İki düşün bir söyle

Dönüp de "yanlışı nerede yaptık" diye bakmayanlar, devamlı kendini tekrarlayan kötülüklerin tutsağı olurlar.

Dört günlük nefret ateşinin bilançosu elem verici;

32 can kaybı, 360 yaralı, 1177 araç ve 1113 binanın yanması.

Bu bilançonun tahrik ettiği kızgınlık yatışmadan yapılan her yorum yanlıştır.

Olaylar bir "vatan hainliği" ihtimalini hatıra getirmiyor değildir. Ama böyle bir damga bu kadar kolay vurulmamalı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu olaylara ana muhalefet sıfatıyla tepki gösterirken bazı önerilerde bulundu.

Başbakan Davutoğlu, tahriklerin ortasında CHP ve HDP'nin bulunduğunu iddia ederek muhalefete "vatana ihanet" suçlaması yöneltti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadeniz'den ses verdi.

"Yapmaması gerektiğini bildiği" bir yanlışı yaptığını itiraf ederek "Bu makamda böyle konuşmak istemezdim ama" diye başlayıp "sen o aklı kendine sakla" dedi.

Kılıçdaroğlu altta kalmadı; onun aklına ihtiyaç duymayan iktidarın Öcalan'ın aklına ihtiyaç duyduğunu iddia etti.

Erdoğan "partili cumhurbaşkanı" projesi için ısınma turları yapıyorsa talihsiz bir alan seçmiştir. Çünkü şu anda ülke, tarafsızlığını uzlaştırıcı bir unsur olarak değerlendirecek bir Cumhurbaşkanı'na muhtaçtır.

Haberin Devamı

Terör örgütleri boşluk bulmamalı. PKK'nın Kandil'deki başı Cemil Bayık ARD'ye şu açıklamayı yaptı:

"Hükümet askeri yığınak yapmayı sürdürdüğü için biz de silâhlı birliklerimizi Türkiye'ye geri gönderdik. Suriye-Irak tezkeresinin kabulü savaş ilan anlamına geliyor. Tezkerenin kabulüyle Türkiye barış sürecini sona erdirmiştir!"

Ortadoğu'da Türkiye'nin de taraf olduğu krizi terör örgütlerinin büyük kazançların fırsatı gördüklerinden kimse şüphe etmesin.

Kara paranın kolaycılığına alışan PKK'nın barış sürecini yarı yolda terk edeceğini düşünenleri, son Bingöl suikastı haklı çıkarmıyor mu?

Şiddet söylemini sürdüren siyasetçiler barış çabalarına zarar veriyor. Dikkat edelim!

Yargının sınavı

Bugün 14 bin hakim ve savcı HSYK'daki temsilcilerini seçecek.

Hukuk adamlarının iktidar ve paralel yapı arasında bölünmüş durumda olduğuna dair değerlendirmeler zaten yıpranmış olan yargının güven kaybını daha da derinleştiriyor.

Haberin Devamı

Konuştuğum bir hukukçu hiçbir hakim veya savcının "bir tarafın adamı" olmayı kabul etmeyeceğini, listeye girenlerin bile özgür iradelerini saptırmayacağını söyledi.

Daha önceki Yargıtay ve Danıştay seçimlerinin endişeleri haksız çıkardığını belirtti. Göreceğiz...

DİĞER YENİ YAZILAR