Kültür Başkenti!

Haberin Devamı

Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’da sergi açılışı kutlayan iki galeri, şehir eşkıyası tarafından basıldı.

İçki içilmesini bahane eden haydutlar yüzlerce davetlinin üstüne önce taş atarak sonra ellerindeki sopalarla saldırdılar.

Yaralananlar, yabancı konuklardan dili tutulanlar oldu.

Nedir bu; kutuplaşmanın sosyal depremlerini mi yaşıyoruz?

İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Tophane, şu dönemde ekonomik rant dopingli sosyal ve kültürel bir değişimin baskılarına sahne oluyor.

Bir kesim geleceğin sahnesinde yerini alırken, yerel muhafazakârlık Doğu’dan aldığı göç desteğiyle direnme gösteriyor.

Anlaşılıyor ki değişime direnenler örgütlü bir güç oluşturmuşlardır.

Semt hızla değişiyor. Geleneksel çevreye sanat atölyeleri, galeriler, üst kültürden ev sahipleri, yabancılarla dolu küçük oteller yeni bir kimlik inşa ediyor.

Ufuktaki Galataport projesinin vaat ettiği zenginlik de, bu semtin kıdemli sakinlerini hem ümitlendiriyor hem de yeni gelenlerin her şeyi ellerinden alacakları tedirginliğini yaratıyor.

Örgütlü haydutluk

Yani Tophane’deki saldırı sanata sanatçıya, sanatsevere değil, değişimin içerdiği tehlikeye karşı yapılmıştır.

Saldırganların “içki içenler sokaklara taşıyordu” savunması “çarıklı erkânıharp” kurnazlığıdır.

Çünkü sayıları otuz dolayında olan hazırlıklı bir saldırgan grubu var.

Akıl hocaları “içki bahanesi”ni isabetle üretmişlerdir. Çünkü içkiye karşı bir eylemin iktidardan koruma göreceğini biliyorlar.

AKP’li belediyelerin içkili lokantaları kent dışına sürmek için zaman zaman depreşen histeriler geçirdiğini unutmuş olamazlar.

Bu olayda AKP’nin hassasiyetleri kötü bir şekilde kullanılmıştır.

Saldırıya hedef olanlar, polisin müdahale etmekte geciktiğini iddia ediyorlar.

Emniyet yetkilileri de davetler için uyarılmadıklarını öne sürerek sanat galerilerine ihmal kusuru yüklüyor.

Bu bölgede çatışmanın kıvılcımları hanidir çakıyordu; polis bilmiyor olamaz. Dolayısıyla yüzlerce davetlinin toplandığı iki mekânın korumasız bırakılması hiçbir şekilde bağışlanamaz.

Çıkarılacak dersler

Şiddete hedef olanların çoğunda aynı korkunç anı canlanmış: Sivas’ta 33 aydının yitirildiği Madımak Oteli yangını...

Tophane’de terör estiren haydutlar yangın da çıkarabilirlerdi.

İstanbul’u benzer bir canavarlıkla lekelenmekten koruyan tesadüf her neyse yatıp kalkıp ona şükretmeliyiz.

Ama bir yandan da İstanbul’u gerici şiddetin hüküm sürdüğü bir metropol olmaktan mutlaka kurtarmalıyız.

İktidara da ders var bu olayda..

Alkole, içkiye muhalefet Yeşilaycı anlayışla yürütülmeli, İslâmcı söylemin, yani din istismarının dışına atılmalıdır.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu bile uyaran bir rastlantı yaşandı dün.

Almanya’da tam da onun “laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum. Çünkü aksini söylersem altını dolduramam” dediği saatlerde İstanbul’da şehir eşkıyası “içkiye tepki gösteren muhafazakârlar” maskesi ardında galeri basıp sanatseverleri taşlıyordu.

Medya kanalları da Hanefi Avcı’nın devlet içindeki imamların listesini savcıya teslim ettiğini haber veriyordu.

Din bahanesiyle hayata müdahale ediliyorsa, laikliğe saldırılıyor demektir.

Hüküm verirken aceleci olmamak lâzım.

Nitekim yaşamın gerçeği anında Kılıçdaroğlu’nu yalanlamıştır!

DİĞER YENİ YAZILAR