Hukuk devleti olalım artık

Haberin Devamı

Her gün yeni bir Ergenekon atraksiyonu izliyoruz. Ya bir ses bandı ya gizli görüşme zabıtları ya kişiye özel bir günlük...

Egemenlik hukukun değilse orada hak, adalet, düzen olmaz, olamaz.

Türkiye, hukukun semtine uğramadığı bir ormana benziyor son zamanlarda.

Bozulma her gün daha korkutucu emarelerle kendini belli ediyor.

Şu da bir gerçek.. Artık hiç kimse Ergenekon’a hayalet diyemez.

Başta öyle diyenler çoktu ve özel hayatlara tecavüz anlamında ihlâller oldu.

O ihlâlleri göze alanlar kendilerini mazur göstermeye çalışırken şu mesajı verdiler:

“Seçilmiş iktidarları devirmeyi huy edinmiş çetelerin varlığını kabul etmekte direnen kamuoyunun uyarılması, uyandırılması için yasaları biraz zorlamak gerekiyordu.”

Biraz değil haddinden fazla zorlanmıştır ve silâhın geri tepme tehlikesini doğuracağı aşırılığa iş gelip dayanmıştır.

Hukukun üstünlüğüne dayanan rejimlerin ciddiyetini ve güvenilir iklimini Türkiye’ye getirmek zamanı o nedenle çoktan gelmiştir.

Sanki her gün milleti hayrete, öfkeye veya korkuya düşürecek haberler üretmekle görevli bir teşkilât var ve 24 saat çalışıyor.

Böyle bir iklimde savunma, yargılama yapılamaz, adalet olmaz, politika bile olmaz, sadece entrika olur!

Türkiye hem geçmişe dönük bir arınmanın, hem de geleceği güvenceli hale getirecek bir fırsatı değerlendirmenin eşiğindedir. Bu fırsatı heba etmemek hepimizin sorumluluğu, çocuklarımıza borcumuzdur.

Ergenekon, ideolojik rekabetin arenası olmaktan kurtarılmalı artık.

Bunun zamanı çoktan geldi.

Yargı, toplumsal linç atmosferi yaratmaya uğraşan karşı devrim oyunbazlarını durdurmalı, iktidar da bu büyük tarihi fırsatı mağduriyet sömürüsü yapmak gibi küçük hesaplar yüzünden ziyan etmemelidir.

Laiklik güvencede!

Mustafa Balbay’a ait olduğu söylenen günlüğe bakılırsa, laik rejimin geleceğinden endişe duymamak gerekiyor.

Bir ziyaret sırasında Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının irtica tedirginliğine karşı dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun şunları söylemiş:

“Ben karamsar değilim. Bunları tanıyoruz. Öncekilerden farklı değiller. Yolsuzlukla mücadele edeceklerdi, ne oldu? Yok.. Bunlar da çıkar peşinde!”

Cumhuriyetimizin laik temelini koruyan sigortaya bakar mısınız?

Bundan böyle iki güzelliği bir arada yaşama hayalimizden vazgeçeceğiz; öyle mi?

Demokratik rejimin laiklik ayağı çok sağlam olsun istiyorsak, ülkeyi yönetenlerin çıkar peşinde koşmalarına, yolsuzluk yapmalarına göz yumacağız!

Hatta sevineceğiz. O çıkıyor...

Şu anda Türkiye’yi, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan hüküm giymiş bir partinin idare ettiğini düşünerek kederlenenler teselli bulabilirler.

Çünkü eski MİT Müsteşarı’nın gözlem ve sezgilerine güvenecek olursak şunu bile söyleyebiliriz:

Laik rejim hiç bu kadar garantide olmamıştı!

Daha fazla garanti isteyenler Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” şiirinin o ünlü mısraları ile siyasi yöneticilerimizi teşvik ederek sigortayı güçlendirebilirler:

Yiyin efendiler yiyin!

DİĞER YENİ YAZILAR