Kıbrıs'ta Baykal'ın önemi

1974 Kıbrıs Barış Harekâtına karar veren I. Ecevit Hükümetinin üyeleri arasından dört CHP'li bakan bugün de, CHP'de eylemli görev yapıyoruz. Ben sade bir üyeyim, Deniz Baykal Genel Başkan, Önder Sav Genel Sekreter, Ali Topuz Meclis Grup Başkanvekili

Haberin Devamı

1974 Kıbrıs Barış Harekâtına karar veren I. Ecevit Hükümetinin üyeleri arasından dört CHP'li bakan bugün de, CHP'de eylemli görev yapıyoruz. Ben sade bir üyeyim, Deniz Baykal Genel Başkan, Önder Sav Genel Sekreter, Ali Topuz Meclis Grup Başkanvekili.

"Çözümsüzlük Türkiye için en iyi çözümdür" anlayışı uzun yıllar Türkiye'nin Kıbrıs konusunda temel politikası oldu. Bu ilkeyi 1975'lerde ilk ortaya atan bir değerli dış politika profesörüdür.

CHP, 1995 Gümrük Birliği anlaşmasının imzalandığı tarihe kadar bu politikayı içtenlikle sürdürdü. Gümrük Birliği'nin imzalanması sırasında CHP-DYP koalisyon hükümeti işbaşında idi ve Deniz Baykal Dışişleri Bakanıydı. Baykal, o imza ile birlikte AB yolunda Türkiye'nin artık dönülemez bir yola girdiğini en iyi bilenlerden birisidir. Dolayısıyla, CHP'nin o tarihe kadar bence de haklı olarak benimsediği o, "çözümsüzlük çözümdür" politikasının gerçekçi olmadığını herkesin görmesi artık kaçınılmazdır.

2002 seçimlerine kadar muhalefette olduğu ve Meclis'te olamadığı dönemlerde Baykal'ın bu politikayı değiştirdiğini açıklamasını beklemek haksızlık olurdu. Çünkü hariçten gazel okumasını Baykal gibi sorumlu ve ciddi bir politikacıdan zaten kimse beklemezdi.

Ancak, özellikle son seçimlerde Kıbrıs'ta ortaya çıkan yeni tabloyu da gördükten sonra, Baykal'ın artık çözümsüzlükte ısrar etmesinin doğru olmadığını göreceğini bekliyordum. O nedenle Kıbrıs seçiminden hemen sonra bir gazetede "Önemli Gelişme: CHP Kıbrıs Politikasını değiştiriyor" şeklindeki haberi okuyunca sevinmiştim. Çünkü Baykal o somut önerileri ile, Kıbrıs'ta çözüm isteyen yurt içindeki ve yurt dışındaki ciddi çevrelere en önemli desteği ve formülü vermiş oluyordu.

Baykal diyordu ki, "Sorun çözülemez noktaya geliyor. Toprak/Sınır konusunda oturup konuşulabilir ve bir sonuca varılabilir. Ancak, göç/nüfus konusu çok önemli. En büyük sorun burada. Hem toprak sorunu, hem de nüfus sorunu görüşülebilir ve her konuda çözüm sağlanabilir." Baykal'ın bu sözleri bana göre bugün de sorunun çözümünü sağlayacak yaklaşımın ana noktalarıdır ve bunlar Annan planının içindedir.

Yumurtanın kapıya geldiği bu günlerde ise sorumsuz çevrelerin engellemeleri yeniden öne çıkmaya başladı. Sinan Aygün'ün ne yapmak istediğini kimse anlamış değil. Aslında, ciddiye alınacak birisi olmadığını Baykal, Altan Öymen'i yenerek yeniden CHP'nin başına geldiğinde, çiçeklerle kutlamaya gidip, "Özür dileriz, haklıymışsın" dediği gün, herkesin görmüş olması gerekir.

Denktaş'tan Ecevit'e kadar, Kıbrıs'ta geçmiş haklılıklarını tam bir anlamsızlığa dönüştürenler, Sinan Aygün'den medet umar hale gelmişler! Gelinen aşamada, Kıbrıs'ta çözüme ulaşmak yolunda onlar da görmezlikten gelinebilir ama, kişiliklerine ve sıfatlarına saygısızlık olur.

Ertuğrul Özkök, birinci tezkerenin çıkmaması nedeni ile artık, "Büyük Ortadoğu projesinin küçük ortağı olarak kaldık" diye yazıyor. Bu görüşüne ben de katılıyorum ve böyle güvensiz ve korkak davranılırsa, bir yıl sonra Kıbrıs'ta da aynı duruma düşme olasılığı vardır.

Bu nedenle, bugünlerde önemli olan Baykal'ın tutumudur. Birinci tezkerede iç politika nedenleri ile yapılan yanlışlık şimdi Kıbrıs'ta yapılmamalıdır. Başbakan, göründüğü gibi Kıbrıs'ı Türkiye'nin yararına çözmek istiyorsa, 1974'ten beri sorunun içinde olan bir sorumlu politikacı olarak, Baykal'ı yanına almanın mutlaka bir yolunu bulmalıdır.

DİĞER YENİ YAZILAR