PKK ile müzakere hiçbir işe yaramamış!

Haberin Devamı

Gerçeğe hizmet eden sebep saygıdeğerdir. Kötü niyetten beslenmiş olması keyfe kederdir!

Devlet görevlileri ile PKK temsilcileri arasında Oslo’da yapıldığı ortaya çıkan müzakerelerin beşincisine ait müzakere zabıtları, devletin eleğe döndüğünü yeteri açıklıkla anlatıyor.

Doğru ama meselemiz bu mu?

İktidarı zor duruma düşürmek isteyen PKK da sızdırmış olabilir gizli kayıtları, oyunu bozmak isteyen derin devletin bir uzvu da.. Ne fark eder?

Burada önemli olan şu:

Dünya tecrübeleri, terör örgütlerini sonlandırmakta gizli pazarlıkların etkili olduğunu gösteriyor. Ama bu araç tam yerinde ve zamanında devreye sokulmuşsa.

Gizli kayıttan anlaşıldığına göre müzakereler altı yıla yakın sürüyor.

Buradaki yanlış, örgüte verilen tavizlerin bugünkü tabloya baktığımızda hiçbir işe yaramadığıdır.

Tam tersine, terör örgütünün önderleri, iktidarın barışçı çözüm çabalarını zayıflığına yormuş, aldıkça daha fazlasını istemiştir.

Bölücü örgütte kabul edilemez beklentiler yaratan içi boş açılım siyaseti, çözüm şansını değil, terör güdümlü riskleri büyütmüştür.

BDP Milletvekili Şerafettin Elçi, HaberTürk’e verdiği mülâkatta en önemli soruya beklenmedik bir cevap verdi:

MİT ile PKK arasındaki görüşmelerde hazırlanan protokolü Başbakan Erdoğan son anda imzalamayı reddettiği için bölücü örgütün terörü yükselttiğini söyledi.

Bu gelişmenin 12 Haziran seçimi arifesinde yaşandığı anlaşılıyor.

İktidar tarafı belli ki seçim ortamının güvenliğini düşünerek tavizde ileri gitmiş, Başbakan müzakereciler arasında mutabık kalınan vaatlere imzasıyla kefil olmayınca terör örgütü “oyalandığını ve kandırıldığını” düşünerek saldırıya geçmiştir.

Yani müzakere denilen alet, çözüm için değil seçim için kullanılmıştır.

Terörle mücadelenin kötü yönetildiği her halinden belli.

Devlet olarak örgütün militanları ile dağlarda savaşacaksın, bir yandan da yabancı bir başkentte elebaşıları ile pazarlık sürdüreceksin.

Altı yılda bitmeyen bu pazarlık bitmez.

Devlet tarafından muhatap olarak tanınan bir terör örgütü tatmin edilemez, hiçbir uzlaşmaya razı edilemez.

İktidar konuşmayı seviyorsa, bunun için daha uygun muhataplar seçmelidir. Zaten halk seçmişti onları.

BDP’li milletvekilleri Meclis’e gelip yemin etmeye razı edilmelidir!

Kurcalama, kutla!

Haşim Kılıç ikinci kez Anayasa Mahkemesi Başkanı seçildi.

Emekliliğine kadar 3,5 yıl daha bu önemli makamı işgal edecek olan Haşim Kılıç, seçim sonucu açıklandığında hanidir içinde biriktirdiğini belli ettiği bir hıncı da çıkarmış:

“Bu sonuç, hukukçu olmadığım konusunda acımasızca, hiç de hak etmediğim şekilde yapılan eleştirilere verilen en güzel cevaptır!”

Başkan’ın yerinde kurnaz biri olsaydı, hukukçu kökenden gelmediğine dair eleştirileri hiç kurcalamaz seçim zaferinin keyfini çıkarırdı.

Şunu hesap ederdi:

“Eğer kurcalarsam, başkaları da hukukçu olmadığım halde beni ikinci kez Başkan seçen yapıyı kurcalamaya kalkışabilir. Onun için sus, otur!”

2007 yılında 60 kez tekrarlanan seçim sonunda nefes nefese Başkan seçilen Kılıç, önceki gün yapılan seçimde hiç heyecanlanmadı bile. 17 üyeden 13’ünün oyunu hemen aldı.

O mu değişmişti dört yılda?

Hayır; 12 Eylül referandumu ile seçmenleri değişti!

DİĞER YENİ YAZILAR