Hayvansever kafeler şehre sevgi katıyor

Hayvan sahipleri iyi bilirler ki, maalesef ülkemizde ailemizin bir parçası olan köpeklerimiz ile sosyalleşmek hiç çok kolay değil. Evlerimizde beraber uyuduğumuz ailemizin bir parçası olan köpekler, restoranlara, kafelere hatta parklara bile kabul edilmiyorlar. Öyle az yer var ki, onlarla beraber oturmamıza izin veren, buna üzülmemek elde değil. Sadece dışarıda beraber vakit geçiremediğimiz için değil, onlara bu kadar büyük tepki gösteren insanlar için de üzülüyorum. Bir köpeğin, bir kedinin, bir hayvanın sevgisinden böyle uzak olmak bir insan için çok büyük bir eksiklik bence.

Israr ettikçe çoğalıyor

Yurtdışına çıktığımda en özendiğim şey hayvanlar ile her yere girilebilmesi, marketin alışveriş arabasında domates poşetinin yanında bir çift göz görmek içimde tarifsiz bir his uyandırıyor. Medeniyet diyorum böyle bir şey, ne zenginlik, ne gelişmişlik, medeniyet saygı, anlayış en çok da sevgi bence. Her geçen gün mahallemizde, sokaklarımızda yeni restoranlar, kafeler açılıyor, biliyorum aklımıza hemen şu soru geliyor “acaba kızımı/oğlumu da getirebilir miyim?”. Biz bu konuda şanslıyız, Teşvikiye bence İstanbul’un hatta Türkiye’nin en hayvan sever yeri. Belki çok fazla hayvan sahibi olduğundan bilmiyorum ama birçok yere kızlarımız ile gidebiliyoruz. İlk zamanlar daha azdı, ama biz ısrar ettikçe ve paylaştıkça çoğaldı. İşte bize kapılarını açan o güzel işletmeler;

MOC Cafe köpeklerin en sevdiği yer

Bundan iki sene kadar önceydi sanırım, sokakta yeni bir yerin hazırlıkları vardı, açılmasına birkaç gün vardı sadece. Kızları gezdirmiş eve dönüyorduk eşimle, kafamızı uzattık ve “Hayırlı olsun” dedik. Süper bir haberdi, sokağımıza çok cici bir yer açılıyordu hem de kahve konusunda çok iddialıydı. “Buyrun” dediler, elimde köpekleri gösterdim, “Kalabalığız” dedim. “Ne güzel, gelin” dediler. Girdik, birer yudum kahve tattık, o günden beri her gün aynı güler yüzle kabul ettiler bizi. Kızların en sevdiği yer diyebilirim, onlar için özel hazırlanmış kurabiyelerin önündeki koltuk da Bitterin koltuğu, orayı kimseye bırakmıyor.

Kruvasan-Kruton samimi ve tecrübeli

Bir yerin hem yemekleri güzel, hem samimiyeti gerçek, hem de tecrübesi nesillik olursa, aynı zamanda hayvan da severse, orayı kim sevmez? Eğer Fransız şeflere taş çıkartacak Ufuk şefin elinden lezzeti tartışmasız yemekleri hem de köpekleriniz masanın altında uyurken yemek isterseniz mutlaka gitmelisiniz. Gerçi sizinkiler yemeklerin kokusundan masanın altında durmayacaklar ama olsun. Daha keyiflisi var mı zaten?

Grey gösterişten uzak bir mekan

İlk açıldığında bize kapısında uzun kuyruklar, kameralar, sokak arasının sakinliğine uymayacak bir yer gibi geldi. Hiçbir şey göründüğü gibi değilmiş, işletmecileri tam bizim kafamızdan. Öyle ki, kızların battaniyesi bile var, gittiğimizde seriliyor. Bir restorana şıklık çok yakışır evet ama bu şıklığı gösterişten uzak yapmak ayrı bir meziyet. Grey çok şık, çok güzel, ama kızlar masanın yanındayken dünyanın en güzel yeri.

Hause Cafe hayvan severlikte birinci

Hayvan severlikte başı çeken bir yer. Sadece sahipleri ile gelen hayvanlara değil, daha önemlisi sahipsiz olanlara da kapılarını açar. Hava soğuduğunda masaların tepesinde yanan ısıtıcılara yakın yerlerde yatar sokak köpekleri, yazın sıcağında gölgesinde. Onları kabul eden bizimkileri mi etmeyecek..

Hem Atiye sokaktaki hem de camiinin köşesindeki Hause Cafe’lere kızlarla gidiyoruz ve çok seviyoruz. Mutlaka korkan da var, sevmeyen de, ama lütfen izin verin bizim de gidecek birkaç yerimiz olsun, siz her yere gidebilirsiniz, ama bizim için öyle değil. Rahatsız olduğunuzda biz zaten olabildiğince uzak dururuz, sizi mutsuz etmeyiz ama siz de biraz daha anlayışlı olun. Onlar bizim çocuklarımız, evde olduğu kadar dışarıda vakit geçirmeyi istemek hakkımız. Bizi kabul eden tüm işletmelere çok teşekkürler.