Erdoğan'a soru: 'Medya vaizleri kim?'
DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş yıldönümünde sarf ettiği, “Lütfen bizi medya vaizlerinden kurtarın” sözlerine dikkat çekerek, “bu kişiler kimlerdir” diye sordu?
DSP İstanbul Milletvekili Yağız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Önergesinde Başbakan Erdoğan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş yıl dönümü ve "2010 Kur’an Yılı" etkinlikleri açılış töreninde yaptığı konuşmaya dikkat çeken Yağız, Başbakan’ın “Gerçek bilim adamlarının, gerçek aydınların, münevverlerin boş bıraktığı alanların, ‘medya vaizleri’ tarafından doldurulduğunu ve soru işaretlerinin hızla çoğaldığını müşahede ediyoruz. Ben onun için siz değerli kardeşlerimden; lütfen bizi ‘medya vaizleri’nden kurtarın; bunu istirham ediyorum” sözlerini hatırlattı. Başbakanın bu sözlerini meclis gündemine taşıyan Yağız, şu soruları yöneltti:
“Geçen yıl bir konuşmanızda medya vaizlerini hedef göstermiştiniz. Bu yıl da konuyu yinelediğinize göre, Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerine, 'Lütfen bizi medya vaizlerinden kurtarın' diye seslenerek gönderme yaptığınız kişiler kimlerdir?
Geçen yılki çağrınızdan bu yana herhangi bir gelişme olmadı mı ki konuyu yeniden gündeme getirme ihtiyacını duydunuz?
Medya vaizleri ne tür tehlikeli konuşmalar yapıyorlar ki, ısrarla çağrıda bulunuyorsunuz?
Çağrınız, medya vaizlerinin şahsında basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale değil midir?
‘Gerçek bilim adamları, gerçek aydınlar ve münevverler tarafından boş bırakıldığı için medya vaizleri tarafından doldurulan alanlar’ ile ‘hızla çoğalan soru işaretleri’ nelerdir?
Demokrasilerde konuşmalar tehlikeli olarak değerlendirilebilir mi? Bunun belli bir ölçüsü var mıdır? Varsa bile ölçünün bireylere göre farklılıklar göstermesi normal değil midir?
Sözünü ettiğiniz medya vaizleri kimlerse, onların da görüş açıklama veya yorum yapma ve değerlendirmede bulunma gibi hakları yok mudur?
Demokrasinin gereği çok seslilik değil midir? İlgili yasa ve demokratik teamüllere uymak koşuluyla kişilerin görüş ve düşüncelerini açıklamalarının sakıncaları olabilir mi?”
