Gazete Vatan Logo

Göçmenler Fransa'dan İngiltere'ye yüzerek geçmeye çalışıyor

Göçmenler Fransa'dan İngiltere'ye yüzerek geçmeye çalışıyor

İngiltere kıyısındaki Dover yakınlarında, bar sahibi Nigel Wyndmus bir gün küçük bir lastik bot gördü. Sahil güvenlikten bir filika, botun yanına yaklaşıyordu.

Wyndmus önce yaşananları tatbikat zannetti. Sonra botta, İngiltere kıyılarına ayak basmaya çalışan kaçak göçmenlerin bulunduğunu farketti.

Göçmenlerin hep konteynerlere gizlenerek veya Manş Tüneli yoluyla İngiltere'ye ulaşmaya çalıştıklarına inanıldığını söyleyen Wyndmus, "İnsanların denizden botlarla gelmesini beklemiyorduk" diyor.

Ama artık bilinmeyen sayıda göçmenin, Fransa kıyılarından İngiltere kıyılarına yüzmeye çalıştığı anlaşılıyor.

Bazı göçmenler küçük botların veya yatların peşine takılsa da, dünyanın en işlek denizcilik yollarından biri olan Manş'ı tek başlarına yüzerek geçmeye çalışanlar dahi var.

Norveç'te yayımlanan Dagbladet gazetesinin aylar boyunca yaptığı araştırma sonunda, yüzerek Manş'ı aşmaya çalışmış iki erkeğin kimlikleri ortaya çıktı.

İki şahıs geçen Ekim'de aynı gün, birer dalış giysisi satın almış ve ortadan kaybolmuşlardı.

Belki Dover kıyısında görülen cinsten bir bota binmeye çalışmışlardı; ya da Manş'ın tümünü yüzerek aşmaya girişmişlerdi.

Calais'de ne var?

Haberin Devamı

Gazeteci Anders Fjellberg, Norveç'in güneyinde bir üzerinde dalış giysileriyle bir cesedin bulunduğunu okuduğunda dikkat kesilmiş. "İlk tepkim, 'umarım benim tanıdığım biri değildir' oldu. Zira ben sörfçüyüm ve Norveç'teki sörfçülerin sayısı da hayli az" diyor.

Ama polisle yapılan görüşmeler sonunda, bu olay, yine dalış giysisiyle Hollanda kıyılarına vuran bir cesetle ilişkilendirilmiş.

"Hollanda polisi her iki dalış kıyafetinin seri numaralarından Calais'deki bir mağazadan alınmış olduklarını belirledi. Bir insanın nasıl bu derece çaresizlik içinde olabileceğini anlamak için oraya gittik.

Calais'de ne vardı? İnsanlar neden böylesine her şeyi göze alabilecek hale geliyordu?" diyor Fjellberg.

Başlangıçta peşine düştükleri iz, sonuç vermedi. Calais'deki mağazada çalışanlar, dalış giysilerini satın alan kişilerin Afgana benzediğini söyledi. Ama yavaş yavaş kimi haberler gelmeye başladı internet üzerinden. Muaz el Belhi adlı kayıp Suriyeliyi arayan biri olduğu işitildi.

Fjellberg, önce adamın Kuzey İngiltere'deki Bradford kentinde oturan amcasının izini buldu; sonra da Ürdün'deki bir mülteci kampında bulunan anne babasını. Ardından da DNA testi yaptırdı. Norveç kıyılarına vuran cesetten olumsuz sonuç alındı ama DNA sonuçları Hollanda kıyısına ulaşan cesede uyuyordu.

"Bir daha göremedik yüzünü"...

Muaz el Belhi'nin Umman'da bulunan kızkardeşi Rahaf, "Çok iyi bir ağabey, çok iyi aşçıydı. Biz Suriye'den ayrıldık, o ise eğitimini tamamlamak için Şam'da kaldı" diyor.

Daha sonra ailesinin yanına, Ürdün'e gitmiş, ardından da iş bulmak amacıyla Libya'ya. Ailesi Muaz'dan düzenli olarak haber alsa da bir daha yüzünü hiç görmemişler.

Muaz el Belhi, eğitimini sürdürmek amacıyla İngiltere'ye gitmek istediğini söylemiş. Rahaf, "Ondan, en son 7 Ekim'de Calais'deyken haber aldık" diyor.

Norveç ve Hollanda kıyılarına vuran cesetlerin üzerindeki dalış giysileri de aynı tarihte satın alınmış.

Rahaf el Belhi, "Bana söylediği son şey 'Rahaf seni özledim' olmuştu. Öldüğüne inanamadım başta. Ama başına ne geldiğini bilmek daha iyi" dedi.

Daha sonra yine 7 Ekim'de ortadan kaybolan başka bir Suriyelinin arkadaşları, el Belhi ailesi ve gazetecilerle temas kurmuş.

Yapılan DNA testleri sonucunda Norveç kıyısına ulaşan cesedin Şadi Ömer Kataf'a ait olduğu tespit edildi.

Şu şahsın da, kız kardeşiyle birlikte Suriye'de IŞİD kontrolündeki bir mülteci kampından kaçtığı ve daha sonra ortadan kaybolduğu ortaya çıkarıldı. Kaçırıldıkları düşünülüyordu.

Gazeteci Anders Fjellberg, "İki Suriyeli adamın nasıl tanıştıklarını bilmiyoruz. Ama iki gün arayla Libya'dan İtalya'ya geçmişler." diyor.

Dover'da karşılaştığımız pub sahibi Nigel Wyndmus, bu Suriyelilerin başlarına gelenleri dinledikçe büyük bir hayret ve üzüntü duyuyor.

Wyndmus, "Ama Calais'ye giderek dönüp baktığınızda, Dover kıyısı olduğundan çok daha yakın görünür. Güneş uçurumlara vurur ve yüksek kayalık olan kıyılar, Fransa'dan yakınmış izlenimi verir. Eminim ki insan bütün Avrupa'yı aşıp geldiğinde Dover'a bakınca 'buraya yüzebilirim' diye düşünür." diyor ve ekliyor: "Dover'ın beyaz kıyıları her zaman için bir özgürlük simgesi oldu. Belki bu insanlar da, buna tutunuyor. Orada işlerin daha iyi gittiğini düşünüyor. Son aşamaya geldiğinizde, herhalde erişilebilir görünüyor." (BBC Türkçe)

Haberin Devamı