Referandum ve kafa karışıklığı!

Kısa bir süre için köşemden uzaklaştım ve acı kayıplara üzülerek döndüm.

Önce, uzun yıllar medyada çok değerli çalışmalara imza atmış olan meslektaşımız Tayfun Talipoğlu’nu kalp krizi sonucu kaybettiğimizi öğrenmek, hemen arkasından VATAN Gazetesi Muhasebe Müdürü, arkadaşımız Turan Erdoğan’ı yine kalp krizi sonunda kaybetmek bize büyük acı verdi.

Her iki değerli ve iyi yürekli dosta Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Ne yazık ki ülkemiz referandum havasının stresi yanında her gün yeni bir endişeye, yeni bir olumsuz gelişmeye uyanıyor.

Referandum konusunda, “yapılan kamuoyu araştırmalarının veriliş şekli” dahil olmak üzere seçmene hatalı, yanıltıcı bir sunuş yapıldığı kanısındayım.

‘Şu partinin oy oranı’

Örneğin son olarak 4 referandum anketi yapıldığı ve bu anketlerin hemen hepsinde “Evet” oylarının yüzde 50-55 bandında çıkabileceği açıklanıyor.

Bu şirketlerin bazıları da, siyasetçilerin çoğu da “Evet” veya “Hayır” oylarını hala siyasi partilere mal ederek, “Şu partinin oy oranı” diye açıklıyorlar.

Haberin Devamı

Bir kez daha ve net olarak belirtmek gerekir ki 16 Nisan’da yapılacak olan “Anayasa değişikliği”nin veya daha doğru ifade edecek olursak “yeni anayasa”nın, mesela İngiltere’deki “Avrupa Birliği’nde kalalım mı, çıkalım mı” referandumuyla hiçbir benzerliği yoktur.

Diğer ülkelerde referandum İngiltere’de olduğu gibi “kesin iki madde” arasında yapılır ve halk istediğine Evet, istemediğine Hayır der.

Türkiye’de ise maalesef 2010’daki yargı ile ilgili Anayasa Referandumu’nda olduğu ve 16 Nisan’da olacağı gibi halk oylamaları “torba halinde birçok madde bir arada” oylamaya sunuluyor.

Terör-darbe ilişkisi

16 Nisan’da seçmen “Parlamento’dan yargıya, hükümetten, bütçenin kullanılma veya Meclis’in feshedilme veya erken seçime gidilme yetkisine” kadar 18 maddelik büyük bir sistem değişikliğine bir arada oy verecek.

Bu referandumun “terör örgütleriyle veya darbe girişimiyle” değil, Türkiye’nin her vatandaşının geleceğiyle, tüm demokratik haklarıyla, bağımsız veya bağımlı bir yargı veya Meclis ortaya çıkmasıyla ilgisi vardır.

Haberin Devamı

O nedenle seçmeni “darbe veya terör” ile bağlantılı konuşmalarla yönlendirmek ciddi bir yanlıştır.

Örneğin “PKK da Hayır diyor” demek, bu 18 değişiklikten bazılarını sakıncalı bulan tüm vatandaşlarla kanlı bir terör örgütünü bağlantılı hale getirmektir ki bu seçmene açıkça haksızlık ve suçlama olduğu gibi “Evet-Hayır” şeklinde 2 seçenekle yapılacak referandumu da tümüyle anlamsız kılar.

16 Nisan’da bir siyasi partiye oy verilmiyor, bir cumhurbaşkanı veya lider seçilmiyor; yapılacak değişikliklerle kökten değişecek olan sistemin “Türkiye’yi ve demokrasiyi daha iyiye veya kötüye götürüp götürmeyeceği” oylanıyor.

Siyasi partiler ve herkes; bu oyları kullanacak bütün vatandaşların sandıkta eşit olduğunu kabul etmek zorundadır.

Sandıkta seçmeni “vereceği oya göre ayıran” sistemin adı demokrasi olamaz.

DİĞER YENİ YAZILAR