Gazete Vatan Logo

Ey yolcu! Bastığın, yalnızca bir basamak değil

Geçenlerde Cibali'deki Giritli Barba'da dostlarla bir akşam yemeğindeydik. Masadaki lezzetlerden kendimi kurtarabildiğim anlarda pencereden dışarı, Galata Kulesi'nin Haliç'in üzerine düşen ışıklarına baktım. Marmara'ya kavuşmaya çalışan Haliç'le küçük bir kaçamağın iki kabahatlisi gibiydik gece boyunca...

Geçenlerde Cibali'deki Giritli Barba'da dostlarla bir akşam yemeğindeydik. Masadaki lezzetlerden kendimi kurtarabildiğim anlarda pencereden dışarı, Galata Kulesi'nin Haliç'in üzerine düşen ışıklarına baktım. Marmara'ya kavuşmaya çalışan Haliç'le küçük bir kaçamağın iki kabahatlisi gibiydik gece boyunca...

Ve ben, onunla her göz göze gelişimde aynı şeyleri düşündüm: Ne kadar şanslıyız aslında... Yeryüzünde pek az millete nasip olacak zengin bir mirasın sahipleriyiz. Yüzyıllara damgasını vurmuş bir imparatorluk başkentinde yaşıyoruz. Ancak bu ayrıcalığı hissedebilmek için mutlaka tarihin kalbini ziyaret etmek gerek... Balat'ta daracık bir sokağı ya da Samatya'da şirin bir meydanı adımlamak mesela... Bir pazar sabahı Beyoğlu'nda bir kilisenin can sesiyle uyanmak... Süleymaniye nin avlusunda sırtını ulu bir çınara verip, gökyüzüne tırmanan minarelere dakikalarca bakmak...

Onun adına tek satır yoktu
Bankalar Caddesi sözgelimi, bir zamanlar sık sık gittiğim, elektrik malzemeleri satan dükkânların vitrinlerinde bolca vakit geçirdiğim, en sıcak yaz gününde bile görkemli yapılan sayesinde koyu gölgelerde serinleyen bir caddeydi. Birkaç hafta önce eve bir şeyler lazım olunca yine orada aldım soluğu... Caddeden yukarı, Banker Sokak'a doğru dişice kıvrımlarıyla yükselen Camondo Merdivenleri'ni görünce durakladım. Camondo Merdivenleri, Art Nouveau mimari denince İstanbul'da akla gelen ilk örneklerden... Peki bu basamakları yaklaşık 150 yıl önce Şehr-i İstanbul'a armağan eden Camondo kim? Yakın dönemde merdivenleri restore ettiren firmanın hemen oracığa çaktırdığı ve verdiği hizmetle övündüğü plaketi gördüm ama Camondo adına ilişkin tek satır bulamadım. Eserin sahibine böyle bir saygısızlık yapılınca tarih kitaplarında gezinmek de farz oldu...

1785 doğumlu Abraham Salomon Camondo, 19. yüzyıl Galata bankerlerinin en ünlüsü. Tanzimat dönemindeki reformlara destek vermiş, Osmanlı Bankası'nın kurulmasında da önemli rol oynamıştı. 1850'lerin ikinci yarısında İstanbul'da Camondo ailesinin merkezini oluşturduğu bir gösteriş çağına adım atıldı. Abraham Salomon'un oğlu, Galata'da bankalarının bulunduğu hana iki adım uzaklıktaki bir konağa taşındı. Camondolar, buradan bankaların bulunduğu caddeye inebilmek için bir merdiven yaptırdı. Kaynaklar, o dönemde ailenin yalnızca Galata semtinde dokuz han inşa ettirdiğini yazıyor.

Din adamlarının hedefi oldu
Abraham Salomon Camondo, hayır işleriyle tanınan bir adamdı. Hasköy'de bir okul kurdu. Hayırseverliği daha sonra İstanbul sınırlarını da aştı. Rodos'taki cemaat merkezinin hamiliğini yapü. Orada kendi adıyla anılan 'Kadosh Camondo' havrasının ve okulunun yapımını üstlendi. Zamanla Camondo'nun okullarına cemaatin tanınmış hahamlarından tepkiler gelmeye başladı. Camondo, "Öğrencilerimizin anavatanları ile ilgili bilgilerini geliştirmeleri büyük önem taşıyor. Türkçe'yi ve Fransızca'yı iyi konuşabilmeleri gerekiyor" diyordu.

O dönemde "tehlikeli" bulunan bu fikirler, bağnaz din adamlarının hedefi haline gelmesine neden oldu. Baba Camondo, tek oğlunun 1866'da ölümünden sonra iki torununu yanına alarak 1872'de Paris'e yerleşti ama kalbi, çok sevdiği istanbul'da kalmıştı. Ertesi yıl öldü. Bütün hatıraları ile bağlı olduğu sevgili şehrine gömülmeyi vasiyet ettiği için cenazesi istanbul'a getirildi. Yahudi mezarlığına gömülmeyi istememiş, Hasköy'deki okulunun arazisinde kendisine bir anıt mezar yapılmasını vasiyetinde özellikle belirtmişti. Ne yazık ki, Camondo'nun mezarı, bugün perişan halde.

Torunları ikinci Dünya Savaşı'nda Auschwitz'te ölen bu zengin aileden geriye, Paris'te Fransız hükümeti tarafından müzeye çevrilen evleri, istanbul'daki ünlü merdivenleri, hanları ve okulları kaldı. Karaköy'deki merdivenler, ünlü bankerin yaşam öyküsünü bilmeden gelip geçenlere kestirme bir yol sunarak yardımcı olan ve İstanbul'a renk katan bir kent mobilyası bugün... Ailenin 804 parçadan oluşan muhteşem resim koleksiyonu ise Orsay Müzesi'nde sergileniyor.

Haberin Devamı