Halk kime inanacak?

Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “Yeni anayasada laiklik olmamalıdır. Dindar anayasa yapmalıyız” sözlerine iktidar partisi içinden ve dışından tepkiler sürüyor.

Dün de yazımda belirttiğim gibi bu tepkilerde Ak Parti’nin şu sıralarda tek parti olarak bir “yeni anayasa metni” hazırlamakta olmasının da etkisi var.

Hazırlanan metinin kabulü için Meclis’te gereken milletvekili çoğunluğu sağlansa da, referanduma gidilse de “başkanlık, laiklik tarifi, yerel yönetimlere ilave yetkiler” gibi konular bir arada oylamaya sunulacak.

Başkanlık sistemi “gelsin” veya “gelmesin” diyenler diğer konuları da topluca kabul veya ret durumunda kalacaklar ki 2010 Anayasa Değişikliği referandumunda da bu hata yapılmıştı.

Bu konuların hepsi de son derece önemli ve her iki durumda halkın ve milletvekillerinin tüm detaylarıyla konulara hakim olması gerekiyor.

Onsuz demokrasi olmaz!

İktidar partisinden birçok isim “Meclis Başkanı’nın kendi görüşüdür. Anayasada laiklik ilkesi olacak” derken Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş farklı konuştu.

Haberin Devamı

Kurtulmuş; “Kahraman tecrübeli, ne söylediğini bilen birisi. Tesadüfen söylediğini sanmıyorum. Anayasanın gündeme geldiği ortamda tartışılması son derece doğal” dedi.

Burada iki önemli soru ortaya çıkıyor; tartışılacak olan ne?

Demokrasi için “olmazsa olmaz” şart olan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de yer alan “laiklik ilkesi”nin kaldırılabileceği mi?

Diğer soru ise şu; Toplum, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’den birçok ismin “Yeni anayasada laiklik olacak” sözüne mi inanacak, yoksa Numan Kurtulmuş’un hak verdiği “TBMM Başkanı’nın ilk sözleri”ne mi?

Aslında aynı konuda ve çok önemli konularda birçok partiliden “tamamen zıt” açıklamaların yapılması adeta alışkanlık haline geldi, oysa devlet yönetiminde net ve şeffaf açıklamalar büyük önem taşır.

Devletin tarafsızlığı

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu son laiklik tartışması için “Mısır’da yaptığım konuşma önemli. Parti programımızda da bu açık şekilde yer almaktadır. Devlet tüm inanç gruplarına inançlarını yaşama hususunda eşit mesafededir ve laiklik budur” dedi.

Haberin Devamı

Bu laiklik tarifi doğrudur ama eksiktir.

Demokratik ülkelerin benimsediği evrensel laiklik tarifi “din ve devlet işlerinin ayrılması, devletin ve tüm kurumlarının dinler karşısında mutlak tarafsızlığı, devletin teokratik kurallara göre yönetilmemesi” anlamındadır.

Yani “devlet kurumlarının dinler açısından tarafsız” olması, tüm inançlardan vatandaşlara eşit haklar tanıması, din ve inancı siyasete, devlet yönetimine karıştırmama niteliği vatandaşlara “inançlarını yaşama özgürlüğü” verir.

Bu arada AİHM’nin dün medyada yer alan:

“Türkiye’de Alevilere ayrımcılık uygulandığı, Türkiye’nin vicdan ve din özgürlüğünü ihlal ettiği, Alevilerin dini hizmetlerden yararlanamadığı, ibadetleri ve ibadet mekanlarına yaklaşımın tarafsız olmadığı, çocuklarının okullarda güçlüklerle karşılaştığına” hükmeden son kararını hatırlamamız gerekiyor.

Önemli olan tarif etmek değil, uygulamasını yapmaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR