Gazete Vatan Logo

Fatih’i ‘Fatih’ yapan Âlim

Molla Gürani, 1410 yılında doğdu. Tam ismi, Şemsuddin Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî`dir.

Fatih’i ‘Fatih’ yapan Âlim

Kökeni tartışmalıdır. Bir torunu Türk diğeri de Arap olduğunu iddia etmiştir. Aslen Şehrizor Kürtleri’ndendir. Osmanlı Devleti müftüsü ve dördüncü şeyhülislamıdır. Molla Gürani, Osmanlı sarayı ve halkı tarafından çok sevilen değerli bir şahsiyetti. Fatih Sultan Mehmed, henüz şehzade iken hocalığını yapmıştır. İstanbul’da 1488’te hayata gözlerini yummuştur, cenaze namazını bizzat II. Bayezid kıldırmıştır.

İstanbul’un Fatih’ini eğitti

Sultan 2. Murad, genç şehzadesinin eğitimi için Molla Gürani Hazretleri’ni görevlendirir. “Eti de senindir, kemiği de. O bundan böyle senin oğlun. Var bildiğin gibi işle” der. Molla Gürani Manisa’ya vardığı saatte şehzadeyi derse çağırır. Talebesine sıradan biri gibi davranır ve ‘Otur’ der, ‘Hayır oraya değil, şuraya’ O güne kadar emretmeye alışan şehzade şaşakalır. Molla emsileyi açar ve emreder: Darabe (Dövmek) fiilini çek bakayım. Fatih fiili kafasına göre çeker. Molla Gürani sonra üstüne basa basa fiili çeker ve sesini yükselterek, ‘Döverim, seni döverim, seni öyle bir döverim ki!...’ Fatih ağlamaklıdır. Artık şehzade artık geceleri ödev yapmaya başlar ve ezberlerini aksatmaz. Eski haşarılıklarından uzaklaşır. Çok değil üç beş ay sonra bambaşka biridir. Molla Gürani Hazretleri ‘Arabi ve Farisi bilmek yetmez. Düşmanlarının da lisanını öğrenmelisin.’ der ve ardından şehzadeyi İtalyan asıllı Anconal Giriaco’nun önüne oturtur, Avrupa tarihini okutturur. Dahası aritmetiğe, geometriye, astronomiye zorlar. Ufkunu açar. İnanç ve ideal aşılar. Bir ara Manisa’ya gelen Sultan Murat, oğlunu tanıyamaz. Fatih görünüşte çocuktur, ama çok olgundur.

Haberin Devamı

‘Ayaklarımdan sürükleyin’

Molla Gürani, hastalığında bir gün talebelerini toplar. ‘Şimdi üzerinizde olan hakkımı ödeme zamanıdır. Açın bakayım Yasin-i Şerifi’ der. Genç mollalar onun son yolculuğa çıkacağını anlar ve çok ağlarlar. Molla Gürani her zamanki gibi sakin ve mütebessimdir; ama bir başka heybet belirir yüzünde. “Beyazıd’a söyleyin âdalet üzere olsun, insanları himaye, beldeleri muhafaza etsin. Namazımı bizzat o kıldırsın ve borçlarımı (aslında borcu yoktur) sahiplensin. Size vasiyetim şudur ki: Beni garipler gibi defnedin. Mezarıma ayaklarımdan çeke çeke sürükleyin” der ve ruhunu teslim eder. Beyazıd Han hem vasiyete, hem de edebe riayet eder. Onu yine çeke çeke sürüklerler ancak zarif bir hasır üstünde.

Haberin Devamı