Gazete Vatan Logo

Filmlerim ekonomiye can suyu veriyor!

Türk sinema tarihinin en çok izlenen sinema filmlerinin rekortmen ismi Şahan Gökbakar, ‘Kayhan’ filmiyle 9 Şubat’ta sinemaseverlerle buluşuyor. Gökbakar ile yarattığı karakterleri, rakiplerini ve yeni filmini konuştuk.

Filmlerim ekonomiye can suyu veriyor!

Rakamlar müthiş! 7 film, 31 milyon 600 bin izleyici. Her üç kişiden biri sizi para verip sinemada izlemiş ve hala eleştiriliyorsunuz...

Eleştirilmek normal bir şey. Üzerine konuşulacak bir şey olduğu için eleştiriyorlar. Ama kim ne derse desin bu gerçeği değiştirmiyor. İzleyicimiz bizi hiçbir zaman yalnız bırakmıyor sonuna kadar desteğini göstertiyor. Eleştiriler de bizim için “Öyle mi düşünüyor, bu onun fikri”nden öteye geçmiyor.

Kemal Sunal da zamanında çok eleştirildi, peki sizi ileride nasıl hatırlayacaksınız?

Herhalde filmleri defalarca izlenmesine rağmen yine de sıkılmıyoruz Şahan’dan diye hatırlayacaklardır. Şu andaki gösterge oraya gidiyor. 2008’de ilk filmi çekmişim ve bu film 10 yıldır TV’de yayınlanıyor, her seferinde de birinci oluyor. Ben çocukluğum ve gençlik döneminde defalarca rahmetli Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Şener Şen, Münir Özkul, Adile Naşit’in filmlerini defalarca izlerdim. İki gün izlemesem garip hissediyorduk kendimizi. Şimdiki çocuklar da beni izliyorlar, bana kısmet oldu bu gurur. İzleyiciyle böyle bir elektrik yakalamak, onlarla aranda bir bağ kurulması çok güzel bir şey. Filmlerin değeri, benim oyunculuğumu bir kenara bırakın asıl seyirci ile olan bu bağ çok kıymetli.

Haberin Devamı

10 yılda nasıl geliştirdiniz oyunculuğunuzu ve filmlerinizi?
İlk yaptığımız Recep’te şöyle yola çıkmıştım. Televizyonda kariyerim artık istediğim gibi gitmemeye başlamıştı ve artık başka bir sektörde bir şeyler yapalım dedim. Kardeşim Togan da sinema televizyondan mezun olmuştu. O mezun olunca haydi sinema yapalım dedim. En çok hangi skecimiz izlenmiş, internetten ona baktık ve Recep İvedik’i gördük. Kafamızda rekorlar kıracağız, yıllar süren bir serüven olacak diye bir şey yoktu. Bize de sürpriz oldu. O an yapmak istediğimiz tek şey, bir skeç kahramanını eli yüzü düzgün bir film kahramanına döndürelim idi. İki dakikalık skeçteki bir karakteri 90-100 dakikalık bir filme çekmek çok zor bir şey. Biz ilk başlarda o karakterin oturması, konuşması boş duruşları karakterin ek özellikleri ne olacaktı bunu önemsemiştik. Ama şimdi tek önemsediğimiz şey daha fazla ne yapabilir Recep? Survivor’a gitti, olimpiyatlara katıldı. Artık uçuyoruz, hayal gücümüz sınırsız hale geldi. Recep Afrika’ya mı gitsin Hong Kong mafyasına mı katılsın ona bakıyoruz.
Şansınız yaver gitmeseydi bugün ne yapıyor olurdunuz?
Herhalde yine film çekiyor olurdum. Recep tutmayabilirdi. Zaten hikayenin böyle olması ilginç. Tutmayabilirdi ki zaten Türkiye’de çekilen birçok film tutmuyor, sektör çok zor. Gene ayağımızı yorganımıza göre uzatıp kendimi ifade etmek adına bir şeyler yapmaya çalışırdım.
Recep İvedik yılları sinemacılar için iyi geçiyor
Recep İvedik 1’i çektiğinizde 35 milyon sinema seyircisi vardı, bu seyircinin yüzde 14’ü sizin filme gelmişti. Bu katlanarak büyüdü, tabii gişeniz de.
Bana yüzde 10 Şahan diyebilirsiniz... (gülüyor)
Türk sinemasını domine ettiğinizi düşünüyor musunuz?
Receplerin girdiği yıllarda böyle bir dalgalanma oluyor. Recep İvedik giriyor vizyona vizyondan çıktığında da o hareketlilik bitmiyor devam ediyor. Devam eden filmlere de insanlar gidiyor, çünkü Recep İvedik’te çok eğleniyor seyirci, başka bir film görüyor ona da gidiyor eğlenmek için. Belki o sene bir filme gidecekse iki üç filme gidiyor. Sinemaya daha fazla heyecan oluyor. Recep’in yılları sinemacılar için iyi geçiyor. Şimdiki planım Recep’e kardeş bir karakter yaratıp gene sinema sektörünü Recep’in olmadığı yıllarda da ayağa kaldırmak. Benim için bir ekonomik getirisinin yanında sinemacılara, bu endüstrinin içinde ekmek yiyen herkese yarıyor.
Ekonomiye can suyu mu veriyor filmleriniz?
Aynen öyle. Recep vizyona girince bu AVM’lere yarıyor, restoranlara yarıyor kıyafet satan mağazalara bile yarıyor. AVM esnafı bize “Recep’in vizyona girdiği hafta sonu burada yürüyemezsiniz işlerimiz 10 kat arttı” diyor. Bir Recep İvedik ekonomisi oluşuyor. Bu tarz filmlere dünyada “event movie” deniyor zaten. Piyasayı canlandıran sektörü hareketlendiren ‘olay filmler’ bunlar. Sadece bir sinema filmi değil bu, tüm sektörlerin beklediği bir festival oluşuyor. Yapımcıların iştahı da artıyor, yeni filmler yapalım diyorlar. Gençler ‘Şahan bile bunu yapıyorsa ben de yaparım’ diye heveslense keşke. Ne kadar fazla üretim olursa her şey ileriye gider o zaman.
Sanat filmlerini de fonluyorum
Recep İvedik diğer Türk filmlerini mi fonluyor?
Kültür Bakanlığı’na bizim filmimizden 15-20 milyon para gidiyor. Sanat filmleri de bizim filmlerden fonlanıyor?
Başarı baskısı var mı?
Recep İvedik’te baskı var tabii. Ama diğer filmlerimde yok. Her şey Recep’ten daha iyi olacak diye bir şey yok. Ben de kabul ettim ve ayırdım onu bir kenara .. (gülüyor)
Herkes Recep İvedik’i kabul etmeli mi?
Eden etsin etmeyen etmesin...
Fasting diyetiyle 17 kilo verdim
Epey bir zayıflamışsınız.. Özel formül var mı?
Akşam 18’den sonra yemek yemiyorum. Gün içinde ise her şeyi yiyorum.. Toplamda 17 kilo verdim, fasting diyeti uyguluyorum.
Ötekileştirilenler ‘ben buradayım’ diyor
Şahan Gökbakar sinemasının sosyolojik tabanı var mı?
Kesinlikle var. Bu taban ezilenlerin, dışlananların, ötekileştirilenlerin ‘ben buradayım’ demesi olabilir. Recep’te bu etki var, Kayhan’da da var.
Peki bunlar bir proje karakter mi?
Ben bunu yaratırken, ‘böyle bir karakter yapayım ezilmiş olsun, sonra da bütün ezilenlere karşı bir tepki koysun’ diye bir denklemde yazmadım. Bu karakterin varlığı ve yapısı ile çatıştırdığımız ortamlarla karakterin içine koyup komedi yarattığımız dünyaların hepsi öyle oldu. Örneğin Recep’i alıp ait olmadığı bir yere koyuyoruz, yoga sınıfına, Survivor’a ya da suşiciye. İşte o zaman ayrı dünyalarda olunca ciddi bir çatışma doğuyor ve bize de çok rahat bir mizah oluşturma imkanı doğuyor.
Türkiye’nin en komik adamı olmak gibi bir iddianız var mı?
Yoo, böyle bir iddiam yok. Ben komedi yönü kuvvetli bir oyuncuyum. Oynadığım karakterler Türkiye’de insanların en komik bulduğu tiplemeler oldu. Recep İvedik Türkiye’nin en komik karakteri diyebiliriz ama ben Recep değilim. Oyuncu olduğum için yaptığım iş olduğu için herkes anlıyor ama ben Recep’i bu kadar yaşatabiliyorsam, insanlar beni gördüklerinde ‘Recep abi’ diyorsa bu oyunculuk adına bir başarıdır.
İki dakikada bir salon kahkaha atmalı
Ciddileştiğinizde nasıl tepkiler alıyorsunuz hayranlarınızdan?
Valla ben pek ciddileşmem (gülüyor) “Ben ciddi biriyim” diye bir duruşum yok.. Herkesle fotoğraf çektiririm normal davranırım.
2018 Türkiye’sini güldürmenin şifreleri nedir?
Türkiye’yi güldürmenin şifresi bir hikayenin seyirciyi yakalamasıdır. Bu ilk 15 dakikada olur. Seyirci ilk 15 dakikada filmin içerisine alıp ve bir serüven yaşatıp mümkün mertebe de minimum 2 dakikada bir salondan kahkaha almaktır. Belirli yerlerde de dinlendiriyoruz, durduruyoruz filmi ki seyirci nefes alsın. Gülmek çok yorucu bir eylem. Sürekli gülerseniz filmin son 10 dakikası nefes nefese kalırsınız filmden koparsınız. İnce bir denge bu.
Uçtaki tepkiler benim için çok kıymetli
Kayhan’ın hikayesi nedir?
Temiz kalpli iyi bir çocuk Kayhan, kandırılmaya çok müsait. Arkadaşlarına çok değer veren bir insan bir bakıyor ki arkadaşları ondan nefret ediyormuş. Bunu öğrenince beyninden kaynar sular dökülüyor ve “Bundan sonra madem öyle iyi Kayhan yok, iyilik yaptık yaranamadık bundan sonra kötü Kayhan’ı göreceksiniz” diyor ve tüm arkadaşlarından intikam almaya başlıyor.
Filmin fragmanını için sosyal medyada “çok küfür var, bel altı espriler gırla” diye tonla eleştiri var.
Bu bizim hoşumuza giden bir şey. Yarattığı etki böyle olması lazım. “İyiymiş” gibi bir etki değil de “Bu ne ya” diyen, “Manyak bir şey bu” diyen uçta tepkiler geliyor bu benim için çok kıymetli.
Bu filmi mutlaka izlemememiz için 3 neden sayar mısınız...
Bu bir Şahan filmi, komik film ve gülmek herkesi rahatlatır. Bu üç sebepten dolayı izleyebilirler. Ben yaptığım için komik olacağını düşünebilirler, filmin hikayesi komik. 2-3 saat eğlenceli vakit geçirmelerinin de izleyicileri rahatlatacağını düşünüyorum.
Rakipleriniz de vizyonda Arif v 216, Deliha 2.. Gişe stresi var mı?
Benim için rekabet çok geride kaldı, çok uzun zamandır öyle bir kafa yapısında değilim. Kendimle rekabet eden bir insan olarak rekabetle ilgili bir derdim kalmadı uzun zamandır. Ben kendi filmlerine de başka filmlere de kardeş hikayeler yarattığımı düşünüyorum. Bu filmin Türk sinemasında hak ettiği ve kendi kısmeti neyse öyle bir gişede olacağını düşünüyorum. Gişe stresi hiç yaşamadım şu ana kadar en az yaptığım gişe 2 milyon oldu ki çok filmin yapamadığı bir gişe bu. ‘2 milyon gişe yaparsak’ diye stres olur mu zaten insan.. (gülüyor)
Cem Yılmaz’la farklı pistlerde koşuyoruz
Cem Yılmaz “Ben komedyenlere tur bindirdim” dedi..
Duydum onu, böyle bir durum olduğunu düşünmüyorum ama herkesin kendi fikri. Aynı pistte koşuyorsan olabilir ama farklı pistte koşuyorsan...
Farklı pistlerde misiniz Cem Yılmaz’la?
Farklı pistlerdeyiz. O stand-up anlamında demiştir. Onun stand up’ta yakaladığı başarı, seyircisiyle yakaladığı enerji anlamında demiştir. Ben stand up yapmıyorum. Sinema ise benim koştuğum pist ve rakamsal olarak da tur bindirme gibi bir sonuç yok. Şimdi bir birinci lig takımı çıkıp “UEFA Kupasını dört defa kaldırdık” derse bunun bir karşılığı olmadığı için “bunlar da böyle düşünüyor” der geçersin.
Murat Cemcir ve Ahmet Kural’la bir film düşünüyoruz
Murat Cemcir, Ahmet Kural gibi komedi oyuncularının bir araya geldiği ortak bir film yapacak mısınız?
Bu benim içimde ukde olan bir fikir, yıllardır da dile getiriyorum. Keşke olsa.. Murat ve Ahmet’e de “bir takvim oluşturalım ve yapalım dedim” Bizim çocukluğumuzda bu çok güzeldi bir çok usta aynı filmde oynardı... Bu dönemin jenerasyonu da bunu bizimle yaşamalı. Sinema için de güzel olur böyle bir proje.
Ego yüzünden mi böyle projeler olmuyor?
“Ben sevenlerimi neden paylaşayım” diye düşünen oyuncular oluyordur. Bunu söyleyecek son insan benim, liste başıyım. Bu teklifi ben götürüyorsan diğerlerinin “bizim şöhretimizden mi yararlanıyor” kaygısı gütmemeli. Bakarsın her an her şey olabilir. Keşke olsa..

Haberin Devamı