Siyasi bir panik!

Önümüzdeki Pazar günü büyük ihtimalle uzun süredir tartışması yapılan “Mülteciler” konusu Ankara’daki AB-Türkiye Zirvesi’nde sonuçlanacak.

Bu zirvede Türkiye’den “Suriyeli mültecilerin bundan sonra Avrupa’ya geçişini engellemesi, onların tüm sorumluluğunu üstlenmesi” istenecek. Bu teklif Almanya Başbakanı Angela Merkel’in “bir başka ülkeye yapamayacağı” garip zamanlamasıyla Ankara’daki büyük terör saldırısı sonrası yaptığı ziyarette tartışılmış ve Avrupa medyasında bile “ahlaksız teklif” şeklinde değerlendirmeler yer almıştı.

Önümüzdeki Pazar yapılacak AB Zirvesi’nde ne olacağını Financial Times Brüksel muhabiri Alex Barker dünkü yazısında etraflıca anlatmış.

Avrupa’nın tampon bölgesi

Aynı noktayı daha önce, Merkel’in ziyareti sırasında da bu teklifle ilgili başka yazılarımda vurgulamış, Avrupa’nın Türkiye’yi “kendisini korumak için tampon bölge olarak gördüğünü” yazmıştım. Burada söylenenler de şöyle;

-Avrupalı yetkililer Türkiye’ye bu iş için “adil bir bedel” ödediklerini söylüyor. Milyonlarca Suriyeli’ye önümüzdeki aylarda istihdam ve eğitim sağlanabilecek.

Haberin Devamı

- 1 yıl içinde “Geri Kabul Anlaşması” da uygulanmaya başlanınca binlerce kaçak göçmen Türkiye’ye geri gönderilecek.

- Bunlar yapıldığı takdirde Türkiye göçmenler için tampon bölge haline gelecek.

Aynı yazıda “AB’nin bölünmüş durumda olduğu, Türkiye’ye mali yardım konusunda ülkelerin hemfikir olmadığı, Kıbrıs’ın ‘üyelik müzakerelerine bile engel’ olduğu ve Paris saldırısı sonrası 75 milyon Türk’e Schengen Vizesi verilmesinin de imkansız olduğu” anlatılıyor.

Sınırda onbinler!

AB’nin eski Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini “Anlaşma siyasi bir paniğin eseri. Erdoğan’a diz çökerek gittik, o da şimdi bizimle oyun oynuyor” demiş. Diz çökmeleri boşuna değildir.

Avrupa, zaten sınırlarında Rusya ve Esad ortaklığının bombardımanından kaçan on binlerce sığınmacının ihtiyaçlarını karşılamaya ve onların geçişinden korunmaya çalışan Türkiye’yi geri dönüşü olmayan, parayla pulla vaatlerle çözülmeyecek bir yola sokmaya çalışıyor.

Türkiye’yle daha önce üyelik konusunu dondurdukları halde şimdi milyonlarca mülteci varken bu yolu açacaklarını beklemek, Kıbrıs dışında başka ülkelerin de buna itiraz etmeyeceğini düşünmek hayaldir.

Haberin Devamı

AB ile yapılacak toplantıda bu vaatleri hiçbir şekilde kabul etmemek ve kendilerinin neden bu konudan “vebadan kaçar gibi” kaçtıklarını ve karşılığında her şeye razı göründüklerini düşünmek gerekiyor.

Kamran İnan’a veda!

Türk siyasi hayatının duayen isimlerinden ve değeli diplomat, devlet adamı Kamran İnan’ı dün kaybettik.

Birleşmiş Milletler Türkiye Daimi Temsilciliği, Enerji Bakanlığı, Devlet Bakanlığı, senatörlük gibi önemli görevler üstlenmiş ve gurur duyulacak başarılar elde etmiş bu Kürt kökenli diplomat siyasetçimiz uzun siyaset yaşamında ülkesini her görevinde yüceltti.

Onun gibi değerli bir diplomat ve siyasetçi olan Onur Öymen onun şu sözünü hatırlatıyor; “Kimsenin değil, devletin adamı olmaya çalıştım. Tek partim Türkiye’ydi. ‘Türk vatandaşı’ ve ‘Türk insanı’ olur, kimse ayırım yapmasın!”

Kamran İnan’a Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı diliyorum. Nur içinde yatsın!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR