Gazete Vatan Logo

Erdoğan, Köşk’ün ağırlığını taşıyamaz

ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi. Mumcu’ya göre, “Evren için ayarlanmış yetkileri Özal kullandığında sorun çıktı. Erdoğan’la bu sorun daha da artacak”

* Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplantı yeter sayısının 367 mi, yoksa 184 mü olduğu konusunu CHP anayasa hukukçularına danışıyor; siz böyle bir incele yaptırdınız mı?
Özel bir çalışma yapmadık. Hukukçu arkadaşlarımız görüşlerini ifade ettiler. Ben de hukukçuyum, ben de baktım. Ama doğrusu bence işimiz bir hukuk tartışmasını yürütmek değil. Biz yargı ya da mahkeme değiliz. Bizim işimiz demokrasi içinde çare bulmak.

* Ama derdimiz demokrasiyse, böyle bir oturum için 184 vekili yeterli görmek yerine; daha fazla sayıda seçmenin iradesinin yansıyacağı bir çoğunluğu, yani 367’yi aramak, demokrasinin de amacına uygun değil midir?
Meseleyi bir aritmetik sorun olarak tartışmayı tercih etmiyorum. Çünkü bu tartışmanın özü şudur: Bu kadar olağandışı yetkilerle donatılmış bir makama, çıkması öngörülmeyen biri çıkarsa ne olacak? Biz de diyoruz ki, bugün bu ihtimal varsa her zaman var demektir. Onun için ya bu yetkileri kalacaksa cumhurbaşkanı icranın başı olarak tanımlanmalı ve onu halk seçmelidir, ya da Almanya’daki gibi parlamenter rejimin ruhuna uygun olarak cumhurbaşkanı sadece temsili bir konuma getirilmelidir.

* Tamam, siz sisteme ilişkin topyekun bir eleştiride bulunuyorsunuz ve 367 meselesiyle pek ilgilenmiyorsunuz, ancak seçim takvimi de bizi bir tartışmasına doğru götürüyor?
Hayır, bunu bilmiyoruz! Belki 367 meselesi hiç önümüze gelmeyebilir bile... Bugünden bilmediğimiz o kadar çok şey varken şimdiden niye bir hukuk tartışmasının içine girelim ki? Üstelik bu haliyle yapılan bir tartışma Erdoğan’ı cumhurbaşkanı olmaya daha fazla kışkırtıyor. Yapılan iş bir tahriktir. Siz milletvekili, başbakan olmuş birine “Cumhurbaşkanı olamazsın” diyorsunuz. Ee şimdi kendinizi onun yerine bir koyun. Sonuçta zaten Erdoğan siyasi kariyerini mağduriyet duygusunun üstüne inşa etmeyi başarmış bir adam. Erdoğan bu durumun kendisine nasıl bir fırsat sunduğunun farkında. Tecrübeyle biliyor. O yüzden Erdoğan da karşı tarafı kışkırtıyor. Siyasetin kışkırtma üzerine yapıldığı karşılıklı bir oyun bu.

* Yani 367 bir tahrik unsuru mu sizce?
Kesinlikle öyle. Önümüzde başka bir seçenek daha var; bu yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanını bütün dünyada halk seçer. Türkiye’de de cumhurbaşkanını halkın seçmesi gerekiyor. CHP’nin 367’yi araştırmadan önce bizimle birlikte Anayasa değişikliği için bir teklif vermesi gerekiyor. Çünkü 110 imza lazım ve bizim sayımız buna yetmiyor. İlk imzayı CHP atsın, ikinci imzayı biz atalım ve 110 imzalı bir Anayasa teklifiyle cumhurbaşkanını halk seçsin diyelim.

* Sizce AKP bu teklifle ilgilenir mi?
Bu değişiklik kamuoyunun gündemine gelsin; kamuoyu bu konudaki iradesini bir ortaya koysun; bu iradenin AKP’yi de yönlendireceği konusunda hiç kuşkum yok. Eğer olur da AKP bunun önünde durursa, millet o zaman AKP’ye der ki; “Sandık bana gelecek! Sen de bana geleceksin! Ve ben bunun hesabını sandıkta senden soracağım!” Çünkü halkın yüzde 86’sı “Cumhurbaşkanını halk seçsin” diyor. Türkiye’nin önüne bu seçeneği sunduğunuz anda kamuoyunun desteğini de arkanıza alırsınız.

* Peki sizce CHP niye buna karşı çıkıyor?
CHP buna, “Parlamenter rejimin dışında bir model” diye itiraz ediyor, ama bizdeki gibi bir cumhurbaşkanlığı modeli dünyanın hangi parlamenter rejiminde var? Bizim sistemimiz zaten bir yarı başkanlık sistemi. Hatta bizde cumhurbaşkanına tanınan yetkiler Fransa’dakinden bile daha fazla.

* Ama diğer yandan şu 367 meselesi de hiç yabana atılır gibi durmuyor; neredeyse bütün anayasa hukukçuları savunuyor?
Hayır, zaten yabana atılır olmadığını kabul ediyorum. Ama daha ortada toplumsal uzlaşının var olup olmadığına dair bir tablo ortaya çıkmamışken gerilim üzerinden siyaset üretmeye çalışanlara bir dayanak noktası da olmak istemiyorum. 367 meselesini spekülasyon haline getirerek bugünden hiçbir şeyin vebalini almak istemiyorum. Bu sorumsuzluk da değil. Kararımızı o günkü tabloya bakar, milletin sesini dinler, ona göre veririz.

* Yani Anavatan’ın oturuma katılıp katılmayacağı şimdilik bir sır olarak kalacak?
Siz bana aday kim söyleyin; başka adaylar kim söyleyin; bu arada hangi süreçler yaşanacak söyleyin, ben de ona göre yanıt vereyim. Ben kararımı siyasi bir tavır olarak veririm. Oturuma katılmamak milletin de onayladığı bir tavırsa o zaman bu siyasi bir tavırdır benim için. Bakın, Meclis kurulduğunda adına “Kabe-i irade-i milliye” denmişti; yani milli iradenin Kabe’si... Ben buna bugün de inanıyorum. Milli irade tecelli edecekse orada etmelidir diyorum. Kaldı ki daha demokratik çözüm yollarını denemeden niye ben herhangi bir tutuma angaje olayım? Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olacağını söyledi mi? Arınç söyledi mi? Başkası söyledi mi? Ortada her şey biliniyor da bilinmeyen tek şey Anavatan Partisi’nin tavrı mı? Dolayısıyla şu an için benim herkesi rahatlatacak bir cevabım yok. Yok, çünkü ortada soru yok. Şu anda benden olmayan bir sorunun cevabını istiyorsunuz.

* Aslında soru net; Erdoğan aday olursa tavır gösterecek misiniz, göstermeyecek misiniz?
Erdoğan’ın daha açıklamadığı bir şey hakkında benim açıklama yapmam doğru mu? Başbakan’ın en yakın çevresi bu konuda bahisler oynuyor. Bu belirsizlik yüzünden, milletin rızkından milyarlarca dolar ödediğimiz bir ortamda beyefendiler takım elbisesine, akşam yemeğine, üç-beş bin dolarına bahse giriyorlar. Önce Erdoğan’a sorun; neden cumhurbaşkanlığı seçimini halktan kaçırıyorsun, diye.

* Kabul, ama bir takvim var ve o da ilerliyor?
Ben de ısrarla diyorum ki, bugün biz bir anayasa değişikliği teklifi verirsek ve bu konuda demokratik kamuoyunu ayağa kaldırmayı başarırsak, pek çok şeyi değiştirebiliriz. Neden Türkiye için daha hayırlı olan böyle bir seçenek varken ben herhangi bir mekanik senaryoya şimdiden teslim olayım? Ha, siz bu mümkün görünmüyor diyorsunuz. Ama benim işim bunu mümkün kılmak. Bunun için sonuna kadar mücadele etmek benim siyasi, ahlaki sorumluluğum; bundan nasıl vazgeçerim?

* Peki bu önerinize hiç mi olumlu tepki gelmedi CHP’den?
Hiç gelmedi. Ama sizin aracılığınızla Baykal’a bir kez daha sesleniyorum: Gelin önce cumhurbaşkanını halkın seçmesine çalışalım. AKP’lilerin bu öneri karşısında ne yapacağını bir görelim; millet de görsün. Ondan sonra bir daha konuşalım. Ama bunu yapmadan işi mahkemeye havale etmeyelim.

* Yalnız ilk turun yapılmasına neredeyse sadece bir ay kaldı?
Bir Anayasa değişikliği beş, bilemediniz 10 günün işidir. Ona göre takviminizi yapar, sandığı da milletin önüne koyarsınız. İki turlu bir seçim... İkinci tura iki aday kalır... Vatandaş kimi istiyorsa seçer... Seçilen cumhurbaşkanı arkasına en az yüzde 60-65’lik bir desteği alır...

* Aslında bu gerçekten halkın da, medyanın da desteklediği bir öneri, ama sizinle ilgili şöyle bir soruda sorulabilir: Mumcu Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığıyla ilgili fikrini önceden söylemiyor, çünkü mütedeyyinlerin ve liberallerin tepkisini çekmek istemiyor?
Hiç alakası yok. Ben bunu tartışmayı reddediyorum. Çünkü daha fazla demokrasi içinde çözüm aramayı bırakmak demek, bugün aslında “Ne olur cumhurbaşkanı Erdoğan olsun” demektir.

* Ama “367’yi tamamlamak için oturuma katılırım” da demiyorsunuz galiba?
Hayır, asla demiyorum. Ama bunu da bir senaryonun parçası olarak yapmıyorum. Çünkü eğer bir biçimde Anavatan Partisi’nin 21 oyu tayin edici bir rol oynayacaksa bunun demokrasi içinde çözüm üretebilen bir etkide olmasını istiyorum. Ben içinde yaşadığım demokrasi ahlakına sadakat gösteriyorum. Bunu yapmasaydım herhalde tarih beni yargılardı.

***

80 AKP’li Türkiye’yi Değiştirebilir
AKP’DEN 100 kişinin oyunu alabilecek bir kişi çıkarsa ya da dışarıdan biri aday olursa ve diğer parti grupları ve bağımsızlar da bunu desteklerse, o kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi pekala mümkün. Bu çok kolay mı? Hayır, ama mümkün. Bunu mümkün hale getirecek girişimlerin şimdi yapılması lazım. Bunun için 100 bile değil, 80 AKP’li yeter. Eğer 80 AKP’li böyle bir şeyi göze alacak olsa Türkiye’de siyaset bambaşka bir sürece girer. Genel seçimlerde AKP’den aday gösterilir miyim, gösterilmez miyim kaygıları bile böyle bir olayın çok gerisinde kalır.

TÜSİAD yanlış Konuşuyor
Öyle bir ülke haline geldik ki, ülkenin işadamları ya da işadamı örgütleri çıkıp ‘Erdoğan Başbakan kalsın’ diyorlar. Nasıl yani? Bir seçim olmayacak mı? Bunun bir garantisi mi var? Sanki Türkiye’de Başbakanlığa atama yapılıyor. Demokratik kültür bu kadar açık bir şekilde hiçe sayılıyor.

Bahis oynayanlar aslında piar yapıyor
Ben Erdoğan’ın, Cüneyd Zapsu’nun kendisi için tarif ettiği misyona uygun, daha operasyonel ve konjonktürel bir konumda kalacağını düşünüyordum. Yani cumhurbaşkanı olmayacağını... Ancak her geçen gün bu ihtimalin azaldığını görüyorum. Başbakanlık çevresinden yayılan, özellikle cumhurbaşkanlığı bahisleri gibi magazin haberler, aslında bu konudaki tepkileri magazinleştirerek zayıflatma ve genel olarak bir alıştırma egzersizidir.

AKP’ye karşı ittifak işi tutmaz
Hiçbir ittifak arayışıyla ilgilenmiyorum. ’AKP’ye karşı ittifak yapalım’anlayışı tutmaz; tam tersine AKP’ye çalışır. Ben milletin karşısına böyle bir projeyle çıkmayı kendime yediremem. Siyasiler insanlara yeni kamplar değil, yeni hayatlar sunmalı.

Transfer diyenler isim versin
Kulislerde cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Anavatan’dan AKP’ye transferlerin olacağı konuşuluyor?

Kusura bakmasınlar, ama bu transfer laflarını hiç ciddiye almıyorum. Ancak isimler yazılırsa ciddiye alırım. Çünkü bunu ciddiye almam, iktidar nimetlerini terk etmiş arkadaşlarıma saygısızlıktır. O yüzden buna teessüf bile etmiyorum, ama tebessüm ediyorum.

***

Erdoğan’ın omuzları yok yakınları da biliyor
Kenan Evren’e ayarlanmış cumhurbaşkanlığı yetkilerini Evren kullanırken sorun yoktu, Özal kullanırken karın ağrısına yol açtı, Demirel ve Sezer biraz karın ağrısını giderdi, şimdi Erdoğan gelirse acaba mide fesadına uğrar mıyız? Hiç şüpheniz olmasın uğrarsınız. Çünkü herkes de biliyor ki ve aslında kendi de biliyor ki, kişisel birikimi ve kapasitesi nedeniyle bu makamın ağırlığını taşıyabilecek omuzları yok. Yok! Bunu herkes biliyor, bence en yakınları da biliyor.

***

KİM BU KADIN
Kafamda bir kadın cumhurbaşkanı adayı var; inanın Türkiye değişir. Hele de Türkiye’deki kadın seçmenlerin yoğun desteğiyle kesinlikle sandıktan çıkacak bir isim.Ya biri değil. Şu anda söylemem, çünkü o zaman benim adayım olur. Zaten kendisiyle de bu konuyu hiç konuşmadım. Duysa ne reaksiyon gösterir, onu bile bilmiyorum. Bu Hanım, bilim ve sosyal hayatın içinde biri; sivil toplumun içinde bir insan. Böyle bir fikir beni çok heyecanlandırıyor. Çünkü kapasitelerini bildiğim için, bu kişinin cumhurbaşkanı olduğu bir Türkiye hem dışarıda hem de içeride toplumsal barışı tesis etmiş, çok daha mutlu bir Türkiye olur.

***

3N+1K

* KİM:
“Toplantı yeter sayısı” tartışmasının çıkması halinde cumhurbaşkanlığı seçiminin muhtemel kilit ismi; Anavatan Genel Başkanı Erkan Mumcu...

* NEDEN:
“184’çü müsünüz, yoksa 367’ci mi?” Nevruz’u da atlattıktan sonra sanırız artık tek gündem maddemiz bu olacak. Ve sonra da sırayı hemen ikinci soru alacak: 354 sandalyesi olan AKP, 367’yi sağlama alma arayışına girecek mi, girmeyecek mi? Eğer doğru yanıt “Girecek” ise o zaman gözlerin çevrileceği ilk kişi, 21 milletvekilli Anavatan Partisi Lideri Erkan Mumcu olacak demektir. Peki Mumcu CHP’ye mi destek verecek, yoksa AKP’ye mi? İşte bu da üçüncü soru...

* NE ZAMAN:
8 Mart, Perşembe günü.

* NEREDE:
Anavatan’ın Genel Merkezi’nde...

Haberin Devamı