Farkı görelim!

Haberin Devamı

Ergenekon’un dalgaları dinmek bilmiyor. Tersine zaman aralığında kısalma görülüyor.

Operasyonun 16 ile yayılması ve gözaltına alınan 40 dolayında kişinin mesleki olarak çeşitliliği, dünün bir özelliği idi.

Bir de özel harekâtçıların çokluğu...

Buradaki polis, subay ve astsubayların geçen dalgada tutuklanan özel harekâtçı İbrahim Şahin’in verdiği bilgiler çerçevesinde gözaltına alındıkları tahmin ediliyor.

Güçlü bir sendika olan Türk Metal’in Genel Başkanı Mustafa Özbek ile VERSO araştırma şirketinin sahibi Erhan Göksel de sivil gözaltıların tanınmış isimleri arasında yer alıyor.

Her iki şahsiyet sert muhalefet yapan kişiler olarak tanınıyorlar.

Dün Avrasya Televizyonu da baskına uğradı. Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi bu kanal iktidara muhalefet etmenin bedelini ödedi!

Muhalif sesleri susturma baskısı hüküm sürerken Ergenekon dalgalarının sona erdiğini görmek epey zor olacak. Ama yaşama içgüdüsü ümit üretmekten geri kalmıyor.

Dün Ergenekon savcılarından Turan Çolakkadı ek iddianamenin bir ay içinde tamamlanmış olacağını açıkladı.

Bir gün önce de “devlet zirvesi”nden Ergenekon’a bağlı uygulamaların hukuk usulüne uygun yürütülmesi yolunda görüş birliği çıkmıştı.

Toplumda büyük bir çoğunluk Ergenekon’un sonuna kadar deşilmesini, suç varsa suçluların belirlenip cezalandırılmalarını ama öte yandan da adaletin siyasi dolandırıcılığa alet edilmemesini, temiz insanların ve vazgeçilmesi mümkün olmayan kurumların harcanmamasını istiyor.

İki kutbun cazgırları yüzünden ortadaki büyük çoğunluk bu konudaki endişelerini ve beklentilerini duyurmakta zorluk çekiyorlar.

Çankaya zirvesinden çıkan mesaj bir fark yaratabilir mi?

Ek iddianamenin bir ay içinde hazır olacağını bildiren savcılık açıklaması ve tutuklu şüphelilerden Prof. Yalçın Küçük’ün salıverilmesi bir şeylerin değişmeye başladığı umudunu veriyor.

Davanın hızlanacağını, yasaların tutuklu olmalarını şart saymadığı şüphelilerin cezaevinde artık boşuna eza çekmeyeceklerini bekleyebilir miyiz?

Bilmiyorum ama bunu diliyorum.

Bombadan beter!

Kuruntu hastası bir toplum olduk.

İnsanların gölgesinden korktuğu, boğucu bunaltıcı bir hava var..

Bu havada, devlet ve millet için zenginlik ve güvence sayılması gereken 150 yıllık gelenek Encümen-i Daniş bile Ergenekon soruşturmasının muhalif avına dönük ağlarına takılmıştır. Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Kılınç’a bu kurulun ne olduğu sorulmuştur.

Encümen-i Daniş, devletin en yüksek mevkilerinde hizmetten sonra hırslarını, ihtiraslarını arkalarında bırakarak eşsiz bilgi ve tecrübeleri ile emeklilik yaşamına geçen şahsiyetlerin ülke sorunlarını tartıştıkları, ortak kararlarını devlet veya hükümet başkanlarına bildirdikleri gönüllü bir kuruldur.

Hükümetlerin politika seçeneklerini zenginleştiren değerli bir imkândır.

Ama belli ki iktidar bu kişileri emekli kahvesinde pişti oynarken görse daha rahat edecek!

Aynı şekilde kışlalara telefonla girmemeleri için askeri personele yapılan uyarının afişi de Ergenekon üstünden orduyu yıpratmaya çalıştığı suçlamalarına hedef durumdaki AKP iktidarı için utanç sebebi olmalıdır.

Askerin algılamasına göre cep telefonu artık insan güvenliği için el bombasından daha tehlikeli hale gelmiştir.

İktidar, telefon dinlemeleri ile inşa ettiği kötü şöhretinin bedelini ödeyecektir.

Toplumlar cep telefonu bulunmadan önce de baskı rejiminden kurtulmayı başarıyorlardı!

DİĞER YENİ YAZILAR