Bir yorum lütfen ama anketsiz olsun!

Medya sokaktaki adama Sudoku pazarlıyor; zihin jimnastiği yapsın, oyalansın, eğlensin diye... Medyacılar da son zamanlarda toplumsal eğilim anketleriyle oyalanıp eğleniyor...

Haberin Devamı


Medya sokaktaki adama Sudoku pazarlıyor; zihin jimnastiği yapsın, oyalansın, eğlensin diye...

Medyacılar da son zamanlarda toplumsal eğilim anketleriyle oyalanıp eğleniyor.

Fakat anket çözmek Sudoku çözmeye benzemiyor. Öyle masum, serinkanlı bir zihin jimnastiği değil bu iş!

Anket yapmak başlıbaşına bir problemdir ve çözmesi zordur.

Çünkü sorular verilecek cevaplann rehberi, hatta cevabın yarısıdır. Yani hassas ve netameli iştir.

Anket okumak-yorumlamak ondan da büyük bir sorundur. Tehlikeli sosyal-siyasal manipülasyonlara kapı açar; durup dururken mide bulandırır, kafa karıştırır...

***

Muhafazakârlık araştırmasını hatırlıyorsunuzdur.

Bu anket bardağın boş tarafına bakan basının bir kesiminde "giderek hoşgörüsüzleşen bir toplum" olduğumuzun kanıtı olarak gösterilmişti.

Bense aynı sonuçlarda birbirine tahammül etmeye çalışan "muhafazakâr" bir toplum görmüştüm.

Şimdi de TNS-PİAR'ın siyasi eğilimler araştırması tartışılıyor.

18 ilde örnek kitleye "halkın gelir durumu geçen yılla karşılaştırıldığında önümüzdeki 12 ay içinde iyiye mi, kötüye mi gidecek, yoksa aynı mı kalacak?" diye sorulmuş.

Yüzde 42'si "kötüye doğru" demiş...
"İyiye gidecek" diyenler yüzde 25, "aynı kalacak" diyenler yüzde 27.

Sonuç, "halk kötümser"miş...
Yorum garip bir şey işte!
Ben de bakıyorum, bakıyorum da "iyiye gidecek" diyenlerle, "aynı kalacak"
diyenlerin oranının bu kadar yüksek olmasına şaşırıyorum.

Bana göre hani bayağı bir iyimserlik hali!

Öte yandan işin kötümserlik tarafına bakınca şunu da biliyorum: Bu toplumda en tuzu kuru, en müreffeh girişimciye gidip "ne olacak, gelirin bu yıl da artacak mı?" diye sorsanız, yakın arkadaşı değilseniz, çenesini yukarı doğru kaldırır, dudaklarını büker ve olumsuz anlamda bir "çıh" sesi çıkartır...

Çünkü bu konuda fazla açık sözlülük bizim folklorumuzda nazardır, ayıptır, şudur budur...

Üstelik vurguncular, soyguncular, piyangocular hariç kimse on iki ayda gelecek "iyileşme"ye inanmaz. Kısa vadede "istikrar olsun, yeter" denir.

Anlayacağınız, sorun sadece anket yöntemi ve anket yorumundaki pürüzlerle de kalmaz. Hangi yöntemle yaparsanız yapın, ankete katılanların (halkın) cevaplarındaki "gerçekçiliği çok tartışmalıdır.

***

İşte buyrun size son RTÜK araştırması!

Halkımız yüzde 40,8 oranında belgeselleri izliyormuş. Eğlence programlarını izleyenlerin oranı yüzde 42,2; kadın programlarını izleyenlerin oranı yüzde 10'muş.

Halkımız böyle cevap vermiş anket sorularına...

Peki siz inandınız mı bu oranların doğruluğuna? Reklam verenler inanır mı? Kanal yöneticileri inanır mı?

Zaten o kadın-eğlence programlarına çıkan şarkıcılar, türkücüler, dansözler, ilahiyat hocaları, psikologlar da, hepsi ama hepsi belgesel izlemeyi sevdiklerini söylüyor.

Öyle de bir "yalan rüzgârı" dünyası!

***

Seçim anketlerine gelince, onları ayrı ele almak gerek.

Sandığa gider oy atarsın ya, başlangıçta anket cevaplarını da oy pusulası gibi kurmak ve öyle görmek mümkündür.

Fakat iş yine de o kadar basit değildir ve sonuçları sorunludur. Örneklem için seçilen iller sonucu baştan belirleyebilir.

Bunu da yine basına yansıyan son siyasal eğilim-seçim anketlerinde açıkça görüyoruz.

Anketi hangi parti yaptırdıysa, anketin sonuçları da ne yapıyor ne ediyor, o partiyi pohpohluyor...

E, ayıp değil mi?
Kimi kandırıyoruz sonuçta? Kendimizi...

***

En iyisi, diyorum ki biraz ara verelim şu anket işine!

En sıradan haliyle hayatımızı yaşayalım; sokağa çıkalım, insanları kendi istediğimiz gibi değil, nasıllarsa öyle görmeye çalışalım, yeter!

Sosyal eğilimler, sosyal-siyasal tercihler yanıbaşımızda çırılçıplak ortada duruyor.
Tabii bakmaya ve kabullenmeye cesaretimiz varsa eğer...

Okurdan

Domates sanatı
Domates ile ilgili hislerimi paylaşmak istiyorum. Üç yıldır yurt dışında yaşıyorum. Sizin "kış domatesi" dediğiniz, lezzetsiz diye nitelediğiniz domatesler benim şu an yaşadığım ülkede keskin aromalı domates gibi kalır. Cherrie domateslerinde var öyle bi tat evet, fakat Çanakkale'nin domatesi, Çeşme'nin domatesi gibi yok. (B. A.)

Böyle yazıyorsunuz, yazıyorsunuz Haşmet Bey, biz de gidip bir karış toprak bulup domates, biber ekiyoruz. Ama lezzetli domates yetiştirmek bir sanat, öyle ha deyince olmuyor. (K. D.)

DİĞER YENİ YAZILAR