Gazete Vatan Logo

Her şeyi kaydeden beyin!

45 dakikada her şeyi beynine kaydedebiliyor. Zihinsel engel olarak görülen aslında ne?

Zirve Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rıza Ülker, Türkiye'de otizmin zihinsel bir engel olarak görüldüğünü, ancak bunun böyle olmadığını belirtti.

Ülker, yapılan kan testiyle down sendromunun doğumdan önce tespit edildiğini ancak otizmin tespit edilemediğini, bu rahatsızlığı sonradan olan bir yaşantının tetiklediğini bildirdi.

Amerikalı annelerin otizmin sebebini aşılara ve organik olmayan katkılı gıdalara bağladığını dile getiren Ülker, “Türkiye'de ise otizm zihinsel bir engel olarak görülüyor ama otizm zihinsel bir engel değildir. Otizmli çocuklar sadece farklı düşünüyorlar ama eksik değiller” dedi.

"45 DAKİKADA HER ŞEYİ ZİHNİNE KAYDEDEN OTİZMLİ"

Otizmin beyindeki sinir bağlantılarıyla ilgili nörolojik bir rahatsızlık olduğunu ifade eden Ülker, otizmlilerin zihinsel engel olmadığını şu örnekle anlattı:
“İngiltere'de Stephen Wiltshire isimli ve 'canlı kamera' lakaplı otizmli birisi var. İlk defa helikopterden 45 dakika gördüğü Roma'nın şehir krokisini zihinden üç günde panaromik, 7-8 metre uzunluğunda bir kağıda tüm detaylarıyla çiziyor. O anki trafiğin durumu, tarihi binalardaki pencere ve direk sayısı dahil. Bu örnek 'otizmliler zihinsel engellidir' genellemesinin yanlış olduğunu gösteriyor.”

"ERKEN TEŞHİSTE ANNE VE ÖĞRETMEN ÖNEMLİ"


Ülker, otizmin erken teşhisinde anne ve ilkokul öğretmenin çok önemli olduğunu vurguladı. Otizmde erken teşhisin 2 yaşından önce konulmasının önemine değinen Ülker, “Bu tanı çocuğun göz kontağının olup olmadığı, annesinin bakışlarını takip edip etmediği izlenerek konulabilir. Erken teşhisle beraber bir ilgi ve sevgi yumağı varsa, gereken uzman yardımı da alınırsa bu çocuklar kendi öz bakımlarını yapabilecek hale gelebilir” diye konuştu.

Ülker, otizmli çocukların kısmen de olsa sosyalleşerek kendi yeteneklerini bulup rahat bir yaşam sürebileceğini ancak otizmin kesin bir tedavisinin olmadığını belirtti.

Otizm belirtileri gösteren çocukların annelerinin de duruma bakış açısının farklılık gösterebildiğini, bazılarının farklılıkları hissettiğini ancak “Büyüyünce geçer, bunun babası da böyleydi” diyerek durumu önemsemediğini, kimilerinin ise her şeyi kendine mal ederek, çocuğu kendi başarısızlığı olarak gördüğünü anlatan Ülker, şöyle konuştu:
“Bu iki anne tipi de problemli. Çünkü utanma belasına, çocuklarını gizleme davranışına giriyorlar. Amerika'da otizmli çocuklar çok rahat hareket edebiliyor, hayatın içindeler, çünkü toplum olarak otizmi daha iyi anlamış durumdalar. Ama Türkiye'de böyle değil, otizmli çocuklar maalesef rahat hareket edemiyorlar. Otizmliler sosyalleşerek, kendi yeteneklerini bulup daha rahat bir hayat yaşayabilir.”

Otizmli bir çocuğa sahip annelerin yaşadıkları sıkıntılara değinen Ülker, ailelere destek verilmesi, çocuklarındaki gizli, özel yeteneği ortaya çıkarmak için hayat boyu mücadele eden annelerin korunması gerektiğini vurguladı.

Ülker, ailelerin otizmli çocuklarını sevgi ve ilgiyle değişik tecrübeler yaşayabilecekleri ortamlarda bulundurarak gizli yeteneklerinin keşfini hızlandırabileceğini kaydetti.

Haberin Devamı