Meclis Başkanı ve laiklik

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik yeni anayasada olmamalıdır” sözü ağzından çıktığı anda toplumun gündemine bomba gibi düştü. Tepkiler dün de sürdü. Kahraman şöyle demişti; “Laiklik yeni anayasada olmamalıdır… Biz niye Müslüman bir ülke olarak dinden kendimizi çekme, arındırma durumunda olacağız. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım”.

Laiklik hiçbir zaman “dinden kendini çekme, arındırma” olarak tarif edilmeyeceği için… Tam aksine “devletin tüm din ve inançtan vatandaşlarının haklarını korumak üzere din ve inançlara karşı tarafsız olması” demek olduğu için…

Namus ve şeref yemini

Milletvekilleri Meclis’e girerken;

“hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete, Anayasa’ya bağlı kalacağına” namus ve şerefi üzerine yemin ettiği için… Anayasa’nın kurucu irade tarafından konmuş, “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen ilk 3 maddesinin 2’cisi olan “…Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” tanımını hiçe saydığı için…

Haberin Devamı

Ve bunu yapan kişi üstelik TBMM Başkanı olduğu için toplumda büyük tepki yarattı ve medyanın dediği gibi “muhalefet partileri” değil, geniş çaplı toplum tepkisi olarak çığ gibi büyüdü. Bunun üzerine önce Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop “Sorun laiklikte değil, uygulamasında. Meclis Başkanı parti adına konuşmuyor. Anayasa teklifimizde laiklik var” dedi.

Özgürlüğün güvencesi

Arkasından Meclis Başkanı Kahraman ikinci bir açıklama yaptı.

“Yeni anayasa ile ilgili şahsi görüşlerimi ifade ettim. Laikliğin tarifi ve tatbikatı yeni anayasada olmalıdır. Laiklik her türlü din ve inanç özgürlüğünü güvence altına alır. Konuşmamın farklı değerlendirilmesi masum bir tavır değildir”.

İktidar partisi şu günlerde “tek parti” olarak yeni anayasa metni hazırlıyor, önemli ve dikkat gerektiren bir süreçteyiz.

Bu nedenle “tarafsız ve Anayasa’ya en çok saygı göstermesi gereken konumda” olarak Meclis Başkanı’nın “Yeni anayasada laiklik olmamalıdır. Dindar anayasa olmalıdır” açıklaması yapması, bunun tüm toplum tarafından aynı şekilde algılanması “farklı değerlendirme, masum tavır” gibi söylemleri geçersiz kılıyor.”

Haberin Devamı

İsmail Kahraman son açıklamasındaki gibi düşünüyorsa, birinci konuşmayı neden yaptı? Özellikle Ortadoğu’daki din-mezhep savaşlarının yarattığı tahribat göz önündeyken, tek bir dine ve tek mezhebe izin veren, bunun dışındakileri dışlayan, onlara her tür saldırıyı yapan liderler ve ülkeler ortadayken, böyle ülkelerde ibadet-dini kıyafet ve yaşam baskıları, “dini silah olarak kullanan” terör örgütlerinin vahşeti sürerken Türkiye’yi bu baskı ve savaşlardan koruyan ayrıcalığın “laiklik” olduğu vurgulanmalı değil midir?

Ortadoğu ülkeleri ve Batı “Türkiye’nin laik rejimi sayesinde demokratik bir sistemi sürdürebildiğini” anlatırken biz bindiğimiz dalı mı kesmek istiyoruz?

İsmail Kahraman “Ben Meclis yönetirken tarafsızım” dese de ülkenin temel değerleri hakkında dikkatli konuşacak tarafsızlığa sahip olmadan bu görevi yürütemez.

DİĞER YENİ YAZILAR