirlenen köpekler, üstüne araba sürülüp ezilen köpekler, sahipleri tarafından
sokağa terk edilen köpekler.

Sadece köpekler değil, kaderi insana bağlı her türlü hayvan.. Kedi, kuş, at, inek, hatta ayı... Ama artık hayvan düşmanlarının işi zorlaşıyor. Hayvan koruma dernekleri eskisinden daha güçlü. Hayvan sevmenin insan sevmek olduğunu bilen insan gibi insanlar, hayvan katliamlarına seyirci kalmamakta kararlı.

Bütün insan gibi insanları, hayvanları öldürenlerle, onlara eziyet edenlerle, görüldüğü her yerde mücadeleye çağırıyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR