Yaşasın vicdan!

Haberin Devamı

Kamu vicdanının doğru şekilde uyarıldığı zaman mucizeler yarattığını bilmek lâzım.

Bu sihirli aracı adalet için, masumları korumak için kullanmak lâzım.

Yaşanan son örnek, herkesi mutlu etmiş olmalıdır. Bu mutluluğu ben de duydum çünkü.

KCK operasyonunda tutuklanan Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur’un lösemi hastası kızı Solin (5) ile epilepsi hastası oğlu Mirhat (8) annelerinin tahliye edilmesi için Başbakan’dan yardım istediler:

“Annemiz cezaevinde. Ona çok üzülüyoruz, özlüyoruz. Başbakan hiç annesini özlemiyor mu? Ondan yardım bekliyoruz.”

Tahliye başvurusu ile iki çocuğun hikâyesi medyaya beraber yansıdı.

Çocukların annesini kurtarma başvurusu, büyük bir toplumsal desteği arkasına almıştı. Hanım Onur’u çocuklarına kavuşturma kampanyasına 40 bin vatandaş imza koymuştu.

Yalanın bahanesi mi?

Çocuklar annelerine kavuştular. Bu olayın talihlerini iyiliğe çeviren bir kırılmanın başlangıcı olmasını diliyoruz.

Halk arasında “yalnız gezen vicdan”lar ancak sahiplerinin itibarı ölçeğinde kurtarıcı olabiliyor.

İşte mesela savcıların Ergenekon iddianamesi yazarken ifadelerinden yararlandıkları Tuncay Güney geçen hafta çıktığı bir TV kanalında “Ergenekon davası bir projeydi, bitti artık” dedi.

“Benim yüzümden insanlar cezaevine girmesinler. Vicdanen rahatsızım. İçeridekilerin çıkması gerekir” diye konuştu.

Çünkü Tuncay Güney’e göre yüzlerce insanın hayatını karartan suçlamaların gerçekle ilgisi yoktu.

Güney o ifadeleri işkence altında kabul etmek zorunda kaldığını söylüyordu.

Geçen gün bu sütunda yazıldığı gibi “yalancı” olmadığını, işkence gerçeğini baştan beri söylediğini öne sürdü.

Neden sevinen olmadı?

İfadelerinin doğruları yansıtmadığını kendisi itiraf ediyor; onların işkence altında verilmiş olması, dediklerinin doğruluğunu değil, yalanların bahanesini de ortaya koyabilir.

Şu andaki asıl mesele nedir?

Silivri mahkemelerinde yargılanan insanlar için kamu vicdanının ne zaman ayağa kalkacağıdır.

Normal olarak davaların bir anda çökmesini sağlayacak önemde bir yalanlama ve pişmanlık itirafıdır Tuncay Güney’in sözleri.

Kamu vicdanı baskı altında tutulduğu için, davanın gidişini etkileyecek bu sözler ve iddialar medyada hak ettiği karşılığı bulamamıştır.

Suçlama yapılırken manşetlere çıkan yalanlar, şimdi iftira oldukları söylendiğinde en azından aynı gürültüyü çıkarmalıydı.

Ama olmadı.

Ümidi yine de yitirmemek lâzım.

Ne kadar korkutulursa korkutulsun toplum vicdanı gecikerek de olsa hükmünü yürütecektir!

DİĞER YENİ YAZILAR