Kutup ayıları kış uykusuna yatar mı?

Şöyle bir kurcalayın hafızanızı... Geçtiğimiz kış boyunca gazetelerde kaç kez bu tür başlıklar gördünüz? “Kutup ayılarının kış uykusu kaçtı!”

Haberin Devamı

Şöyle bir kurcalayın hafızanızı...

Geçtiğimiz kış boyunca gazetelerde kaç kez bu tür başlıklar gördünüz? “Kutup ayılarının kış uykusu kaçtı!”

Televizyonların kendisini “ana haber bülteni” diye sunan en “baba”sından magazin programlarında kaç kez karşınıza kış uykusuna yatamayan kutup ayılarının “görüntüsü” çıktı?

Defalarca...

Öyle değil mi.

Aynen şöyleydi haberler: “Sibirya’nın iç kesimlerinde yaşayan kutup ayılarının çoktan kış uykusuna yatmış olması gerekiyordu. Ancak havalar soğumayınca hayvanların uykuları kaçtı.”

Bunlar nerede, ne zaman yayınlanmış, hepsinin listesi var ama şimdi bu enformasyon kalabalığına gerek yok.

Önemli olan işin özü.

Hepimiz bu hayvancıkları düşünüp dertlendik.

Fakat kalkıp rafta duran sıradan bir ansiklopediye bile bakmış olsaydık bu haberlerden kuşku duyacaktık!

Ya da internete girip ciddi bir bilimsel kaynağa bakıp “kutup ayıları kış uykusuna yatar mı?” diye sorsaydık, alacağımız cevap bizi şaşırtacaktı.

Ama yapmadık!.

Çünkü biraz heyecanla ve biraz gönülsüz de olsa “küresel ısınma” gerçeğini kabullenmiştik bir kere ve onun binlerce olumsuz sonucundan biri olarak buna da inanmıştık.

Daha doğrusu inandırılmıştık.

Oysa bir başka gerçek daha vardı ki o da şuydu: Kutup ayıları kış uykusuna yatmaz.

Sadece gebe ya da emzirme döneminde olan anne kutup ayıları yaklaşık 2 metre uzunluğundaki bir tünelden geçerek girilen inlerinden dışarı hiç çıkmazlar.

***

Üzerinde kopan bütün teorik tartışma fırtınalarına rağmen “küresel ısınma” ciddi bir olgu!

Mutlaka dikkate alınması gereken ve yeryüzünün geleceğini belirleyecek bir gerçek!

Geçen hafta Birleşmiş Milletler bünyesinde kopan patırtıyı da hatırlayın. BM’nin 2 bin 500 bilim adamının imzasını taşıyan “nihai küresel ısınma raporu”na ABD, Rusya gibi birkaç ülke ısrarla itiraz etmeyi sürdürünce bilim adamlarının da tepesi attı! Madem öyle, bundan sonra biz bu işte yokuz, rapor falan yazmayız, dediler.

Yani bilimin şu andaki egemen paradigmasına göre de uygarlığımızın yol açtığı “küresel ısınma” insanlığı açık biçimde tehdit ediyor.

Ancak benim korkum o ki, medyatik hokkabazlık, kıyamet tellallığı ve çevre sorunlarından kendilerine ekmek çıkartanların yarattığı kafa karışıklığı yüzünden “küresel ısınma”yı tam anlayıp kavrayamayacağız.

Kutup ayısı hikâyesini önemseyip vurgulamamın nedeni bu işte!

Sırf böylesi kulağa, göze ve özellikle de duygusal yanımıza hoş geliyor diye “küresel ısınma” olgusu yalan dolan haberlere kalır ve dünyadan habersiz insanların eline bırakılırsa...

Çevreciliğe taraftar toplama arzusuyla yola çıkanlar konuyu “günün modası” derekesine indirirse...

Asıl o zaman yandık demektir.

Bu durum “küresel ısınma” dan da büyük bir tehlike bence.

***

Ayna
Ne zaman yaşlanırız? Düşmanlarımızı seçmeyi bırakıp elimizin altındakilerle yetinmeye başladığımız zaman...

E. M. CIORAN

***

Alaçatı Pazaryeri Camii
Hep Alaçatı şöyle güzel, Çeşme böyle iç açıcı diye yazıp duruyorum; iyi güzel de...

Şunu da yazmak zorundayım.

Alaçatı Pazaryeri Camii’nin hali üzücü!

Son gittiğimde binanın durumuna bakınca çok üzüldüm.

1874 tarihli Ayios Konstantinos Kilisesi’nin yıkıntıları üzerine mübadele sonrası inşa edilmiş bu güzel ve tarihi yapı bakımsızlıktan kırılıyor.

Kasabanın merkezine ruh veren caminin çevresinde şekillenen çarşı bugünkü yarı turistik yarı “kentli” Alaçatı’yı da hâlâ avcunun içinde tutuyor!

Ama ne yazık ki dış cephesi aşırı hırpalanmış, içi deyim yerindeyse “solmuş sararmış” halde!

Geçen yıl belediye, yenilik olsun diye caminin önündeki meydanı dümdüz taşlarla döşedi. İstanbul Beyoğlu’nu mahveden bu zemin kaplamasının Alaçatı’ya güzellik getirmesi hayaldi. Sonuç şaşırtmadı.

Olan oldu!

Ama zaman kaybetmeden Pazaryeri Camii’ne ilgi göstermek, ne yapılacaksa hemen kolları sıvamak, bunun için bir proje varsa hızlandırmak gerekiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR