Hâlâ rica-minnet mi?

Haberin Devamı

Alman mahkemesi Deniz Feneri dolandırıcılığının maşalarını mahkûm ettikten sonra şu uyarıyı yapmıştı:

“Asıl failler Türkiye’de!”

Türk yargısı bu uyarı üzerine bile değil, “mal kaçırıyorlar” ihbarı üzerine ve ancak 9 ay sonra Alman mahkemesinin “asıl failler” listesinde adlarını saydığı kişilerin mal varlıklarına tedbir koydu.

Onlardan biri ülkedeki TV ve radyo yayınlarını denetleyen kamu otoritesi RTÜK’ün Başkanı Zahid Akman’dır!

Bu kişi Frankfurt’taki mahkemeye göre Alman tarihinin en büyük yardım skandalı olan Deniz Feneri dolandırıcılığının yalnızca “asıl faillerinden biri” değildir. Onun da dahil olduğu kişilerin eylemini “meslek edinilmiş dolandırıcılık” diye nitelediğine göre kendileri profesyonel bir suçludur!

Başbakan Yardımcısı olduktan sonra Bülent Arınç onu nazikçe istifaya davet etmiş, Zahid Akman da bu iddiayı yalanlayarak Arınç’ın istifa etmesini istemediğini sadece “istifa etmeyi düşünüp düşünmediğini” sorduğunu savunmuştur.

Şu anda durum değişti.

Akman sadece uzaktan suçlanan biri değil, mal varlığına tedbir konulmuş kişidir. Ve Bülent Arınç dün halâ açıkça “istifa” diye bastıracak yerde “Bir an önce kendisine yakışanı yapması lâzım” diyordu.

RTÜK Başkanı makamında oturan bir kişiye, Alman mahkemesinin kendisini işaret ettiği Eylül ayında istifa etmesi yakışırdı. Yapmadığına göre bu pişkinliğe şimdi, onu kolundan tutup atmak yakışır!

İktidara yakışan ne?

Arınç “Yetkimiz yok” diyor.

Doğru ama bütün işlerini yetkilerine dayanarak mı yürütüyorlar?

Bazen değerleri ve faziletleri savunmakla ilgili haklar, yetki engeli dinlemeden alacaklı olduğu kapıya dayanıp istediğini çatır çatır almıyor mu?

AKP’ye AK Parti demeyenlere “edepsiz” diye saldıran bir zihniyet devletin hatta partinin menfaatleri için zorunlu gördüğü bir durumda bürokrata “istifa etmeyi düşündünüz mü hiç?” diye sorar mı; sormaz.

Bunu açık açık ondan ister. Direnme kabul etmeyeceğini söyler ve istediğini gerekirse söke söke alır.

Çünkü RTÜK Başkanlığı moral önemi ağır basan bir makamdır.

Akman’ın inadı karşısındaki çaresizlik, iktidarın daralan bir çember içine sıkıştığı duygusuna kapıldığı hissini veriyor.

Partinin sözcüleri ne kadar kendilerinden emin görünseler de yayılan tedirginlik saklanamıyor.

Arınç dün, Ankara’daki tedbir kararı ile başlayan süreç sonunda “Almanya’daki Deniz Feneri davasının Türkiye ile bağlantısı olup olmadığını öğreneceğimizi” söylüyordu. Halbuki daha önce Deniz Feneri’ne kefil olan demeçler vermişti.

AKP önderleri yolun sonunda:

Zahid Akman’a değil, kendilerine yakışacak tutum nedir; onu belirleyip harekete geçmelidirler.

Hareketleri Zahid Akman’ın tepkisinden çekindikleri ve yargı üstünde baskı kurmak istedikleri şüphesi doğuruyor.

Bu da iktidara hiç yakışmıyor!

DİĞER YENİ YAZILAR