Turkcell Holding düğümü çözülmeden 7 üyeyi de Ankara belirlese fark etmez

Haberin Devamı

Turkcell İletişim’e SPK’nın 3 üye ataması, bütün sorunların çözüm yoluna girdiğine dair yanlış algı yarattı. Savaş devam ediyor. Kimin ne kadar inatçı olduğu genel kurulda Turkcell Holding’in temsilinde belli olacak.

SPK, gecikmeli de olsa Turkcell’de operasyon için düğmeye bastı ve 7 kişilik yönetim kurulunda 3 bağımsız üyeyi değiştirdiği radikal kararı aldı. Bilindiği üzere Hilmi Güler, Atilla Koç ve Ahmet Akça Turkcell İletişim yönetimine girdi.

‘Devlet ya da AK Parti Turkcell’e el koydu’ şeklindeki yorumları hayretle izliyorum. Aslında ne olduğunu iyi okumak lazım. Şöyle ki...

Turkcell’de yönetime devlet tarafından el konulması diye bir durum yoktur. SPK bir tebliğ yayınlamıştı. Turkcell ortakları SPK’yı bir türlü ciddiye almadı, bugüne kadar tebliğin gereklerini yapmadı sonuç olarak da Turkcell İletişim’e 3 bağımsız üye atandı.

4’e 3 kilidi çözülecek

Turkcell İletişim’de 7 yönetim kurulu üyesi var. Bunların ikisi Çukurova Grubu’ndan, ikisi TeliaSonera grubundan ikisi Altimo grubundandı. Bir de TeliaSonera ve Altimo’nun Karamehmet’ten yana tavır almakla suçladığı bağımsız üye Colin J. Williams vardı. Yönetim kurulu kilitlenmişti. Zira karar alınabilmesi için 5’e 2 oyçokluğu gerekiyordu. SPK, 3 ortağı temsil eden 2’şer üyeden birini azletti. Yerine kendi isimlerini koydu. Şimdi bağımsız üyelerin sayısı 4’e, hissedarları temsil eden üyelerin sayısı 3’e indi. Yani 5’e 2 karar almanın yolu açıldı.

Bu durum belirli alanlarda Turkcell’in önünü açacaktır elbette. Mesela Turkcell İletişim, Bulgaristan’da olduğu gibi bazı kritik ihaleleri ortakların kaprisi yüzünden kaybetmeyecek artık.

Ancak temettü gibi ya da ne bileyim BlackBerry’nin üreticisi RIM’in satın alınması (Tamamen uydurma bir örnektir. Ancak olsa ne güzel de olur dediğim bir operasyondur) kararının verilmesi gibi daha kritik konularda yönetim kurulunun bir karar yetkisi bulunmamaktadır.

Şimdi odaklanılan konu temettü olduğu için oradan gidelim. Yönetim kurulu temettü dağıtımını Genel Kurul’a teklif eder, genel kurulda hissedarlar bunu oylar. Yine sonuç olarak genel kurulun dediği olur. Yani demem o ki; isterseniz hissedarların temsil edildiği diğer 3 koltuğu da SPK’nın atadığı kişilere terkedin, hatta Colin Williams’ın yerine de birini getirin yine değişen birşey olmaz.

Kritik Genel Kurul

Ancak şunun da altını çizmek lazım. SPK, iki eski bakanı üye göstererek bu işe ne kadar önem verdiğini ortaya koymuştur. Adeta ortaklara da ‘Ayağınızı artık denk alın’ demenin bir yoludur bu...

20 Mart’ta yönetim kurulu toplantısı var. Yeni üyeler Güler, Koç ve Akça ilk kez Turkcell’de boy gösterecekler. Mayıs ayında genel kurul için bir çağrı kararı çıkacaktır. 3 yıldır ödenmeyen temettünün ödenmesine yönelik bir öneride de bulunacaklardır muhtemelen.

İşte burada olay yine dönüyor dolaşıyor ortakların ne tavır takınacağında düğümleniyor. Burada Turkcell Holding’in tavrı ve genel kurulda Holding’i kimin temsil edeceği önem kazanıyor.

Daha önce de yazmıştım, hatırlatayım. Turkcell’de matruşka misali çok karmaşık bir hissedarlık yapısı var. Turkcell İletişim’i aslında Turkcell Holding yönetir. Çünkü Turkcell İletişim’de yüzde 51 hisse onundur. Turkcell Holding’te ise Çukurova Telecom Holding’in yüzde 52.9, Sonera Holding’in yüzde 47.1 payı vardır.

Çukurova Telecom Holding’te Rus ortağı ile Karamehmet çekişip duruyor. Turkcell Holding yönetim kurulu 7 üyeden oluşur. Bunun 2 üyesi Çukurova’dan, 2 üyesi Altimo’dan, 3 üyesi ise TeliaSonera’dan.

TeliaSonera ve Altimo grubu bir süredir ortak hareket ediyorlar ve Turkcell Holding’te karar nisabı için gerekli 5 oya da ulaşmış vaziyetteler.

Yani aslında fiilen halka açık şirket olan Turkcell İletişim’i bu iki hissedarın kontrol ettiğini vurgulamıştım.

Hatırlayın 2010’daki genel kurulda çekimser kalarak başta temettü olmak üzere kritik konularda şirketi kilitlemişlerdi.

Son genel kurulda Turkcell Holding’i TeliaSonera’nın gösterdiği kişi temsil etmişti. Bakalım bu Mayıs’ta kim temsil edecek. Şayet ortaklar devletin verdiği güçlü mesajı alabilirlerse genel kurulu kilitlemeyecek, temettüye yeşil ışık yakacak kişiyi gönderebilirler.

Turkcell 2025’te devletin olacak

Çoğu kişi “Ankara, SPK’sıyla, BTK’sıyla neden bu işe bu denli taraf oldu?” diye soruyor. Buna “Turkcell’in Türk kalması isteniyor da ondan” diye cevap verenler çoğunlukta ancak aslında yanılıyorlar. Aslında çevremden de duyduğum için bu müdahalelerin gerçek nedeninin ve mantığının pek de bilinmediğini görüyorum. Turkcell bu 3 ortağın değil nihayetinde Türkiye devletinin malıdır.

Belli bir üst kullanım hakkı vardır ve zamanın dolmasından sonra Turkcell devlete geçecektir. Tıpkı Türk Telekom’da olduğu gibi... Bu şirketlerin ihaleleri yapıldığında işletme hakkı devri yapılmıştır. Mesela Türk Telekom 2005’te 21 yıllığına ihale edilmişti. Yani 2026’da Türk Telekom tekrar devletin malı olacak. Turkcell’de ise süre 2025’te bitiyor.

Nihayetinde kendisine ait olan bir ticari değerin iyi yönetilip yönetilmediği ile ilgilenmek mal sahibinin en doğal hakkıdır. Buna kimsenin itirazı olamaz. Nasıl gaçmişte Çukurova ve Kepez Elektrik’e devlet el koydu, benzer bir uygulama bu tür şirketler için de devreye sokulabilir. Ya da böyle rötuşlar yapılabilir.

Temettü neden bu kadar önemli oldu?

Turkcell’in kasasında 3 milyar dolar civarında nakit var. Ortaklar 2012’yi de sayarsak 4 yıldır Turkcell gibi verimli bir şirkette temettü gelirinden yoksunlar.

Bir yatırımcı bir şirkete neden ortak olur?

Ya ‘Kazancından hissem oranında pay alayım’ der ya da ‘Gelecekte prim yapar da aldığım fiyatın üzerine satar para kazanırım’ der değil mi?

Peki bir hissedar neden temettü almak istemez, 3 yıldır elinin tersiyle iter?

Bunun sebebi çok basit. Rus Altimo, şu an Privy Council’de karar aşamasında olan davada Karamehmet’in elinin güçlenmesine izin vermek istemiyor. Temettü dağıtımına olanak sağlarsa Karamehmet’in cebine para girecek. Şu an finansman için banka banka dolaşan Karamehmet’in eline koz vermek istemiyor. Dolayısıyla olayı böyle değerlendirince Mayıs’ta hakikaten çok kritik bir genel kurul olacağını söylemek zor değil. (Bu arada Karamehmet’in finansman için Denizbank’ı satın alan Rus Sberbank ile masada olduğunu duyuyorum. Eğer Karamehmet’e Rus Altimo karşısında hamle şansı verecek krediyi bir Rus bankası verirse çok ironik olacaktır.)

Atamalara Altimo kanadı çok bozuldu

SPK’nın atadığı 3 üye için ortakların yaptığı açıklamalara dikkatinizi çekmek istiyorum. TeliaSonera Başkanı Per-Arne Blomquist, “Genel kurula odaklanacağız. Şirket uçun zamandır ödenmesi gereken kar payı dağıtımını gerçekleştirebilir. Kararı memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. Benzer bir açıklama Çukurova Grubu’ndan da geldi. Ancak Rus cephesi önceki gün gece yarısı başlayan operasyona soğuk duruyor. Altimo Başkan Yardımcısı Evgeny Dumalkin atamaları, “Genel kurulda yönetim kurulunun şirketin sahiplik yapısını adil bir şekilde yansıtmasını bekliyoruz. Sürecin 3 bağımsız üye atanmasıyla sonuçlanması hayal kırıklığı yarattı” diye değerlendirdi.

Bu atamaları isterlerse uluslararası hukuki zemine taşıyıp tartışmaya açabilirler. Böyle bir hakları var. Bunu yapacaklar mı yoksa devletin kararlılığını görüp anlaşma zemini mi arayacaklar göreceğiz.

DİĞER YENİ YAZILAR