İşten çıkarılıp da işe iade davası açamayanlar kötü niyet tazminatı talep edebilir

Haberin Devamı

Geçen haftaki yazımda işe iade davası nasıl açılacağını, dava sonrası işverenin ve işçinin yapması gereken işlemleri ve hak düşürücü süreleri ayrıntısı ile izah etmeye çalışmıştım. Hafta içinde yazıyla ilgili siz okurlarımızdan sorular geldi. Bu soruların birinde okurumuz Yasin Polat, işe iade davası açılabilmesi için işçinin bazı şartları taşıması gerektiğini, bu şartları taşımayanların işe iade davası açamayacağını anladığını belirtiyor. Ve sorusunda işe iade davası açamayacak olup da haksız bir şekilde işten çıkarılanların nasıl bu haklarını savunacaklarını soruyor.

Geçen hafta da belirttiğim üzere, işe iade davası açılabilmesi için, 30 veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde en az 6 aylık kıdemin olması gerekir.

Bu şart kanuni bir şarttır ve 6 aydan az kıdemi olan veya 30 dan az işçi çalıştıran işyerlerindeki işçiler ile belirli niteliklere sahip işveren vekili sayılanlar işe iade davası açamaz, iş güvencesinden yararlanamaz.

Kötü niyet tazminatı

4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. Maddesi’nde, 4857 sayılı kanunun 18. Maddesi’nin birinci fıkrası uyarınca aynı kanunun 18, 19, 20 ve 21. maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye tazminat ödeneceğini belirtilmiştir. Bu tazminat, uygulamada ‘Kötü Niyet Tazminatı’ diye adlandırılır. Kötü niyet tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle 4857 sayılı İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu’na tabi çalışıp iş güvencesi hakkından yoksun işçilerin iş akdinin işverenlerince kötü niyetle feshinden doğan bir tazminat hakkı olmaktadır.

Basın İş Kanunu gereği kötü niyet tazminatı hakkı söz konusu olmadığından, iş güvencesi şartlarını sağlamayan gazetecilerin iş sözleşmelerinin feshi halinde kötü niyet tazminatı hakları da bulunmamaktadır.

Nitekim İş Kanunu’nda “30 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır” denilmektedir.

Ücretin 3 katı tazminat

4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. Maddesi gereği; iş güvencesinden yararlanamayacak işçilerin işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin 3 katı tutarında tazminat ödenecektir. Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 4857/32’nci Madde’nin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

Yargıtay’a göre, kötü niyetli feshin kabulü için işçinin şikayet yoluna başvurusunun haklı veya haksız olmasının, kural olarak bir etkisi yoktur. Kötü niyet tazminatı ödenen hallerde işveren, 4857 sayılı kanunun iş güvencesine ilişkin 18, 19, 20 ve 21. maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesini fesih bildirimi yoluyla kanunda gösterilen usul ve sürelere uygun olarak sona erdirmekle birlikte fesih hakkını kötüye kullanmaktadır. Dolayısıyla, ortada ihbar tazminatı ödenmesini gerektiren bir durum olmamakla birlikte, kötü niyet tazminatı ödenmesini gerektiren bir durum bulunabilir. İşveren, hem bildirim sürelerine uymamış hem de iş sözleşmesini kötü niyetli olarak feshetmişse ihbar ve kötü niyet tazminatlarının ayrı ayrı hesaplanıp ödenmesi gerekir.

Kötü niyet tazminatı gerektirecek fesihler genel olarak iş güvencesinde belirtilen haklı veya geçerli nedene girmeyen fesih halleridir.

Kötü niyet tazminatına neden olabilecek işten çıkarma halleri olarak sendika üyeliği veya çalışma süreleri dışında ya da işverenin rızası ile çalışma saatlerinin içinde sendikacılık faaliyetlerine katılmak, ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, gebelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzerleri sayılabilir.

İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü icra satışlarını tekelleştirdi


SGK, prim ve diğer alacaklarını tahsil etmek için icra memurları aracılığıyla haciz ve icra satışı yapabilen üç kurumdan biri.

SGK, borçlarını ödemeyen işverenler başta olmak üzere bütün borçluları yakın takibe almakta ve en sonunda menkul, gayrimenkul üzerine haciz koyup icra satışı yaparak gelirlerinin tahsilatını yapıyor. İstanbul İl Müdürlüğü açık arttırma ile yapılan satış işleminin daha bilinir olmasını sağlamak, rekabet ortamını oluşturarak satışlardan yüksek bedel elde etmek için icra satış birimi kurdu. Ve bu şekilde satışları tek yerde yapmaya başladı.

Satış yeri, SGK İstanbul İcra Satış Birimi ihale salonu Eğitim Mah Dr Erkin Cad No:5/2-3 Göztepe/İstanbul adresi olarak belirlendi. Satışa çıkarılan menkul, gayrimenkul vs. http://istanbulsgk.gov.tr/levy/list internet adresinden takip edilebilir.

DİĞER YENİ YAZILAR