Gazete Vatan Logo
Magazin Gardırobun jokeri kotun yolculuğu

Gardırobun jokeri kotun yolculuğu

Eski Türk filmi tadında, gerçek bir yaşam öyküsü…

Gardırobun jokeri kotun yolculuğu

İşçi sınıfından burjuvaziye, varoşlardan, Beverly Hills’e, Paris’e, Beşinci caddeye, madencilerden, kovboylardan, starlara; demiryollarından, kırmızı halıya kadar, her yerde her şeyde görülüyor. Allah “Yürü ya kulum” dedi sanki. 150 yıldır hep gündemde, hep çok sevilen, çok aranan, çok beğenilen olmuş. Dünyanın ne kadar çok ihtiyacı varmış meğerse, koton, mavi, dayanıklı pantolonlara, yani nam-ı diğer bluejean’e. Tam bir başarı öyküsü...

Bluejean’in serüveni 1847’de Levi Strauss ve ailesinin Almanya’dan Amerika’ya göç edip, New York’a yerleşmesi ile başlar. 1849’da Amerika “Altına Hücum” hareketi ile yeni bir döneme girmektedir. Bir çok erkek altın avına çıkar. Levi’nin büyük hayali, mallarını California’da satmaktır. Madencilerin sağlam, dayanıklı, leke göstermeyen, kolay yıpranmayan yumuşak pantolonlara ihtiyaçları vardır. Levi Fransa’dan denim denen pamuklu kanvas kumaşı getirtir, artık büyük fırsat doğmuştur. 1853 yılında, “Levi Strauss and Company” adlı şirketini kurar ve sadece pantolonlarla ilgilenmeye başlar. İlk başta çok sıradan ürün olan bu pantolonlar, kısa zamanda kovboylar, oduncular, demir yolu işçileri, petrol işçileri ve çiftçilerin en talep gören giysisi haline gelir. Artık efsane başlamıştır...

Haberin Devamı

1950’lere geldiğimizde Hollywood’un büyük starları filmlerde blucin giymeye başladılar. Bu yıllarda, Levi’nin pantolonları gençler arasında, büyük trend dalgaları oluşturmaktadır. Marlon Brando, The Wild One filminde, 501 giyerek bluejean’i hafızalarımıza kazımıştır. Tıpkı Marilyn Monroe, Elvis Presley, Bing Crosby, James Dean gibi. James Dean’nin blucin giyerek oluşturduğu stil, hala bu günün trendi. Blucin, tişört ve deri ceket ile yapmış olduğu kombin, başkaldıran, asi gençliğin tarzını, insan karizmasını güçlendirerek ortaya çıkarıyor.

‘Her parçayla kullanılabilir’

İkİncİ Dünya Savaşı’nda, fabrika işçileri tarafından çok tercih edilen, bluejean 1950’ler de Amerikan gençliğinin popüler kültürünün bir sembolü olmaya başladı. Resmi otoritelere ve düzene karşı gelen pek çok genç, bu trend ile ortaya çıkınca blue jean Amerikan okullarında yasaklandı. Hatta bir çok restoran ve tiyatro bluejean’lileri içeri almıyorlardı. Blucinin dünyada ve Türkiye’de popüler olması hemen hemen aynı döneme denk gelir. Orijinal adı blue jean olan kot’un anlamı Türkiye’de denim kumaştan pantolon üreten bir markanın adıdır. Bu markanın yaratıcısı 1950’li yıllarda tüccar bir terzi olan, fabrikalara, kuruluşlara, madenlere işçi elbiseleri üretimi yapan “Muhteşem Kot” adlı iş adamıdır. Ülkemizde çoklukla ‘bluejean’ yerine ‘kot’ adı kullanılır.

Haberin Devamı

Ben hikayenin bundan sonraki kısmını çok seviyorum. Bluejean ya da kot trendi öyle yükseldi ki insanları eşitledi. Biraz daha gayret etse sınıflar da eşitlenecekti!!! Bluejean o kadar dünyaya ve ülkelere nüfus etmiştir ki, Türk Dil Kurumu bile 1973’de ‘bluejean’ kelimesini bünyesine kabul etmiştir.

Bu über serin giysiyle styling yapmak çok kolay olmuştur hep. Çünkü bluejean’in kendine özgü bir karizması var. Hepimizin iyi bir bluejean’i olmalı gardırobumuzda. Bluejean’i sabah, öğle, akşam her türlü durumda, her türlü organizasyonda kullanabiliriz. 2000’lerin başında Britney Spears ve Justin Timberlake’i kırmızı halıda, denim kumaşından kıyafetlerle görüyoruz. Bluejean, her türlü ayakkabı ile stiletto, babet, spor ayakkabı, booties, sandalet, bot ve çizmelerle kombinlenebilir. Üzerinize basic bir tişört, uzun kollu beyaz gömlek, abiye bir bluz, bir atlet, bir büstiyer, bir korse, bir triko, yün bir hırka giyebilirsiniz.

Haberin Devamı

En üst giyim olarak, mevsime göre, trençkot, büyük geniş bir palto, bol püsküllü bir panço, deri ya da deri taklidi bir ceket giyilebilir. Aklınıza gelebilecek tüm renkler ve tonlar ile kombinlenip, kullanılabilir. Bence gardırobun jokeridir.

Günlük hayat için pratik formüller

Bir kaç styling formulü yapıp acele edelim. Vaktimiz daraldı yine.

Formül 1: Çiçekli bol uzun etek + yüzücü atleti + kot mont + büyük yumuşak kösele görünümlü bir çanta.

Formül 2: Yırtık skinny bir bluejean + dekoltesi derin stilettolar + ince deri veya deri görünümlü bir atlet + küçük sakin bir clutch.

Haberin Devamı

Formül 3: Boy friend bluejean (bedeninize biraz büyük ve bol erkek kesimli blucin) + beyaz gömlek + önü açık çapraz bağcıklarla bağlanan bootieler + kollarda bol bileklik ve flash tatoo.

Büyük imparotorluklar kurduran, bu güzel işçi sınıfı giysisini, çalışmak, öğrenmek, onunla styling yapmak, bir sömestırlik ders olmalı bana göre.

Neşeyi, sevinci, parayı, yoksulluğu, yer altını, yer üstünü, demiryolunu, fabrikayı, kovboyu, James Dean ve diğerlerini bazen hoşlukla, bazen üzüntüyle hatırlatan bluejean’imi giydim, ters köşe yapıp kovboy çizmelerimi çektim ayağıma yaz günü. Üstümde bir yüzücü atleti “keşke hava serin olsaydı biraz, gece deri montumu alırdım üzerime’’ diye düşünürken, Joan Baez‘in sesi yükseliyor. Nicola Sacco, Bartolomeo Vanzetti, anısına tüm dünyanın yasını tuttuğu iki İtalyan göçmen işçiye yazılmış ağıtı söylüyor;

Here’s to you,

Nicola and Bart,

Rest forever here

in our hearts…

Ben de “gerçekten kalbimde ebediyyen huzur içinde uyuyun” diyorum onlara…