AKP seçmenini çarşaf tedirgin etti

Haberin Devamı

Baykal’ın çarşaflı kadınlara CHP rozeti takarak başlattığı tartışma, öğretici oluşumlar yaratıyor.

Metropoll Araştırma Şirketi’nin son anketine göre CHP seçmeni ortadan ikiye bölünmüş halde. CHP’lilerin yüzde 50.8’i Baykal’ın açılımını doğru bulmamıştır.

Baykal’ın aynı şekilde doğru iş yapmadığını düşünenler MHP’de yüzde 52.4’e, AKP taraftarları arasında yüzde 74.5’e kadar çıkıyor.

Çarşaf fırtınasında Baykal’ın en aktif savunucusu “Dayan.. Dik dur..” diye cesaret veren Başbakan Erdoğan olmuştur.

Başbakan’ın yerini açıkça belli etmesine rağmen her dört AKP seçmeninden üçü niçin liderlerinden farklı bir yerde durmuşlardır?

Bu tablo, laik rejimin güvencelerinde zayıflama meydana gelmesini istemeyen insanların AKP seçmenleri arasında önemli bir çoğunluk oluşturduğunu anlatıyor olamaz mı?

AKP iktidarının doğuşunu hatırladığımız zaman bu ihtimali yabana atmazsınız.

2002’de kirlenmiş sistem partilerinin sandıkta lince uğramasının sonucu olarak AKP işbaşına geldi.

İrtica dayatması, korkulan boyutlarda gerçekleşmediği için AKP ikinci seçim zaferini yüzde 47 ile kazandı.

Ama Abdullah Gül’ü “dindar bir cumhurbaşkanı” olsun diye Çankaya’ya çıkaran ve üniversitede türban yasağını kaldırmaya çalışan AKP, aldığı krediyi kötüye kullanarak kendi oy tabanında bile tedirginlik yaratmıştır.

Çoğunluk laikliğe bağlı

Metropoll araştırmasında çarşafa sarılmış bir CHP’den hoşlanmadığını söyleyen AKP’lilerin yüzde 74.5 gibi yüksek bir oranda kendini göstermesi ciddi uyarıdır.

Ümit ve güven veren bir duyarlılıktır aynı zamanda..

Daha önceki araştırmalardan bildiğimiz Türkiye’deki “siyasal İslâm” eğiliminin yüzde 15 dolayında bir tabana sahip bulunduğudur.

AKP’nin takıye politikaları buna bir kaç puan eklemiş olsa bile geriye kalan AKP seçmeni rejime bağlıdır en azından rejimin laik karakteri ile bir sorunu yoktur.

Hatta sahip olduğu hak ve özgürlükleri laik devlete borçlu olduğunu takdir eden muhafazakâr yığınlardır.

Bu insanların gözünde laikliği militan anlamda savunan bir CHP, evet biraz itici olabilir ama rejimin güvencesidir.

Bu güvence, parti içindeki radikalleri frenlemekte işe yarayacağı için AKP’nin de menfaatinedir.

Kırmızı çizgi net değil

İşte burada akla şöyle bir soru geliyor:

CHP rejimin koruyuculuğu uğruna büyük bir muhafazakâr kitlenin gözünde itici kalmaya kendini mahkûm mu etmelidir?

Deniz Baykal’ın “Yeter artık” diyen bir hamle yapmaya hakkı olamaz mı?

Ve bu hamle, din üstünden halkı bölme fenalığına karşı bir şans kapısı açarsa hepimizi mutlu etmez mi?

Bu sorular CHP hamlesini anlaşılır kılıyor.

Çünkü, dinsel simge sayılan kıyafette kadınların partiye alınması CHP’ye yönelik “seçkinci parti” eleştirilerini bitirirken, dini simgelerin siyasi amaçlarla sömürülmesi kötülüğünü de geriletir.

Aynı zamanda en az o kadar önemli bir sonuç da şu olur:

CHP’deki tesettürlüler sayesinde “Bir insan hem laik hem dindar olamaz” yalanı tedavülden kalkar!

CHP’nin ilkede değilse bile uygulamada yaptığı hata şudur:

Çarşaf açılımının dini simgeleri üniversiteye ve kamu alanına sokmak, o yoldaki AKP çabalarına ortak olmak gibi bir vaadi veya niyeti yoktur.

Olması da mümkün görünmemektedir.

Fakat Baykal oy getirebilir diye bu kırmızı çizgiyi net olarak çizmekten sakınmaktadır.

Yanlış buradadır, çünkü o belirsizlik oy getirmez, götürür!

DİĞER YENİ YAZILAR