Sabır taktiği

Haberin Devamı

Parlamentolar da yanlış yapabilirler ve çağdaş hukuk pişmanlık kapısını onlar için hep aralık bırakır.

Fransa parlamentosu 2001 yılında “Fransa 1915 Ermeni soykırımını resmen tanımaktadır” diyen kanunu kabul etti.

Önceki gün de Ermeni soykırımını inkâr edenleri para ve hapis cezasına mahkûm eden teklifi kanunlaştırdı.

Bu iki eylemi de kendi Anayasası’na ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu bile bile gerçekleştirdi.

Yani Fransız parlamentosu tarih yazarak ondan bir suç ve suçlu çıkarıp bunun üstünde fikir ve şüphe üretmeye ceza yaptırımı getirmek suretiyle yetkilerini aşmış Anayasa’yı çiğnemiştir.

Soykırımın inkârını cezalandırırken fikir ve ifade özgürlüğü gibi temel hakları da ihlâl etmiştir.

Eğer uygarlığın beşiği olma iddiasını hak ediyorsa Avrupa böyle bir yüz karası ile uzun süre yaşayamaz.

Şimdi beklenen, bu utancı silecek hamle için 60 parlamenterin bir araya gelmesi ve yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmesidir.

2001’deki soykırım kanunu da Anayasa’ya aykırı idi ama onun için 60 kahraman çıkmamıştı.

Şimdi çıkar mı?

Senato inkâr yasasını 86’ya karşı 127 oyla kabul etti. Yani Anayasa’ya aykırılığı hemen herkesçe kabul edilen bu ayıplı yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmeye yetecek sayıda parlamenter fazlasıyla mevcuttur.

Onların önündeki engel, seçimler arifesinde Ermeni seçmenlerin nefretine hedef olmaktır. Siyasetçilere böyle zamanlarda ahlâk değerleri değil seçim kaygıları kılavuzluk eder.

O nedenle yasaya “hayır” deme erdemini gösteren senatörlerden iptal davası açmayı göze alacak 60 kişi çıkarmak kolay olmayacaktır.

Ama bu başarılacak olursa, inkâr yasası ile birlikte onun dayandığı 2001 tarihli kanun da iptal edilecektir.

Başbakan Erdoğan işte bu şansı riske sokmamak için dün çok kontrollü konuştu.

Çoğumuz Başbakan’dan, Davos’taki “van minüt” protestosu dozunda bir tepki patlaması bekliyordu.

Ama o, ret oyu kullanan senatörler üstünde milliyetçi bir hassasiyet yaratmamak tedbiri olarak ölçülü olmaya çalıştı ve “Umudumuzu kaybetmedik; sabrediyoruz” dedi.

Doğru yol bizce de budur.

Sarkozy’yi, insan haklarına karşı suç işlemiş bir siyasetçi olarak savunma mecburiyetine düşürmekten daha etkili bir yaptırım bulunamaz!

Neden 4 kat fazla?

Uludere’de 34 vatandaşımız, nedeni ve sorumluları hâlâ açıklanmamış bir talihsizliğe kurban gitti.

Kurbanların ailelerine tazminat ödenmesi kararı vardı ama miktar belli değildi.

Dün Başbakan rakamı açıkladı.

Terör tazminatı ile yetinmedi hükümet. Başbakan “Her bir kardeşimiz için yasal 23 bin 150 lirayı gönderdik” dedi, “Buna ek olarak Başbakanlık hesaplarından yine her kardeşimiz için 100 bin TL’yi valilik emrine tahsis ettik..”

Yani toplamı 123 bin 150 lira oluyor.

Başbakan’ın dediği gibi hiçbir para yitirilenleri geri getirmez.

Ama yasal miktarın dört kat fazlasını ödemenin yine de bir izahı olmalı.

Devlet kusurunu mu kabul ediyor bu cömertlikle?

Olayın üstünden bir ay geçti, “istihbarat nereden gelmişti?” sorusunun cevabı hâlâ verilmedi.

“Elimizde bulunuyor” denilen Heron görüntülerinden ne çıktı; o da cevapsız kaldı.

CHP Milletvekili Tanrıkulu, bu görüntülerin talep edildiği halde savcılığa verilmediğini iddia ediyor.

Ödemeler, açıklanması gereken gerçekleri örtmemelidir.

Aksi halde tazminat olmaz sus payı olur!

DİĞER YENİ YAZILAR