Yenikapı ruhu ve yeni anayasa!

Temmuz’daki FETÖ darbe girişiminden sonra Yenikapı mitinginde “Birlik olalım, parti ayırımı olmadan, kutuplaşmadan el ele verelim” dendiğinde toplumda bir huzur ümidi belirmişti.

Türk usulü başkanlık veya Başbakan Yıldırım’ın son ifadesiyle “Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi” denen ve yeni anayasanın asıl nedenini teşkil eden bu “sistem hatta rejim değişikliği” teklifi daha baştan toplumu karpuz gibi keskin şekilde ikiye böldü.

Yeni anayasanın Meclis’te oylanmasına geçilmesine “338” oyla karar verildi, 134 ret oyu kullanıldı.

Enteresan bir durum; AKP’nin 315 milletvekili oy kullandı, hepsinin onay vereceği “boş kağıtlara atılan imzadan belli” olduğuna göre 23 oy eklenmiş.

MHP’nin 39 milletvekili var, HDP oy kullanmadı, demek ki MHP’nin 16 milletvekili “yeni anayasa konusunda emin değil”. Hatta referandum için “hayır” oyu verebilir.

İki kaptan meselesi

Bütün maddeler oylanıp, 330 üstü oy alanlar kabul edildikten sonra metnin tümü tekrar oylamaya sunulduğunda sonucun ne olacağı bilinmiyor.

Bilinmiyor çünkü milletvekilleri dahil büyük çoğunluğun yeni anayasa konusunda kafası son derece karışık.

Haberin Devamı

Örneğin “Asıl kararı verecek olan millettir” derken milletin yeni anayasanın “neler getireceği veya götüreceği” net şekilde anlaşılmış olmalıdır ki şu anda durum böyle değil.

Başbakan Binali Yıldırım “Kararı verecek olan millettir” derken “Millet bu değişikliğe olur verecek” de diyor ki bu bile milli iradenin “iradesine” baskı sayılabilir.

“Bir gemide iki kaptan olursa o gemi batar” sözü de çok doğru görünmüyor, gemilerde ve uçaklarda “ikinci kaptan”lar vardır ve herkes görevini kendi sınırları içinde ve en iyi şekilde yaparsa gemiler batmaz.

Atatürk ve sorular

Yeni anayasa konuşmalarında sık sık “Atatürk dönemine dönüldü, Atatürk de hem milletvekili, hem Cumhurbaşkanıydı, ne sorun oldu” sözü tekrarlanıyor.

Bu konuyu en deneyimli “Atatürk İlkeleri ve Devrimleri Tarihi” uzmanlarından Prof. Dr. Ergün Aybars’a danıştım. Aybars “Atatürk işgal altında topraklardan bir cumhuriyet kurdu ve demokrasiyi inşa etti. Yani onun dönemi bir inşaat dönemi, devrimler sürecidir, o günkü şartlarla bugün karşılaştırılamaz.

Haberin Devamı

Buna rağmen ülkeyi özel kanunlarla yönetmedi, Meclis kararlarına hep saygı duydu.

1927 yılında erken seçime gitmek istedi, Meclis kabul etmedi. Meclis’i feshetme yetkisi olmadığı gibi bugün verilmek istenen üstün yetkilere sahip değildi” diyor.

Bu konular deneyimli tarihçi, anayasa hukukçusu ve siyaset bilimcilerin katıldığı programlarda tartışılmalıdır.

Halkın yeni anayasa konusunda en çok merak ettiği ve açıklanmayan sorulardan biri; Eski anayasa ile hangi konuda sorun çıktı, ne yapılamadı ki yeni bir anayasa ve başkanlık sistemi istendi?

Örneğin Başbakan Binali Yıldırım’la Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında “olayların çözümünü engelleyecek” bir sorun yaşandı mı?

Anlaşılması gereken çok konu var, yarın devam edeceğiz.

DİĞER YENİ YAZILAR