Şort, müftü, doğum ve ip!

Türkiye gündemi çok önemli sorunlarla doluyken, TV’lerde bu konuları tartışan bazı akademisyen veya gazetecilerin “Ben bu konuda büyük dert görmüyorum” gibi yorumları insanı hayrete düşürüyor.

Günlerce tepki yaratan, milyonlarca kişinin aynı endişeleri paylaştığı olayların hiçbiri bu şekilde geçiştirilecek kadar basit değildir.

Yaz sıcağında şort giyen genç kızlara, kadınlara saldırma, parka girmesini engelleme, sokak ortasında ahlaksız eylemlerde bulunma gibi olaylar Türkiye’de yeni ortaya çıktı.

Atatürk heykellerine saldırılar, belki de bazı belediyelerin Atatürk heykelini kaldırıp yerine anlamsız heykeller koymasından veya siyasi konuşmalarda bu ülkenin kurucusuna saygıyı “putlaştırma” olarak yansıtanlardan güç bularak başlatıldı.

Ayrıca, bu olayların hiçbiri “münferit” ve diğer gelişmelerden bağımsız olarak gerçekleşmiyor.

Rejim dönüşecek mi?

Türkiye’deki endişe yaratan sorunların çözümü önce “demokrasi, insan hakları ve laiklik” konularının anlaşılmasında yatar.

Önce Hükümetin kendisi şu soruyu cevaplamalıdır; Türkiye “laik, demokratik hukuk devleti” olarak kalacak mı, kalmayacak mı?

Haberin Devamı

İstenen kalması mıdır, yoksa yavaş yavaş “münferit” denilen olaylar artarak ülkenin demokratik-laik rejimden uzaklaşmasına göz mü yumulacaktır.

Örneğin son YAŞ toplantısında ilk kez “saygı duruşundan sonra dua edildiği” haberi çıktı. Laik ve “her dine-inanca eşit mesafede” olması gereken devlette buna neden gerek görüldü?

Müftülere “resmi nikah kıyma yetkisi” verilmesi ve ayrıca müftünün de yetkiyi istediği kişilere devretme hakkı konusundaki tepkilere karşı “laikliğe zarar vermez, çocuk gelinleri arttırmaz, aksine resmi nikaha teşvik eder” dendi.

Keyfi şekilde ve aniden…

Dinin devlet işlerine karışmaması gerekirken bunlar kimin aklına geliyor, belediye memuru veya salonu mu kalmadı?

Ayrıca, hangi nedenle “resmi nikaha teşvik” edecek?

Anayasa “evliliklerin evlendirme memuru tarafından yapılmasını” öngördüğüne ve bugüne kadar böyle yapıldığına göre keyfi şekilde ve aniden bu değişiklikleri yapmak haklı olarak tepkileri çekmektedir.

Haberin Devamı

Bu karar çıkarken diğer tarafta doktor ve ebelerin “çocuk yaşta doğum yapanları rapor etmek zorunda olması” şartı kaldırıldı. Evde doğum yapıldığında “sadece beyan üzerine kimlik verilecek”.

Hepsine birlikte baktığınızda “küçük yaşta kızların evlendirilmesinin de, doğum yaptırılmasının da” devletten çok daha kolay gizlenebileceği ortadadır.

Bu konular (ve tabii okul müfredatı değişiklikleri) Meclis’te uzun uzun tartışılmadan karar verilmeyecek kadar önemlidir ama maalesef yapılmıyor.

Bir önemli mesele de “şehit yakınları ip attı, idam istiyorlar” denerek o konunun da aceleye getirilmesi endişesi…

15 Temmuz’dan bir yıl sonra hala Cumhurbaşkanı “gerçek suçlular yerine sıradan insanların üstüne gidildiği” uyarısında bulunurken, Balyoz-Ergenekon gibi “ders alınacak ve hukuk felaketiyle dolu” bir süreç yaşanmışken idam konusunda değişiklik geri dönülmez bir yanlış olacaktır!

DİĞER YENİ YAZILAR