Bir itiraf ve yeni CHP

Haberin Devamı

Mehmet Ali Birand hayatının en güzel işini yaptı. ‘Evet, Genlerimizde Darbecilik Vardı’ başlıklı yazısıyla solcu ve ulusalcı jakobenizm vampirinin göğsünün tam ortasına öldürücü kazığı çaktı. Birand’ın muhteşem yazısını okurken, 27 Mayıs 1960’tan bu yana yarım asır boyunca bu mazlum milletin çektikleri, gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçiverdi. Darbecilerle işbirliği yapan CHP’lilerin ve Marksistlerin lâikliği nasıl istismar ettiklerini; ‘irtica geliyor’ âvâzesiyle milletin üzerine nasıl kâbus gibi çöktüklerini hatırladım.

Uzağa gitmeye lüzum yok. Bu jakoben tâifesi, daha dört yıl önce, 27 Nisan 2007’de Hükûmete karşı ‘lâiklik elden gidiyor’ muhtırası verdirtmişler; sonra da CHP lideri Baykal eliyle bu antidemokratik muhtırayı alkışlamışlardı.

Birand’ın yazdığı gibi, ‘Askeri hep lâik kesim kışkırttı’. Birand lâik, daha doğrusu lâikçi kesimi şöyle sayıyor:

‘- Genelde CHP, sosyal demokrat politikacılar. İçlerinde seçimle hiçbir şey olamayacaklarını bilen, asker sayesinde kendilerine bir pozisyon sağlamak isteyenler.

- Orta ve büyük sermaye grupları.

- Emekli ve çalışan yargı bürokrasisi.

- Üniversite öğretim üyeleri.

- Emekli ve muvazzaf askerler.

- Medya.’

***


Bugün 27 Mayıs utancının 51. yıldönümü... Türk tarihinin yüz karası olan 27 Mayıs darbesiyle demokrasi yıkılmış, iktidar milletvekilleri çeşitli işkenceler altında Yassıada’ya gönderilirken ülke CHP’ye teslim edilmişti. Yassıada Mahkemesi’nin komitacı uşağı üyelerinin kendilerine dikte edilmiş kararlarıyla, memlekete on yıl hizmette bulunmuş ve halkın sevgilisi olmuş bir başbakanı ve iki bakanı alçakça şehit ettiler.

27 Mayıs, Türk milletinin ‘milli matem günü’ ilân edilmeli ve bu devrede yapılan rezaletler genç nesillere ibret için öğretilmelidir.

İşte 27 Mayıs’ta, Birand’ın yukarıda sıraladığı kişi ve gruplar, diğer bir ifadeyle lâikçi kesim, hiçbir zaman halk iktidarlarını kabullenememişler, daima demokrasi ve millet iradesi düşmanlığı yapmışlardır.

Aradan geçen yarım asırlık müddet zarfında bu kişiler ve gruplar her fırsatta askeri kışkırtmışlar; bu yüzden 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleri yapılmış ve demokrasi hep kesintiye uğramıştır. Türkiye’de demokrasinin yerleşmesinin gecikmesinin müsebbibi bu elitist jakoben gruptur.

***


27 Mayıs, açıkça bir CHP mamulâtıdır. Seçimleri üst üste kaybeden CHP, iktidara gelebilmek için ordu içindeki cuntacıları kışkırtmış ve darbeyi teşvik etmiştir. Darbeden sonra CHP’nin antidemokratik şekilde tam hâkimiyetinin sağlanması da bunun delilidir. 27 Mayıs’tan 27 Nisan’a uzanan perspektifte CHP jakobenizminin ve lâikçiliğinin değişmediği görülmüştür. 12 Mart’ta kurulan solcu ‘11’ler Hükûmeti’, 12 Eylül’deki askeri yönetimin icraatı ve 28 Şubat’taki Demirel takviyeli lâikçi istismar, zaman içinde bu zihniyetin hiç değişmediğini göstermektedir. Ecevit’in ‘tarihsel yanılgı’ teşhisi de Merve Kavakçı olayındaki tutumuyla sıfırlanmıştır.

Kılıçdaroğlu’nun ‘Yeni CHP’si ise, başlangıçta politikasını klâsik lâikçi-irtica ekseni dışına çıkarmışsa da gün geçtikçe maskesi düşmekte ve CHP’nin o bildik lâikçi siması görünmektedir.

Önce Kılıçdaroğlu’nun ‘türban yasağını kaldırma’ vaadi boşa çıkmış ve şimdi de Yeni CHP’nin eğitim raporunda ideolojik imam-hatip okulu düşmanlığı açıkça görülmüştür.

***


Yeni CHP’nin yöneticilerinin de Mehmet Ali Birand gibi, genlerindeki darbeciliği itiraf etmeden halkımız tarafından affedilmeleri ve iktidara gelmeleri mümkün değildir.

DİĞER YENİ YAZILAR