Gazete Vatan Logo

Haşim Kılıç: Çelme takmayız

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, kararlarını eleştiren muhalefete yanıt verdi

Haşim Kılıç, kararlarına yönelik eleştirileri değerlendirdi ve "Anayasa Mahkemesi milletin iradesini temsil edenlere çelme takma yeri değildir" dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, kararlarını eleştiren muhalefete yanıt verdi.

Hükümet icraatlerine yönelik kararlarını beğenmeyenlere seslenen Kılıç, mahkemenin herkesi aynı şekilde memnun etmesinin beklenemeyeceğini vurguladı.

Kararlarını alkışlayanlar ile acımasızca eleştirenler olduğunu hatırlatan, Kılıç, mahkeme üyelerinin, kararları alırken kimi sevindirdiğini ve üzdüğünü düşünmediklerini kaydetti.



Anayasa Mahkemesi'nin hakemlik fonksiyonunu yerine getirirken siyasetçilere lojistik destek sağlayan bir kurum olmayacağını dile getiren Kılıç, "Anayasa Mahkemesi milletin iradesini temsil edenlere çelme takma yeri değildir" dedi.

Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunun 50. Yıldönümü'nde düzenlenen törende konuşan Haşim Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:

"Amaç temel hak ve özgürlükleri tam olarak kullanılır hale getirmektir. Özgür düşüncenin olmadığı yerde tek doğru anlayışı vardır. İnsan haklarına yönelik korumanın daha etkin hale gelmesi zorunludur. Hak ve özgürlükler artık evrenseldir, koruma altına almak Anayasa Mahkemesi’nin görevidir. Anayasa Mahkemesi hak ihlallerine karşı etkin çalışır.

BİREYSEL BAŞVURU UYARISI

"Referandumun ardından bireyler Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecektir. Mahkemede iki bölüm oluşturulmuştur. 23 Eylül’den itibaren başvurular kabul edilmeye başlanacaktır. Hakimlerimiz 6 aydır Avrupa’daki örnekleri incelemektedir. Bireysel başvuruların başarı ile uygulanması için UYAP sistemi ile iletişime geçirilmiştir. Bireysel başvurunun yasal düzenlemeye tabi tutulmasının zorluğu açıktır. İçtihatlar devreye girecektir.

Temel hak ve özgürlükler konusunda yerleşik evrensel standartlar çerçevesinde kararlar üretilecektir.

Türk yargı sisteminde tıkanıklar giderilmedikçe bireysel başvurunun başarısı düşük olacaktır."

'KORKU VE KAYGILAR GİDERİLMELİ'

"Dünyadaki öfke nefreti de dikkatlerinize sunuyorum. Temel hak ve özgürlükler için öfke ve nefret tehdit olmuştur. Dünya barışının buradan çıkacak mesajlara ihtiyacı var.

Önleyici bir alan için sevgi ikliminde insani ve ahlaki bir ortam gereklidir. İşkenceye uğramış olanların onur sesine bizim de cevap vermemiz gerekir. Özgürlükler adına duyulan korku ve kaygıları gözardı edemeyiz."

'ADİL OLMAYAN KRALLARIN ÇOCUKLARI...'

"Öfkenin ve nefretin yürek toprağını saçtığı tohumların hangi masumlara gözyaşı döktüreceğini bilemeyiz. Adil olmayan kralların çocukları bu tehlikeye daha yakındır. Hak ihlallerinin doğurduğu sorunların biriktirdiği küresel öfke, dünyada fay hatları oluşturmuştur. Özellikle Kuzey Afrika’daki kırılmalar otoriter ve totaliter yönetimlerin hukuk dışı varlıklarını ortadan kaldırmıştır. Sonuçta demokrasi, kendine yapılan müdahalelerin hesabını er ya da geç sormaktan çekinmediğini yakın tarihteki olaylar bize göstermektedir.

Tarihte kalmış olmuş olayların kin ve nefretini günümüze taşıyarak ülkeler arasında yeni sorunlar doğuracak bir yasayı verdiği kararla ortadan kaldıran Fransa Anayasa Konseyi’ni insanlık onuruna bağlılığı ve katkısını şükranla anıyor ve imza atanları yürekten kutluyorum.

Demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur."

GÜL: ADALET İHTİYAÇ DUYULAN BİR KAVRAM

Cumhurbaşkanı Gül de konuşmasında adaletin toplum hayatı için temel bir kavram olduğunun altını çizdi ve şunları söyledi:

Sempozyumun bugün ve yarın yapılacak oturumunda 21. Yüzyılda Hak ve Özgürlük hareketleri konusunda tartışacaksınız. Adaletin tecellisinde vazgeçilmez bir rolü olan, devlet ve toplumu birleştiren anayasalara ilişkin düşüncelerimi aktaracağım. Adalet insanlığın hidayetten bir yiyecek gibi barınma gibi ihtiyaç duyduğu bir kavramdır.

Toplum hayatı için temel bir kavramdır. Esasen hukukun erdemi ancak adaletin tecellisine imkan veriyorsa ortaya çıkar. Başkalarının hak ve özgürlükleriyle, farklı kimliklere hoşgörü göstermeyen toplum düzeninde adaletten bahsetmek söz konusu olmaz.

Aynı şekilde devletlerarası ilişkilerde hakkaniyete özen göstermeyen ve insanlığın ortak değerine sahip çıkmayan uluslar arası bir düzenin dünyada barış araması düşünülemez. Diğer taraftan insanlığın ortak mirası olan kültürel varlıklara hoyratça davranmak gelecek kuşaklar için vahim bir adaletsizliktir.

Adalet duygusu rasyonel, evrensel bir gerçeklik taşısa da adaletin kendiliğinden tecelli edeceğini düşünemeyiz.

ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR SÖZÜ TESADÜF DEĞİL

Tarih boyunca pek çok filozof ideal devletin nasıl olması gerektiği konusunda tartışmışlardır. Bir çok düşünür bu konuları derinine tartışmıştır. İşleyen toplum hayatı için güçlü bir devlete ihtiyaç vardır.

Çin, İran, İngiltere ve Türkiye gibi ülkelerin bugün hala uluslar arası medeniyet sahnesinde önde gelen konumda olmalarında, sahip oldukları devlet geleneğinin önemi büyüktür.

Adalet mülkün temelidir sözünün bugün kullanılıyor olması tesadüf değildir. İslam ülkelerinin pek çoğunun maruz kaldığı sömürgecilik ile birlikte toplumsal psikoloji bu toplumların, kendi değerlerine yabancılaştığı ortaya çıkmıştır.

Pek çok toplumsal kavramı bugün tekrar yorumlamak zorundayız. Küreselleşme toplumsal unsurlar bakımından bir çok sorunla karşı karşıya bırakmaktadır. Kişi hak ve özgürlüklerinin genişletilmesiyle güvenlik, yürütmenin icraatı ile çoğulculuk, güçler ayrılığı prensibi, milli egemenlik ile uluslar arası meşruiyet, ekonomik büyüme ile adil paylaşım.

Anayasalar yapılırken, bahsettiğim sorunlara yönelik çözümler belirleyici rol oynayacaklardır. Geleneksel devlet kendi güvenliği ve bekasını her şeyin üstünde tutar.

BASKICI YÖNTEM DÖNEMİ ARTIK GEÇMEK ÜZERE

Teknolojik gelişmeler, sosyal medya yenilikleri, dünyada olup biten her şeyi herkes tarafından öğrenilmesine yol açmıştır. Bu gerçeğin farkına varan liderler, değişime öncülük ederken, değişime direnen rejim ve liderler ise hem kendilerine hem halklarına büyük bedel ödetmişlerdir.

Korkuyla bu tür baskıcı yöntemle halkları yönetme dönemi de artık geçmek üzeredir. Netice olarak hem dünyada gelişme devam etmekte, hem de en baskıcı rejimler dahi kendilerini adil gösterme mecburiyetindedirler. Demokratik devlet dünyada ahlaki üstünlüğü ele geçirmiştir.

Doğal olarak demokratik devlet bir anda tek bir yasayla da ortaya çıkmamıştır. Esas süreç toplum ve devletin yani, temsil edilen ve temsil edenin hak ve sorumluluklarının çizilmesiyle başlamıştır. Anayasal hareket ve süreçlerin temel odak noktasında bu konu teşkil etmektedir.

YENİ ANAYASA MESAJI

Reformlar sürekli olmak durumundadır. Çağımızın devleti, demokratik bir devlettir. Temel insan hak ve özgürlüklerine taviz vermeden, güvenliği sağlayan özgürlükçü bir devlettir. Sosyal bir devlettir. Milli çıkarlarının peşinde koşarken, insanlığa karşı sorumluluklarının bilincinde olan sorumlu bir devlettir. Tabiatıyla bu referanslar daha da genişletilebilmektedir.

Türkiye’nin uzun süredir gündeminde yer alan konumlardan biri, yeni bir anayasanın hazırlanması hususudur.

Halkımızın büyük çoğunluğu yürürlükteki anayasanın cevap vermemesinden, milletimizin zenginliğini yok saymasından rahatsızlık duymaktadır. Meşruiyeti yüksek bir meclis tablosunun ortaya çıkması halkımızın beklentilerini de yükseltmiştir.

Aziz milletimizin önünde 1921 ve 24 anayasasından beri ilk defa, doğrudan millet tarafından ilk defa anayasa yapımı fırsatı bulunmaktadır.

Haberin Devamı