Adil seçim özlemi!

Son araştırmalar toplumda büyük kitlelerin seçimlerin adil şartlarda yapıldığına güvenmediğini gösteriyor.

Bu, demokrasi açısından büyük bir soruna işaret etmektedir. Seçim milletin iradesini ortaya koyacaksa “eşit ve dürüst şartlar altında”yapılması birinci şarttır.

Parti liderleri ve Cumhurbaşkanı için bu önemli şartın yerine getirilmesi görevdir. Aynı görev; eşit şartları ve seçim güvenliğini sağlamaklayükümlü olan Yüksek Seçim Kurulu’na aittir.

Oysa baktığınızda bu sorumluluğu taşıması gerekenlerin yasalara ve kurallara uyma gereğini hiç duymadıkları görülüyor. Sadece devlet kaynaklarını ve araçlarını seçim propagandası için kullanmak değil, yapılan konuşmalarda gerçeklere sadık kalmak konusu da buna dahildir.

Memurlar, öğrenciler…

Devlet imkanlarının iktidardaki partiler tarafından seçimde kullanılmaması hatta seçim gezilerine devlete ait araçlarla bile gidilmemesi kuralına bu seçimde de uyulmadı.

Bırakın arabayı, otobüsü; helikopterler, uçaklar kullanıldı. Devletin polisi, valisi, büyükelçiliği bile bir parti lehine propaganda çalışmalarında yer aldı.

Haberin Devamı

Perşembe günü “seçim yasakları” başlamasına rağmen bu durum devam ediyor. Devlete ait tüm araçlar kullanıldığı gibi “siyasi partilerin mitinglerine ayrılmış meydanlar” konusunda bile haksızlıklar var.

Kamu kuruluşlarında çalışan memurlar mitinglere katılmaya zorlanıyor, lise öğrencileri “Anıtkabir’e götüreceğiz” denerek iktidar partisi mitinglerine taşınıyor.

Gerçek dışı söylemler

Miting konuşmalarında, seçim propagandalarında siyasetçilerin rakiplerine gerçeğe uymayan sözlerle saldırıya geçmesi etik dışıdır ve demokratik ülkelerde yapılamaz.

Türkiye’de de son yıllara kadar hiç değilse asgari düzeyde bu kurallara dikkat edilmişti, bu seçimde ise tamamen ortadan kalktığını görüyoruz.

CHP, MHP gibi köklü partiler “ateist olmakla, terör grupları ve Cemaat’le işbirliği yapmakla” suçlanıyor, inançları tartışılıyor, Diyanet kurumu ve Başkanı’yla ilgili tartışmalar üzerinden “dine karşı”oldukları mesajları veriliyor.

“Bir ordu darbesi” olduğu tarihe geçmiş olan 27 Mayıs darbesi dahi muhalefete mal edilebiliyor… Seçimle ilgili Anayasa ve yasa ihlallerinin sürdüğü, vatandaşlara ve medyaya uygulanan “seçimyasaklarına” zirvedeki siyasetçilerin uymadığı süreçte Yüksek Seçim Kurulu’nun sessiz kalması haklı tepkiler yaratmaktadır.

Haberin Devamı

Güvenliğin köstekçisi

Siyasi Parti yöneticileri; YSK’nın seçim güvenliğine destek yerine köstek olduğunu, kamu olanaklarının kullanılmasının seçimi şaibeli hale getirdiğini, seçimin adil ve eşit şartlarda yürümediğini açıklıyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seçim yasağı getirmediği için YSK’yı “hukuka uymamakla” suçluyorlar.

Yüksek Seçim Kurulu bu hayati önemdeki seçimde haksızlık ve hukuksuzlukları ortadan kaldırma, seçime şaibe düşürmeme görevini yerine getirmelidir!

DİĞER YENİ YAZILAR