Fatih Terim, şiddet ve basın!

Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileriyle bir araya gelen Fatih Terim “Milli Takımı bırakma” kararı aldı.

TFF Başkanı Yıldırım Demirören “Terim ile anlaşarak yolları ayırdıklarını” açıkladı. Bu olaydan sonra TFF “Futbol direktörlüğü bölümünün de kaldırılması” kararını aldı.

Fatih Terim, kısa süre önce A Milli Takım uçağında bir gazeteciye saldıran Arda Turan’ı bu olay nedeniyle Milli Takım kampından göndermişti.

Geçtiğimiz günlerde İzmir Alaçatı’da damadının restoranının yanındaki kebapçıyı basarak “sandalyelerin havada uçuştuğu, tarafların birbirini yumrukladığı” ve yaralıların darp raporu aldığı bir kavgaya karışan Fatih Terim için o günden sonra sular durulmadı.

Sonunda Terim uzun yıllar teknik direktörlüğünü yaptığı Milli Takım’ı bırakmak zorunda kaldı.

Spor centilmenliktir

Fatih Terim, Türkiye’de olduğu gibi uluslararası futbol camiasında da tanınan, başarılı bir teknik direktördür. Ancak…

Maçlarda bile takımını motive etmekten öteye geçen, “öfke kontrolü” yapamadığını gösteren davranışları sıkça görülmüştür.

Haberin Devamı

Önemli görevlerde bulunan ve bu nedenle topluma “rol model” olan kişilerin hareketlerine sıradan vatandaşlardan da çok daha fazla dikkat etmesi gerekir.

Türkiye’de siyasetten başlayarak her alanda topluma “konuşma ve davranışlarla şiddet pompalayan” kişileri yeterince izliyoruz.

Bu, bir kısmı şov, bir kısmı doğal “şiddet içeren söz ve davranışlar” sonunda toplu bir kaos ve ülkede daha büyük şiddet olayları olarak yansıyor.

Hele de “centilmenlik” gerektiren sporda, gençleri yetiştiren ve onlara örnek olan birinin böyle bir şiddet olayının baş aktörü olması ne yazık ki “görevi bırakmayı” gerektirirdi.

Umarız, bu sonuç “kavgayla, kabadayılıkla, şiddetle istediğini almaya kalkan” herkese “yanlış”ı göstermeye yetmiştir.

Sanık sandalyesinde!

İki gün önce İngiliz Times gazetesinin “Türkiye sanık sandalyesinde” başlıklı başyazısında Türkiye’de “basını susturma girişimleri” tartışılıyor, hapisteki 177 gazetecinin “Çin ve Mısır’da cezaevindeki toplam gazeteci sayısından fazla” olduğu belirtiliyordu.

Haberin Devamı

Yalnızca “Mısır gibi darbe yönetimi olan bir ülke ile karşılaştırılmak” bile demokratik bir ülke için yeterince acıdır.

Times, “gazetelerin yayın politikası savcıların görevi değildir” vurgusunu yaparken:

“Eleştirel seslerin susturulmasına dayalı bir anlayış” sürdürüldüğü sürece Türkiye ile uzun vadeli bir ilişkinin yürütülemeyeceğini belirtiyor, “Erdoğan, araştırmacı gazeteciliğin suç olmadığını, ifade özgürlüğünün hayati önem taşıdığını bilmeli” diyordu.

Türkiye’de basının yargılanmasıyla ilgili tür yazılar Batı’da ve diğer ülkelerde bir değil, birçok gazetede yazılıyor, televizyonlarda konuşuluyor ve görüldüğü gibi “yargının hataları” Cumhurbaşkanı Erdoğan’la özdeşleştiriliyor.

Yargı, geçmişte FETÖ savcı ve hakimleri sayesinde yıllarca yaşanılan adaletsizliklerin tekrar edilmemesi için gereken özeni göstermelidir.

DİĞER YENİ YAZILAR