Musul ve başkanlık!

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş “Türkiye’nin Başika’da eğitim verdiği 3 bin kişinin Musul’da DEAŞ’a karşı mücadelenin içinde olduğunu ve TSK’nın Başika’dan çekilmeyeceğini” söyledi.

Kurtulmuş “Musul’daki duruma Sünni-Şii meselesi gibi bakmamak gerektiğini, konunun Musul’un etnik olarak daha fazla bölünmesi” olduğunu da belirtiyor.

Bütün bunların bizi “büyük bir tehlikeye atılacak kadar” ilgilendirip ilgilendirmediğini zaman gösterecektir.

Eski Irak Başbakanı Allavi “Musul operasyonunun bütün bölgenin ve Irak’ın geleceğini etkileyeceğini” açıklarken “Çok dikkat etmek gerekir ki sonu bir felakete dönüşmesin” dedi.

Diğer tarafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın medyada yer alan “Türkiye yalnız Türkiye değildir. Misakı Milli diye bir derdimiz varsa ‘burada üzerimize düşen görevler var’, Türkiye sadece Türkiye değildir” sözleri var.

Dış politikada her düşüncenin, her planın önceden açık açık söylenmesi diğer ülkelerde tepki yaratır. Başka topraklar üzerinde hak iddia ediliyor algısı ortaya çıkar ki “Türkiye’nin Musul operasyonuna katılmasına karşı çıkmaları”nın bir nedeni de muhtemelen budur.

Haberin Devamı

Böyle bir algı diğer ülkelerin benzer sözleri Türkiye için söyleyebilmesine zemin hazırlayabilir.

“Musul’dan Türkiye’ye 100 bin Iraklı’nın kaçabileceği” söyleniyor.

Bu Iraklıları, operasyonu yaparken sivil halkın da üzerine bomba yağdıran ABD ile koalisyon güçlerinin kurtarması ve kendi ülkelerine alması sağlanmalıdır.

Sonuç ne olursa olsun

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ “Başkanlık sistemi Meclis’te oylanacak ama 367’nin üstünde bile çıksa halka gideceğiz” dedi.

Başbakan Binali Yıldırım ve “Türkiye tipi başkanlık istiyoruz” diyen Bekir Bozdağ “En kısa zamanda başkanlık referandumu oylamasının Meclis’te yapılacağını, ‘sonuç ne olursa olsun’ referanduma gidileceğini” söylediklerine göre…

Acaba “MHP desteklemezse, 330 oy bulunmazsa” nasıl olacak bu?

Bunları düşünürken Bekir Bozdağ’ın “Ak Parti ve MHP anlaşırsa bahara kalmadan, 2017 başında referanduma gidilir. Anlaşamazlarsa biz de bu defteri kapatırız” sözleri geliyor akla. Gerçekten o durumda defter kapanır mı acaba, 24 saat aynı konu tekrarlanırken inanmak biraz güç görünüyor.

Haberin Devamı

İsteyenler, istemeyenler

Tartışılmayan tek nokta var ki bunu daha önceki başkanlık tartışmalarında da hep hatırlattım. Ülkenin geleceğini değiştirecek bu hayati konu bazılarımızın önerdiği gibi; “Başkanlık sistemini isteyenler ‘referandum’ dediklerine göre istemeyenler de halkı ‘parlamenter sistem için’ ikna etsin” denecek kadar basit değil.

Öncelikle “isteyenler ile istemeyenler” konuyu halka anlatma imkanı (medya ve devlet imkanları) açısından eşit durumda değil.

İkincisi, bu konu zaten iki ay gibi kısa bir zamanda halka da anlatılamaz.

Şu anda yine “siyasi istikrar için şart”, “denetim ve güçler ayrılığı daha iyi olacak” gibi kalıplarla zaman kaybediliyor.

Bir kez daha pişman olmak istemiyorsak “Referandum” denildiği anda ilk şart halkın “Türkiye tipi” başkanlığı ve sonuçlarını tamamen anlamasını sağlamaktır. Bunu hiç unutmayalım.

DİĞER YENİ YAZILAR