Bütçe rekoru vergi tartışmasını alevlendirir mi?

Bütçede 12 yılın rekoru geldi. Mayıs ayında 3.7 milyar TL fazla veren bütçe ile birlikte 5 aylık fazla 9.1 milyar TL’yi buldu. Böylece son 12 yılın en yüksek 5 aylık bütçe fazla seviyesi görülmüş oldu. IMF ile stand-by yapmayan, tek çıpası mali disiplin olan Türkiye için bu elbette çok önemli ve çok saygı duyulması gereken bir sonuç.

Ancak bir taraftan da tartışmaya açılması gereken bir durumu içinde barındırdığı gerçek. Türkiye’nin bir süredir büyüme konusunda sıkıntı yaşadığı, yatırımların istenen seviyeye çıkamadığı görülüyor. Tamamen iç tüketim ve teklese de inşaat sektörünün lokomotifliğine sırtını dayamış sağlıksız bir büyüme gerçeği var.

Neyi tartışmamız gerektiği konusuna gelince...

Uzun bir süreye, yaklaşık 16 yıllık bir dilime bakacak olursak Türkiye’de genel vergi gelirlerinin milli gelire oranında ciddi bir artış dikkati çekiyor. Yüzde 17-18’lerdeki seviye 7 puana yakın arttı.

Şimdi geldiğimiz noktada genel bütçe gelirlerinin milli gelire oranı yüzde 24’lere dayanmış vaziyette. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde 1998’den bu yana genel vergi gelirlerinin milli gelire oranını gösteren bir tablo var. Meraklısı oradan da bakabilir. Kısaca bir kaç rakamı vermek istiyorum.

Haberin Devamı

2001’de 240 milyar liralık milli gelire karşılık vergi gelirleri 39.7 milyar TL olmuş. Yani vergilerin milli gelire oranı yüzde 16.5’de kalmış. 2010’lara kadar da yüzde 17 ile yüzde 20’ler seviyesinde seyretmiş.

Ancak 2010 ile 2015 yılları arasına bakacak olursak seviyenin çok hızlı arttığını görüyoruz. Tam da IMF’siz ve 2009 krizi sonrası yıllar. Haklı gerekçeleri vardı, mecburduk kuşkusuz. Buna kesinlikle itiraz etmiyorum.

Şimdi geldiğimiz noktada ise vergilerde bir miktar iyileştirmenin acaba Türk özel sektörünün önünü açıp açmayacağı ve yatırım iştahını kabartıp kabartmayacağı konusunu tartışmamız gerektiğini söylüyorum.

Kuşkusuz rakamları konuşturmak en doğrusu. 2015 yılı rakamlarına göre milli gelir 1 trilyon 953 milyar TL olurken, vergi gelirleri 464.8 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Oran yüzde 23.8’e çıkmış ki bugüne kadar hiç görülmemiş yükseklikte bir seviye.

Haberin Devamı

Tam da dünyada para bolluğu yaşanıyorken, yurt dışı borçlanma maliyetleri neredeyse sıfıra yakın seyrediyorken, kamunun bütçe fazlası vermek yerine biraz açık yaratmasının sakıncalarındansa faydalarını tartışmamız gerekebilir mi?

İtiraz edenler de çıkacaktır, bana katılanlar da...

Niye itiraz edilebilir?

Siyasi tansiyonu, erken seçim ihtimalini, FED’in faiz artırım beklentisini ortaya koyanlar olacaktır. ‘Tamam enerji fiyatları düştü cari açıkta bir nebze olsun rahatlama yaşandı ancak bu yıl turizm gelirleri sekteye uğrayacak’ diyenler çıkacaktır.

Evet hepsi büyük risk. Ancak Türk özel sektörünün vergisel anlamda bir rahatlama yaşamaya da sanırım ihtiyacı var. Bu noktada Laffer Teorisi’ni de hatırlatmak isterim. Laffer eğrisine göre vergi indirimleri yatırımı teşvik eder ve kaliteli büyüme sağlar. Burada önemli olan optimum seviyeyi yakalamak, dengeyi bulmak.

Naçizane görüşüme katılan olur, katılmayan olur. İş dünyasından görüş beyan etmek isteyen olursa, bekliyorum...

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR