Aynaya kızmayın!

Haberin Devamı

Türkiye dün İngiltere’nin iki saygın medya kuruluşunun projektörleri altında idi.

Yazık ki değerlendirmeler parlak bir ufkun umutlarını değil, iyi gitmeyen işlerin kaygı ve kuşkularını seslendiriyor.

Economist dergisi de Reuters haber ajansı da kötümser tahlillerinin tam ortasına Başbakan Erdoğan’ı ve onun kişilik özelliklerinde gözlenen olumsuz değişiklikleri koymuş.

Mesela Economist AKP’nin kapatılma davasından kıl payı kurtulması sonrası hayati önemde bir sorunun cevap beklediğini yazıyor:

Hangi Erdoğan öne çıkacak?

A. İdeolojik davranmayan, pragmatist (faydacı) ve cesur reformlarıyla 2005’te AB ile üyelik görüşmelerini başlatan Erdoğan mı?

B. Yoksa her işe karışan, türbanı üniversitelerde serbest bırakmaya çalışarak askerleri kışkırtan, dogmacı ve ani tepki gösteren Erdoğan mı?

Bir milyon tirajlı İngiliz dergisi “Endişe verici ama görünen o ki doğru cevap B şıkkı” diye yazıyor.

Rüştünü kanıtlamış bir demokraside bu duruma düşen bir siyasi lider, ülkenin kalıcı sorunu olmaz.

Partisi içindeki alternatifi onu hemen indirir eğer parti o enerjiye sahip değilse bunun bedelini seçimde yenilerek öder ve gider.

Sorun bir değil iki...

Economist dergisi de, Reuters haber ajansı da Tayyip Erdoğan için aynı sıfatı kullanmışlar. İkisi de Başbakan Erdoğan’ın “giderek otokratik” hale geldiğini yazıyor.

Ne demek otokratik?

Diktatörün kibarcası!.

Bazı gazeteler için halka boykot çağrısı yapabilen, kendisini izleyen gazetecilerden beğenmediği bazılarını tasfiyeye tabi tutabilen bir Başbakan her kötülüğü yapabilir.

Bütün bu sebepler Economist’e göre “Türkiye’nin durağan ve başıboş sürüklenmekte olan bir ülke görüntüsü vermesine” yol açıyor.

Reuters, Türkiye’ye yönelik endişeleri artıran sebepler arasında rüşvet ve yolsuzluk iddialarının da önemli yer tuttuğunu kaydediyor.

Demokrasilerin en güvenilir özelliği, sistemin her daim iktidar alternatifi üretmesi ve iktidar değişikliklerini kansız gerçekleştirmesidir.

İngiliz medyasının iki önemli kurumu Türkiye’deki sorunu isabetle teşhis etmiştir:

Sorunumuz yalnız Başbakan’a bağlı iktidar bozulması değil aynı zamanda alternatif olma kabiliyeti kazanmakta zorlanan bir muhalefete mahkûm olmaktır.

Ah özveri neredesin?

Reuters, Başbakan’ın çabuk sinirlenen halinin yorumcuları “Erdoğan’ın son kullanma tarihi geçti mi?” diye düşündürdüğünü belirtirken AKP’nin “kredisini kaybetmiş bir muhalefet” sayesinde ayakta durduğuna dair değerlendirmeleri de yansıtıyor.

Başbakan ve CHP lideri bu tespit ve eleştirileri ciddiye almalıdır.

Ulusal medyanın, kendi yorumcularımızın eleştirileri hoşlarına gitmiyor.

İlkel tepkiler gösterip, ülkeyi lekeleyecek kadar çirkin yaptırımlar uygulayarak yarattıkları şaşkınlık ve tartışmalar, eleştirileri örtüyor.

Haydi “Economist dergisini okumayın” desin, görelim sonucunu!

Başbakan’a kendisine tutulan aynaya dikkatle bakmasını öneririz.

Muhalefetin yetersizliği, diktatör eğilimli liderini zapturapt altına alması ve birinci seçim dönemindeki reformcu karakterine dönmesi halinde AKP’ye yeniden toparlanma şansını veriyor.

Baykal’dan isteğimiz de son A&G araştırmasında “kararsız” seçmenlerin yüzde 37.3’e çıktığına bakıp karar vaktinin geldiğini görmesi, kişisel yenilgisini CHP’nin mahkûmiyeti haline dönüştürmek günahına girmemesidir.

Başbakan otokratik de CHP’ye çarşaf giydiren Baykal sanki demokratik mi?

DİĞER YENİ YAZILAR