Seçim, terör ve özerklik!

Rusya’nın Türk askeri uçaklarına taciz eylemleri ve Suriye’deki gelişmeler en zorlu günlerimizde dikkatleri başka yöne çekiyor.

Bu konunun önemine rağmen Türkiye’nin şu anda bir numaralı sorunu tüm diğer olaylardan önce “devam etmekte olan terör ve seçimin bu şartlar altında yapılacak olması”dır.

Diyarbakır’da askeri konvoya yine yola döşenen bombayla yapılan PKK saldırısında çok sayıda askerimiz yaralandı. Aynı gün Diyarbakır Polis Okulu’na saldırı oldu. Bismil’de tekrar sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve Diyarbakır’dan takviye birlikler gönderildi.

Savaş ilanı gibi…

Her ne kadar PKK’nın zayıfladığı söylense de Güneydoğu’da adeta devlete savaş ilan edilmiş görüntüsü sürüyor ve ilçelerde sokağa çıkma yasağına rağmen terör durmuyor.

Bu durumda HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın I Kasım seçim bildirgesindeki “İnadına barış” sloganı ve PKK’nın yanında devlete yaptığı “silahları susturma çağrısı”nın ne kadar anlamsız kaldığını söylemeye gerek var mı?

Çözüm sürecinin “nedeni anlaşılmaz şekilde” bitirilmesi ve HDP’ye karşı tavır alınması terörün tekrar ve daha azgın şekilde başlamasında rol oynamıştır ama acaba bunun sorumluluğu tek tarafta mı?

Haberin Devamı

Diyelim ki bir sorun çıktı ve bu sürece ara verildi, çözüm sürecinde PKK-Öcalan ile devlet arasında arabuluculuk yapan HDP’nin Genel Başkanı’nın “Artık yola HDP ile devam edeceğiz” diyerek 7 Haziran öncesinde yaptığı gibi “PKK ile tüm bağları kopmuş gibi” davranması ne kadar inandırıcı olabilir?

Öz Yönetim talebi!

7 Haziran bildirgesinde “demokratik özerklik” başlığıyla gündeme gelen HDP 1 Kasım seçim bildirgesinde bunun yanına “demokratik cumhuriyet” ve “öz yönetim” kavramlarını ekledi.

Bu söz edilen “demokratik” gelişmeler silah eşliğinde, bir saldırıda onlarca asker ve polisi hatta sivili katleden PKK’yı durdurmak yerine destek vermekle mi elde edilecek?

DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle 28 Şubat 2015’te Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP İmralı heyetinin bir araya geldiği “Dolmabahçe ortak basın toplantısı”ndan önce yapılan İmralı görüşmelerinde devletle “yerel demokrasi” konusunda anlaştıklarını iddia ederek devlet heyetinin “demokratik özerklik” ifadesi çok uç geleceği için adını “yerel demokrasi” koyduklarını, bunun ise “kendi kendini yönetim” demek olduğunu, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın da haberdar olduğunu söylüyor.

Haberin Devamı

Eğer HDP “Bize özerklik sözü verildi” diyor ve terör bu nedenle tırmandırılıyorsa o zaman Demirtaş’ın ilk günden bu konuda konuşması ve terörü önleyecek şekilde çözüme yönelmesi gerekirdi.

Bu şartlarda seçim!

PKK’nın katliamları devam ederken, ilçelerde sokağa çıkma yasağı ilan edilirken ve Güneydoğu’da savaş havası yaratılırken seçimde güvenliğin ne ölçüde sağlanabileceğini kimse garanti edemez.

Mevcut şartlar “hiçbir sorun yokmuş gibi” seçim konuşmaları yapmayı da aslında imkansız kılmaktadır. Sonradan üzücü olaylar yaşanması istenmiyorsa Hükümet’in ve HDP’nin “terörün durdurulması” konusunda sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor!

DİĞER YENİ YAZILAR