Gazete Vatan Logo
Magazin Hakan Ural'dan şaşırtan itiraf

Hakan Ural'dan şaşırtan itiraf

Ünlü oyuncu özel hayatı ile ilgili samimi açıklamalar yaptı.

Ömür Gedik/Hürriyet

Hakan Ural... Hayatımda gördüğüm en düzgün, içi dışı bir, güler yüzlü, iyi niyetli ve dost canlısı insanlardan biri... Ama aynı zamanda hayatı travmalarla geçmiş bir adam... Kadir İnanır’ın “Hakan’ın yaşadıklarını başkası yaşasa şimdi hasta olurdu” demesi boşuna değil yani! Neler mi o travmalar, yenilgiler, yeniden doğmalar ve hayata tutunmalar; işte hepsi bu röportajda...

* Baban Selçuk Ural da, sen de gerçek dost sıfatının tanımı diyebileceğim insanlarsınız. Ama sizin birbirinizi bulmanız geç olmuş. Babandan ayrı kaldığın o dönemleri anlatır mısın biraz?- Annem zor bir hayat ve bana hamileyken de bir ayrılık yaşıyor. Tek başına doğum yapmak zorunda kalıyor. Ben Fındıkzade’de anneannemle büyüdüm.

* Baban nerede peki?

- Babamı 16 yaşında tanıdım. Daha önce hiç görüşmedik. Beni kabul etmiyordu, “Benden değil” diyordu. O zamanlar DNA testi de yok.

Haber ile ilgili metin girin!.* Sen nasıl başa çıkıyordun bu durumla?

- Zordu... Okula veliler geliyor, bir benimki yok. Babamın Selçuk Ural olduğunu söyleyemiyorum, çünkü reddediliyorum.

* Eminim geriye dönüp baktığında baban da senden ayrı geçen yıllarına yanıyordur. Sadece fiziken değil karakter olarak da çok benzetiyorum sizi ben...

- Ben Allah tarafından babama çok benzetildim diye düşünüyorum. 16 yaşında karşısına çıktığımda, aynaya bakar gibi oldu.

* Çocukluk dönemin nasıldı?
- Her şeye rağmen zor bir çocuk olmadım. Misafirliğe gittiğimizde anneannem beni nereye oturtursa orada kalırmışım, sesin çıkmazmış.

* Ya sokaklarda?


- Bıçkın yerlerdi. Bulunduğum yerde bütün arkadaşlarım çalışıyor ve evine ekmek götürüyordu. Böyle bir ortamda büyüdüğüm için ben de küçük yaşta işe girdim. Elektrikçide çalıştım, su sattım. Saçlarım uzun, çok da güzel bir çocuğum, o yüzden Filiz Akın derlerdi bana.

* Anne ve babasız büyümenin etkileri desem? Ve şimdi hissettirdikleri?

- Güvensizimdir kendime. Çok danışırım, destek beklerim hep. Hemen heyecanlanırım, çabuk kanarım.

* Eskiden sana “Hızlı” diyorlarmış. Nereden geliyor bu lakap?

- Ben çok utanan bir adamım bir kere. 44 yaşındayım, 25 yılım evli geçmiş. Kendimi bildim bileli tek eşli yaşadım, iki evliliğim arasında sadece 3 yıl bekar kaldım. Bu nasıl bir zamparalık anlayışı ki...

* Hiç aldattın mı?

- Hiç. Kendi kızıma yapılmasını istemediğim bir şeyi başka kadına yapmam. Zaten o kadar gündemdeydik ki eskiden, aldatsam kim bilir neler yaparlarmış. Çöplerimizi karıştırıyorlardı “ne yemişler” diye, düşün. Aldatmanın yanından geçsem Brezilya dizisi olurdu.

ENGİNCAN DA HER GENÇ GİBİ GİYİNMEYİ SEVİYOR

* Engincan’ın kıyafetleri ve giyim stili hakkında yorum yapanlar için “Ağır sıkıntı veririm” dedin ve bu laf efsane oldu.
- Burak Sergen’le oturmuş konuşuyoruz, keyfim yerinde. “Oğlum her genç gibi giyinmeyi seviyor. Bunu konu yapıp onuruyla oynayanlara ağır sıkıntı veririm” dedim. Ben unuttum o röportajı. Yayınlandığı gün telefonum susmadı.

* Nasıl bir sıkıntıdan söz ediyorsun?- Sen bana bir yanlış yaptın diyelim. Ben sana “Yazıklar olsun, bu sana yakıştı mı?” desem bu seni üzmez mi?

* Başka?


- Kızarım da... Eskiden olsa gider bir tokat atardım. Şimdi ise üzerim, kimyasını bozarım. Çocuklarımla ilgili çok hassasım.

* “Çocuklar 20 yaşını geçti. Neden hâlâ babaları savunuyor onların hakkını?” diyenler var.

- Bu çocuğun bu kadar gündeme gelmesini anne-babanın şöhretine bağlıyorlar, işlerine geldiğinde de “O bir yetişkin, kendisini savunsun” diyorlar. Böyle olmaz. Neticede o benim çocuğum.

* Sen de bir ara kızın Melisa’nın kilosundan söz etmiş ve bu yüzden eleştirilmiştin.

- Onlar benim canım. Sadece samimi bir şekilde “Fazla kilolarını vermesini istiyorum” dedim. Stratejik olarak söylenmemeliydi belki...

* 16 yaşına dönelim. Babanla ilk karşılaşmanı hatırlıyor musun?

- Birebir hatırlıyorum. Dayım herkesten habersiz beni babamın çalıştığı gazinoya bıraktı. Kapıda “Sen kimsin?” diye sordular, “Selçuk Ural’ın oğluyum” dedim. Kulise aldılar. Derken babam indi sahneden, beni görünce şoka girdi. Şaşkınlığı geçtikten sonra bana bir çikolata uzattı.

* Sonra?

- İkinci karşılaşmamızda Levent’teki evindeydi. Kapıyı açtı, beni görünce ağlamaya başladı. Bir iki saat oturduk. 20 defa falan “Paran var mı?” diye sordu. Her seferinde “Var” dedim. Halbuki yok. Onun evinden Fındıkzade’ye yürüdüm.

* Ya kaynaşma süreci...- Ben rahmetli üvey babam Hikmet Uzun’la büyüdüm. Beni çok sahiplendi. Bu nedenle baba eksikliği hissetmedim. Ama annem “Öz babanla tanış” deyince, kaderimde de varmış ki bir araya geldik.

* Öfkeli misin babana?

- Öfke değil ama kırgınlıklarım olmuştu. Ama babamın özünde iyi biri olduğunu biliyorum ve bu bana yetiyor.

SİBEL’LE ARAMIZ ÇOK İYİ

Sibel Can’dan ayrıldıktan sonra “Bir daha sanat dünyasından kimseyle olmam, bir aile kızı bulacağım” demiştin.


- Yanlış kategorize etmişim. Dünyada hiçbir şeyin garantisi yok. Sanatçıyla evlenirsen mutlu olmazsın diye kesin konuşamazsın. O cümlem kesinlikle yanlışmış.

* Artık Sibel’le aranız çok iyi diye biliyorum.

- Olması gereken buydu zaten... Aramız çok iyi, çocuklar da bu durumdan memnun.

'BİR DAHA ASLAN EVLENMEM' DİYORDUM, BÜYÜK KONUŞMUŞUM

* Bir daha asla evlenmem dedikten kaç sene sonra evlenmiştin!
- 3... Büyük lokma ye büyük konuşma diye boşuna demiyorlar. İlk evlilikte psikolojik travma yaşadığım için “asla evlenmem” derken öyle biriyle tanıştım ki hayatım değişti.

* Neydi kararından döndüren?

- Ezgi’nin beni çok sevmesi. Ben ayna gibiyimdir, bana ne verirsen onu alırsın.

* “Ezgi’nin hamileliğinde saray uşağı gibiydim” dedin. Nasıl bir süreçti?

- Kadın için zor bir süreç Sen yanında olarak destek oluyorsun. Bana getirisi de kilo oldu. Ezgi 26, ben 16 kilo aldım.

Hürriyet

Haberin Devamı