Farklı ve derin olan kişilikler değil, ilişkilerdir

Bakıyorum da, herkeste bir hırs! Kendi karakterini (kişilik yapısını) bilmece bildirmece, dil üstünde kaydırmaca ve fakat bir yandan da el üstünde tutmaca hırsı almış başını gidiyor...

Haberin Devamı

Bakıyorum da, herkeste bir hırs!

Kendi karakterini (kişilik yapısını) bilmece bildirmece, dil üstünde kaydırmaca ve fakat bir yandan da el üstünde tutmaca hırsı almış başını gidiyor...

Ben farklıyım; kimselere benzemem, benzemeyeceğim diye diye birbirimizin kopyası olduk, farkında değiliz.

Fakat işin en matrak yanı şu: Bu "ah, benim biricik karakterim, eşsiz kişiliğim" histerisi var ya, içinde yüzdüğü popüler kültürün gözdesi astrolojiyle tam da bu yüzden bir türlü anlaşamıyor.

İtirazlar şöyle...

"Burçlara inananları hiç anlayamıyorum; nasıl oluyor da insan karakteri on iki kategoriye sığdırılıveriyor ve buna inanılıyor?"

"Her burçtan bir şeyler var bende. Hangi kişilik bir burca sığabilecek kadar sığ olabilir?"

"İnsanın kişiliği alabildiğine derindir, burçlara göre ayırmak saçmalık!"

En son itiraz da geçenlerde Kanaltürk'teki "Doğa'yla Geceyarısı" programında Ali Atıf Bir'den geldi.

Doğa Rutkay'ın "hangi burçtansınız?" sorusuna Atıf Hoca şöyle geriye doğru kaykılıp ağzını ekşiterek "ben inanmıyorum böyle şeylere, burçlara bakarsanız benim karakterimde milyonlarca insan var. Olur mu canım!" kıvamında bir şeyler söyledi.

***

Yok, meraklanmayın! Astroloji bilimseldir, değildir meselesiyle uzak yakın ilgisi olmayacak!

Benim burada üzerinde durmak istediğim şey şu garip "derinlik" sarhoşluğu...

Yani çok ince, çok karmaşık, çok derin ve benzersiz bir karaktere-kişiliğe sahip olduğumuza dair inancımız...

Oysa birisi bizden bu "derin"liği anlatmamızı istediğinde nasıl da dilimiz tutuluyor, nasıl da beylik sözcüklerden öteye geçemiyoruz!

Niye derin ve karmaşık olmak zorundaymışız?

Gelenek mi böyle söylüyor? Hayır.

Zaten Tanrı önünde çırılçıplak "yüzey"leriz, o yüzeyin altında bir şey var mı yok mu, onu biz değil, Tanrı biliyor.

Zaten karakter, kişilik yapısı gibi kavramlar modern zamanlara ait işlevsel kavramlar.

Astrolojinin 12 temel kategorisini yetersiz görüp burun kıvıranlar, bilimsel kişilik kategorilerinin taş çatlasa altıyı geçmediğini biliyorlar mı?

Bilim adamlarının kullandıkları kişilik-karakter kategorileri burçların renkli yelpazesiyle kıyaslanamayacak kadar "esprisiz" ve "yoksul"dur ama epey işe yarar. Çoğu psikoloji ekolü en basitinden içedönüklük-dışadönüklük ayrımıyla bile çok verim alabilmiştir.

Eh, o zaman Boğalar, Koçlar, Yengeçler, Balıklar ve diğerlerinin bizi "o yalan, bu yalan, al biraz da sen oyalan" tadında hoşluklara sürükleyen dünyasını sırf "bizim biricikliğimizi kavrayamıyor" diye hor görmek gülünç bir haksızlık değil mi?

***

Peki neden derin olmak istiyoruz? Günün birinde kırk yıllık arkadaşına, her şeyini bilen sevgiline "sen beni hiç tanımamışsın" diyebilmenin arsız iktidarını yaşamak için mi?

Neden farklı, hatta eşsiz olmak istiyoruz? Onca kalabalık içinde kolayca seçilip sevilebilmek için mi?

Sözlükler "kişilik" için "kişiyi ötekilerden ayıran bedensel ve davranışsal özelliklerin tümü" diyor.

Bir bakın Allah aşkına! Davranışlarımız ne kadar benziyor birbirine!

En "farklı" sayılanımızdan sürüsüne bereket!

Cesur olalım ve kabul edelim ki, insan karakterinde, kişilik yapısında değil ilişkilerinde "derin"leşir, farklılaşır. (Bir de zihin-ruh derinleşmesi var elbette, ayrı konu!)

Gerçekten karmaşık, çeşit çeşit, alabildiğine renkli olan bir şey varsa hayatımızda, o da ilişkilerimizdir; başkalarıyla "temas"larımızdır.

Belki Valery'nin o çarpıcı sözünü bu bağlamda anlamamız gerekir: "Deri, en derin olandır." (Le plus profond, c'est la peau!..)

Altyazı

Sam: Hayat nasıl gidiyor?

Karen: Harika. Ya seninki?

Sam: Harika diyemem ama...

Karen: Ah, ne güzel, birbirimize gerçekleri söylüyoruz.

(Lawrence Kasdan'ın 1982 yapımı The Big Chill'inden)

DİĞER YENİ YAZILAR