Gazete Vatan Logo

Türkiye'de nükleer enerji mecburi mi?

Konuyu uzmanları tartıştı

Türkiye’de hidroelektrik potansiyelinin sadece üçte biri kullanılıyor. En az 35 bin MW’lik daha HES kurulabilir. Rüzgarda durum daha da vahim. 20 bin MW’lik potansiyel var ancak kurulu güç sadece 801 MW. Sadece Boğaz’ın altındaki akıntıdan 5 bin MW’lik güç elde edilebileceği belirtiliyor. Türkiye’nin güneş potansiyeli ise cabası. Tüm bunlara rağmen Akkuyu’da nükleer santral kurma ısrarı gerçekçi mi? Siyasetçinin “Aygaz tüp de patlayabilir” şeklindeki bilimsellikten uzak yaklaşımının ötesinde konuyu uzmanlar tartıştı.

Atığına çare yok, kurulumu pahalı - Prof. Dr. Hayrettin Kılıç (Nükleer Enerji Uzmanı): Nükleer enerji günümüz dünyasında mecburiyet değildir. Nükleer santral kurulumu en pahalı santraldir. Nükleer santral en az 10 yılda kuruluyor. Atıklarına çare bulunmamıyor. Ayrıca kazalarda en büyük riski taşıyor. Bu nedenle bu tip santraller kurmak isteyen ülkeler iyi düşünmelidir. Türkiye’deki enerji hatlarında yüzde 20’ye yakın kaçak var, yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmadı, hidroelektrik santalleri yeterli değil. Bu nedenle nükleer enerjinin alternatifi, temiz enerji ve tasarruflu tüketimdir. Bir başka sorun nükleer atıklardır. Nükleerin atıkları için Amerika 10 milyar dolar harcayarak atık tüneli açtı, ama nihai izole olmayacağı için o tünel kullanılmadan kapatıldı. Nükleer atıklar yok edilemez. Batıda enerji üreten elektrik şirketleri artık nükleer santale yatırım yapmıyor. Devletler yapıyor, çünkü nükleer enerji ekonomik değildir. Örneğin Son olaylardan sonra nükleer endüstrinin gerileyeceği ortadadır.



Çağı nükleerle yakalayabiliriz - Prof. Dr. Okan Zabunoğlu (Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölüm Başkanı): Nükleer teknoloji ülkemiz açısından bir mecburiyet. Şu an nükleer çağdayız, bu çağı yakalamamız lazım, eğer yakalayamazsak bir sonraki aşamayı da yakalayamayız ve iki ayağımız üzerinde duramayız. Bu dünyadaki gelişmiş mevcut bilgi birikiminden geri kalmamak gerekiyor.Enerji tüketimimiz Avrupa’dan az, bunun da gelişmesi lazım ki ülke gelişsin. Tek bir kaynak olmaz mevcut kaynaklara da bakmalıyız. Dış kaynaklardan tehklikeli bir bağımlılık noktasına gelmemeliyiz. Nükleer enerji güvenilir bir enerjidir, reaktörün düğmesine bas, bir sene çalışsın. Bu anlamda güvenilir bir enerjidir. Rüzgar esmez, güneş çıkmazsa enerji üretilmez, ama nükleer böyle değildir. Enerji güvenilir ve çevreci olmalıdır. Almanya nükleerleri kapatacağını söylüyor ama mevcut durumda 2 sene sonra mecburen yeniden açacaktır.

Nükleeri unutmamalıyız - Hilal Atıcı (Greenpeace Akdeniz Nükleer Enerji Sorumlusu): Bizdeki durum yapılan yasalarla çok net, ‘Nükleere ihtiyacımız var’ deniyor, inanılmaz teşvikler veriliyor, fakat yenilenebilir enerji yasasının içi boşaltıldı. Güneş enerjisi 600 MW üzerinde lisans veremez sınırı getirdi, güneş enerjisini sınırladı. Ekonomik olarak bakınca nükleer enerji 13 cent iken, güneş enerjisi 7 cent. Aradaki fark iki katıdır. Ekonomik boyutu da yok, nükleer her zaman pahalı. Rüzgar enerjisi 4.5 cent. Nükleer rüzgara göre 3 katı pahalı. En ucuz enerji kullanılmayan enerjidir, israf çok. Tasarruf ve yenilenebilir enerji ile nükleeri unutabilir, hayatımızdan çıkarabiliriz.

Alternatifi varken niye? - Arif Künar (Enerji Uzmanı): Nükleer enerjinin ülkemizde alternatifleri var. Türkiye 2023’e kadar yüzde 20 enerji tasarrufunu sağlarsa nükleer santrale ihtiyaç olmaz. Akkuyu’da kurulacak santral elektrik enerjimizin yüzde 5’ini karşılacayacak. Biz 2023’e kadar topyekün enerji verimliliğini sağlarsak nükleere ihtiyacımız kalmaz. Yenilenebilir enerjiyi de ülke politikası olarak strateji yapar ve hayata geçirirsek nükleer enerji gereksiz olur. Türkiye’de bu alternatifler vardır. Ekonomisine gelince nükleer enerji, dünyanın en pahalı enerji kaynağıdır. Suyu ısıtmak için bedava güneş enerjisi varken nükleer ile bu suyu ısıtmak havaya para saçmaktır. Türkiye 15 yılda 71 milyar doları Rusya’ya sadece elektriği satın almak için ödeyecek. Kendi ülmemize santral kuracaklar ve biz buna para vereceğiz. Bu çok pahalı bir rakamdır. Elektriği Ruslar’dan 13 cente alacağız. O kadar pahalı ki bu rakam bu dönemde ekonomik olarak verimli değil. Ayrıca çevre açısından da oldukça riskli bir enerjidir. Yenilenebilir enerji yeni bir kalkınma modeli de olabilir.

Sadece güneşle Türkiye aydınlanır - Haluk Sayar: Sürdürülebilir Enerji Uzmanı: Nükleer enerji üzerindeki zaten var olan endişeler, Japonyadaki son gelişmelerle bugün artık somut bir korkuya dönmüştür. İnsanların böyle bir riskle birlikte yaşamak istemeyeceklerini düşünüyorum. Sonuçta devlet adamları yeni nükleer santral kurulması konusunda vatandaşlarını ikna etmekte zorlanacaklardır. İtibarını ve fiyat avantajını kaybetmiş nükleer enerji santrallerine sahip olmanın, ülkelere siyasi ve askeri güç kattığını düşünenlerin sayısı bugün İran örneğinde görüldüğü gibi hiç de az değil. Nükleer teknoloji yavaş yavaş yerini yeni ve yenilenebilir enerji teknolojilerine bırakmak zorunda. Türkiye yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir ülkedir. Türkiye’nin 31500 MW kurulu eşdeğer güce kadar kurulabilecek jeotermal enerji kapasitesi bulunmaktadır. Biyokütle potansiyeli henüz kesin olarak öngörülmemiş olmasına rağmen çok büyüktür. Bugün dahi tezek, odun vs gibi organik maddelerin direk yakılmasıyla toplam birincil enerji ihtiyacının %10’una yakın kısmı biyokütle ile karşılanmaktadır. Sadece Konya ilinin %2,5’u oranında bir alanı güneş pili ile kaplayabilsek teknik olarak Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin tamamını karşılayabiliriz.

1000 MW’nın maliyeti hangisinde daha ucuz?

Nükleer santralde 1000 MW kurulum gücü için gerekli olan maliyet en az 3 milyar euro olarak ölçülüyor. Oysa rüzgarda aynı gücü yakalamak için 1.2 milyar euro’luk yatırım hesabı çıkıyor. Ancak rüzgarla nükleer santralde aynı kurulu güçten aynı miktarda elektrik üretilemiyor. Üretilen elektriğe göre maaliyet nükleerde 7.4 euro/cent, rüzgarda ise 7-9 euro/cent olarak hesaplanıyor. Ancak burada hesaba katılmayan rüzgar santrallerinin kurulduktan sonra bakım-onarım maliyetlerinin çok az olduğu ve yakıt giderinin olmadığıdır. Nükleer santraler ise yakıtta dışa bağımıdır ve herhangi bir kaza ya da teknik arıza durumunda ciddi mali faturalar çıkarır. Çalışmayan bir türbini birkaç teknisyenle tamir edersiniz ama arıza yapan santralin tamiri bazen haftalar hatta aylar sürer. Rüzgar santrallerinin kaza riski, atık sorunu gibi toplumsal maliyeti yok. Bunlar hesaba katıldığında rüzgar dururken nükleere yatırım yapmak sadece ekonomik açıdan değerlendirildiğinde bile ciddi bir hata olarak kabul edilebilir. Ayrıca tercihin istihdama yönelik farkına da dikkat çekiliyor. 4 bin 800 MW’lık Akkuyu Santrali’nde en çok 200-300 kişi istihdam edilecek. Oysa 4 bin 800 MW’lık rüzgar santrali kurulduğunda en az 72 bin kişiye de iş imkanı yaratılmış oluyor.

Üretilen elektriğe göre maaliyet nükleerde 7.4 euro/cent olurken, rüzgarda bu maliyet 7-9 euro/cent olarak hesaplanıyor.

Haberin Devamı