Haksızlığa fırsat verilmesin

Dayanılması güç olaylar yaşanıyor ve adalet, mağduriyetlerin olmaması giderek daha çok tartışılıyor.

Kısa süre önce Mardin’de PKK’lı teröristlerin saldırısında şehit olan Uzman Çavuş Mansur Cansız’ın Sakarya’daki cenaze töreninde kardeşi Muhammed Cansız tabuta sarılarak “Bırakın, ne olur götürmeyin onu” diye ağlayarak yürekleri dağlamıştı.

Bu üzücü haberi okurken birçoğunuz gibi benim de aklıma benzer bir sahne geldi.

Kardeşi şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze töreninde Yarbay Mehmet Alkan’ın söyledikleri.

“Buradaki vatan evladı daha 32 yaşında, vatanına sevdiklerine doyamadı” cümlesiyle başlayan tepkileri.

Fetö’cü diye atıldı

Bu tepkiyi gösterirken çekilmiş olan fotoğrafı inceleyecek olursanız “kardeşinin acısıyla kendinden geçmiş bir insan” görüyorsunuz.

Kendisi de her gün kahpe bir terörist kurşununa-bombasına hedef olma riski içinde yaşayan bir asker de olsa, kardeşini kaybedince kendini kaybedebilir. Bu sözler ağzından çıkabilir, insandır sonuçta…

Yarbay Alkan TSK’dan ihraç edildi.

Kardeşinin cenazesinde sarf ettiği sözler onu “FETÖ’cü yapmaya” yeter miydi?

Haberin Devamı

İhraç olayından sonra şunları yazdı; “Hayatımın hiçbir döneminde FETÖ ile irtibatım olmadı ama yıllardır bu örgütle beraber olanlar tarafından FETÖ’cü diye atıldım. Bu iş tamamen çığrından çıktı”.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli geçen Çarşamba günü yaptığı konuşmada;

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 zirvesinde “FETÖ ile mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği, bu mücadele gerçekleştirilirken haksızlığa, adaletsizliğe, mağduriyetlere fırsat verilmemesi gerektiği” ile ilgili sözlerini aktardı.

Şüpheler, ihtimaller

AKP Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu’nun bile “FETÖ’cü olan duruyor, olmayan haksız yere gözaltına alınıyor. FETÖ yapılanmasından olduğu bilindiği halde korunan genel müdür var” dediği şartlar mevcutsa bu operasyonların önemli bir bölümü hukuka aykırı olarak yapılıyor demektir.

Nitekim bu şekilde aceleyle listelere konan ve işini kaybedenler, gözaltına alınanlar konusunda Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın da itirazlarından sonra “şikayetlere göre daha dikkatli incelemelerin yapılacağı” planlardan söz edildi.

Haberin Devamı

Burada düşünülmesi gereken şey; “suç kapsamına giren eylemler somut şekilde mevcut” mudur, yoksa bazı Hükümet açıklamalarında olduğu gibi “ihbarlar, ihtimaller, şüpheler” insanların gözaltına alınması, tutuklanması, işini ve mal varlığını kaybetmesi için yeterli mi sayılmaktadır?

Örneğin sadece Gülen’e ait-yakın medya kuruluşlarında çalışıyor olmak veya onunla görüşmüş olmak tutukluluğa yetiyorsa o zaman aynı yakınlığın siyasi kanadındaki isimler de hukuk karşısında eşit muamele görmelidir.

Bir kez daha tekrarlamak gerekir ki “hangi somut nedenle gözaltı-tutuklama yapıldığı” mutlaka baştan açıklanmalıdır.

Özellikle de “suçu sabit görülmüş” mahkumlar, sanki yeni cezaevleri yapmak çok zormuş gibi; cezaevlerinde yer kalmadı denerek tahliye edilmişse!

Sevgili okurlarım, şimdiden mübarek Kurban Bayramı’nızı en iyi dileklerimle kutluyor, hayırlı nice bayramlar diliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR