Gazete Vatan Logo
Magazin Her şeye sevgi odaklı bakarım

Her şeye sevgi odaklı bakarım

Kime star dersiniz? Star olmak için çok mu çalışmak gerekir? Yoksa o ışık insanın genlerinde mi var? Sinem Kobal, doğuştan star ışığını üzerinde taşıyanlardan. Kendi jenerasyonunun ‘süper kızı’ bu sezon Yaktın Beni filmi ve kod adı: Analar ve Anneler dizisiyle ekranlarda olacak.

Her şeye sevgi odaklı bakarım

Ekranda görmeye çok alıştığımız isimlerden biri o. 13 yaşından beri bizimle, ekranda büyüyenlerden. O gerçekten kendi neslinin starlarından… Her yaptığı olay, her işi zirvede, magazin hep yanı başında. Onunla ilgili hafızamı taradığımda yüzünde hep bir gülümsemeyle hatırlıyorum... Bu röportaj için aslında çekim gününe sözleşmiştik. Çekim bitince sohbete başlayacaktık. Ancak çekimin biraz uzayacağı belli olunca Sinem Kobal’ın bu röportajı çekim günü yapmak istemeyeceğini biliyordum. Daha önce bir kapak çekimi hikayemiz daha var. Her şey tamam hazırlıklar, mekanlar... Tam ilk fotoğraf çekilecek hava kapadı. Ekibin yüzünün düşmesi, Sinem’i harekete geçirdi; “Üzülmeyin güzel olmayacağına inanıyorsanız başka bir gün çekelim. Ben programımı ayarlarım,” dedi. Ekipte bir bayram havası. Kısacası o işiyle ilgili herhangi bir şeyi geçiştirmeyeceklerden. O yüzden kısa, geçiştirilen cevaplar vermek istemeyeceğini biliyordum röportajda. Yorgunluk ve hatta tembellik perdesi arkasına saklanmayı sevmiyor. Birkaç gün sonra röportaj için menajerinin ofisinde buluşuyoruz. Baştan ayağa siyahlar içinde, saçlarını at kuyruğu yapıp kendi haline bırakmış. Yüzünde hafif bir makyaj ve kocaman gülümsemesi. İki Sinem olarak birbirimize elimizi uzattığımızda ofisin köpeği Bambam giriyor aramıza. “Hadi dilek tut, iki Sinem’in arasındasın” diyerek sarılıyor Bambam’a.

Haberin Devamı

Aramızda düşünmeden yaşayan var mı?

Fazla vaktimiz yok. Sezonda yer alacağı filmler, diziler, reklamlar için repo gününü toplantılar ve röportaj için ayırmış. Hemen başlıyoruz söze. İlk heyecanı Uğur Yücel, Meltem Cumbul ve Sarp Apak’la kamera karşısına geçtiği romantik komedi Yaktın Beni filmi. 16 Ekim’de vizyona girecek filmin izleyenlerin yüzünde gülümseme bırakacağına inanıyor, Sinem. Yaktın Beni’de, Sarp Apak’ın canlandırdığı Selam karakteri ile sevgili olan İpek karakterini canlandıran Sinem’in hayatına, daha önce hiç karşılaşmadıkları Dayı Macit, yani Uğur Yücel’in girmesiyle işler sarpa sarıyor. Senaryoda en çok ne etkiledi seni diyorum; “Uğur Yücel’in canlandırdığı Macit’i gerçek hayatta görsek “Aa deli mi bu adam?” diye içimizden geçiririz. Ve o çoğu insanın korkmadan ve düşünmeden yaşayan versiyonu. Bu anlamda çok kişiye dokunacağı yerleri var senaryonun. Herkesin aslında söylemek istediği, hissettiği şeyleri fütursuzca ortalığa seren biri,” diyor. Orada kesiyorum “Sen de söyleyemeyenlerden misin?”, “Yer yer değişir ne olduğuna bağlı,” diyor. Anlıyorum, konuşmayacak. Hep genele vuracak, hiç özeline girmeyecek. Zaten ilk günden beri özel hayatıyla ilgili konuşmuyor. Duruma alışkınım, işiyle ilgili konuşmayı tercih ediyor ve onu bu mutlu ediyor. Genç hayranlarının da yanlış etkilenmemesi için kelimelerini özenle seçiyor.

Haberin Devamı

Diziyle 70’lere dönüyor

Kendine en çok ne için haksızlık ettiğini öğrenmeye çalışıyorum; “Haksızlık etmemeye çalışıyorum, ettiğimi fark ettiğimde düzeltiyorum,” diyor. Hazırlıklıyım! özel hayat sorularına istediğim cevapları alamazsam diye kitaplardan cümlelerle gittim yanına; ‘Size bahşedilen yeteneği taşıyabilmeniz için inanmanız lazım. Çünkü yeteneğiniz yüzünden size ihtimam göstermek, sizi korumak yerine yerle bir etmek isteyecekler’ demiş Ece Temelkuran diyorum. “Oralar bizim kontrol edebileceğimiz yerler değil, televizyon özelinde bakarsak çok çabuk tüketilen bir iş yapıyoruz. Bu yüzden ben kendi dünyamla alakalı kalmayı tercih ediyorum. Bir olay olduğunda başkalarından önce kendimi sorgularım. Her şeyi kendi özümle halletmeye çalışırım” diyor. Onu heyecanlandıran sorulara yani işe geri dönüyoruz. Sinem Kobal bu sezon ilk kez tam anlamıyla bir dram işinin içinde olacak. Ay Yapım’ın 70’ler dönemine uzanan dizisinde Binnur Kaya, Okan Yalabık, Metin Akdülger, Hazar Ergüçlü ve Ulaş Tuna Astepe’yle birlikte oynayacak. Dizinin ismi ve yayın tarihi henüz net değil ama set başlamış. Berkun Oya’nın kaleminden çıkacak dizinin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin. Sinem üniversiteli 19 yaşındaki Zeliha’yı canlandırıyor. Zeliha’nın bir gün içinde yaşadıkları ve ona söylenen bir yalanla beraber bütün hayatının elinden kayışını, hayata tutunma mücadelesini canlandıracak dizide; “Senin seçimin olmadan maruz kaldıkların... Hayatın seni sürüklediği, başına gelenlerle nasıl ayakta kalabileceğin, neler yapabileceğin... Bu anlamda bir seyir bekliyor izleyiciyi. Aslında şu anda yaşanan acılar nasıl hepimizi etkiliyorsa aynı şey. Biz o dönemin acılarını, o insanların hayatlarını nasıl etkilediğini göreceğiz.”

Haberin Devamı

ZAMAN ÖNEMSENMEYECEK KADAR GEÇİCİ

Haberin Devamı

Karşısında 13 yaşında bir kız olsa ve onun yolundan gitmek istese ne tavsiye vereceğini soruyorum; “Karşımdakini tanımadan, onun hayatını bilmeden yönlendirme yapamam. Sadece gerçekten ne istediği ve nereye ait olduğu konusunda kendisini iyi tartmasını tavsiye edebilirim. İçsel olarak doğru bir yerdeyse zaten yolunu bulacaktır” diyor. Peki ya oyunculuk konusunda en güçlü olduğu özelliği ne? Yaptığı işlerin ona hep güzel geri döndüğünü söylese de kendi için yorum yapmasının mümkün olmayacağını söylüyor. Şu anda yaşadığı hayatta hangi duyguların sevgi hangi duyguların korku kaynaklı olduğunu soruyorum. “Bardağın her zaman sevgi tarafına bakarım ben,” diyor. Öyle sık sık kaçıp gitmek isteyenlerden de değil, hatta “Gitmenin bir kaçış olduğunu kim söyleyebilir ki? Ben hayatta hiçbir şeye bağımlı olmayan, bağlı olmaya çalışan bir kızım, sevgiyle beraber. Hayatta manevi taraflar da keşfedebiliyorsan hiçbir olay kaçış noktasına getirmiyor. Onun yerine tercih değiştirebiliyorsun” diyor. Sabahattin Ali’den aşk üzerine bir iki kelime ediyoruz; “Her şeye sevgi odaklı baktığım için her zaman güzel şeyler olabileceğine dair umudumuzun ve sevgimizin yanımızda olması gerektiğine inanıyorum. Özellikle bu karmaşık dönemlerde bizi kurtaracak şeyin sevgi olduğuna inanıyorum,” diyor. Cemal Süreya’nın dizelerini seviyormuş. “Zamanın öğrettiği en kıymetli şey ne?” diyorum; “Zaman çok kıymetli ama çok da önemsenmeyecek kadar geçici...”