Fetret değil!

Haberin Devamı

MHP lideri Devlet Bahçeli bu ülkenin gücüne, cevherine inanan adamdır. Ne oldu ona?

Parti örgütüne gönderdiği genelge onda görmeye alışık olmadığımız bir karamsarlık yansıtıyor.

Türkiye “ömrünü tamamlamak üzere olan bir köhne ülkenin fetret döneminin emarelerini gösteriyor”muş...

“Fetret” devletin çürüyüp kaybolduğu zaman aralıklarını tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür.

Cumhuriyetle tarihi sorunları olan odaklar ile aynı yolun yolcusu siyasetçilerin yarattıkları gerilimin siyaset dışı alanlara yayıldığı, kara propaganda ile kafası karıştırılan insanların tehlikeli bir ayrışmaya uğradığı doğru olabilir ama fetret bu mu; değil!

Sıkıntı devletin yokluğundan doğmuyor. Kurumlar ayaktadır ve sistem çalışıyor.

Rahatsızlık kuvvetler ayrılığı ilkesinin düzgün çalışmamasından, yasama ve yürütmeye hükmeden partinin yargı erkine de egemen olma ihtirasından ileri geliyor.

Ülkenin esenliği, hiç bir dönemde bugünkü kadar yargının dirayetine ve özverisine muhtaç olmamıştı.

Bir yılı aşkın süredir iddianamesi yazılmamış bir soruşturma var.

Adalet gerçeği arar. Ama Ergenekon soruşturması, suçun, suçlunun peşinde değil de sanki siyasi iktidara muhalifleri üstünde susturucu etki yapan bir tehdit silâhı yaratma çabası gibi görünüyor.

Makbul adalet “bir masumu içerde tutacağıma yüz suçluyu dışarı salarım” diyen vicdanın yücelttiği anlayıştır.

Örgütün finansörü diye tutuklanıp bir yıl içerde unutulan, bu yüzden kansere yakalanıp ölen adamın, hastane parasını ödeyemeyecek biri çıkması, tutuklanmaktan kurtulanların sorgu sırasında yaşadıkları haksızlık, utanç ve acıyı TV’lerde anlatırken ortaya koydukları inandırıcı içtenlik, toplumun bir kesiminde ideolojik bir kıyımın hedefi haline getirildikleri şüphesini uyandırıyor.

Adalet işte en çok bu duygu girdabına son vermek için elini çabuk tutmalı ve yargılamayı başlatmalıdır.

CHP lideri Baykal dün “Sen 2500 sayfalık iddianameyi bırak, bana 5 sayfa söyle. Kim ne yaptı, niçin yaptı? Onun hesabını beraber soralım” diye feryat ediyordu.

Aklın, izanın sınırları toz duman..

Neyle suçlandığını öğrenemeden ölen insanın hakkını savunanları bile Ergenekoncu ve darbe yanlısı diye suçluyorlar.

Hayır, istenen darbeciler varsa onların takipsiz bırakılması değil iddianamenin çıkması, yargılamanın başlaması ve toplumu saran terör havasının bitirilmesidir.

Fetret bir sebeple gelir: Yargı iktidarın etkisi altında yargısız infaza alet edilirse!..

Savcılar, yargıçlar iktidar cazgırlarının gürültücü tuzağına düşmemeli.

Önce eller yıkansın

Başbakan dün Temiz Eller Operasyonu’na gönderme yaptı.

“İtalya’da o operasyon yapıldığı zaman ‘Bizde bu ne zaman yapılacak?’ diye hayran hayran bakanlar ülkemizde bu adımlar atıldığı zaman niçin rahatsız oluyorlar?” diye sordu.

Tabii CHP lideri Baykal da önüne gelen bu topu hemen gole çevirdi:

“Temiz Eller Operasyonu yapmak için düğmeye basacak olanın, önce kendi eli temiz olacak...”

Temiz Eller yolsuzluk ve mafya skandalına müdahale eden bir yargı kahramanlığıdır.

Başbakan o sözlerle adaletin güçlülere de uzanmaya başladığını anlatmaya çalışıyor belki ama şu gerçeğin unutulmaması lâzım.

İtalya “Temiz Eller”i yargının bağımsızlığı sayesinde yapabildi.

Onların önünü kesen bir parlamenter dokunulmazlığı yoktu.

AKP ise hem yargıyı da etkisi altına almak için çırpınıyor, hem temiz siyasetçilerin özgüveni içinde dokunulmazlıkları sınırlamaya cesaret edemiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR