Gazete Vatan Logo

Enerji mühendisleri geliyor

Bilgi Üniversitesi'nde kurulan ilk elektrik santralinde enerji mühendisi yetişecek

BİLGİ ÜNİVERSİTESİ’NDE SOSYAL BİLİMLERİN YANI SIRA MÜHENDİSLİK BÖLÜMÜ DE AÇILIYOR

Türkiye’nin en eski vakıf üniversitelerinden Bilgi Üniversitesi bugüne kadar sosyal bilimlerdeki gücü ile ünlenmişti. Bilgi Üniversitesi’nde bu yıldan itibaren mühendislik disiplinine de yer verilecek ve enerji sistemleri yöneticisi, bio ve bilgisayar mühendisleri yetiştirilecek.

12 araştırma merkezi, şehir merkezinde 3 kampüs, 750 öğretim elemanı ve 800’ü aşkın idari personel ile Türkiye’nin sosyal bilimler alanlarında en iyi üniversitelerinden biri olan Bilgi Üniversitesi akademik stratejisinde 2015’e yönelik değişiklikler yapıyor. Bilgi Üniversitesi bu yıldan itibaren mühendislik disiplinine de ağırlık verecek ve 3 branşta mühendis yetiştirmeye başlayacak.

Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Rifat Sarıcaoğlu ile birlikte bir grup gazeteciyle yemek yiyen Rektör Halil Güven üniversitenin yeni planlarını anlattı.

Bilgi Üniversitesi 2015 yılında İktisadi İdari Bilimler, İletişim, Fen Edebiyat, Hukuk, Mimarlık, Mühendislik, Dişçilik ve Eğitim fakültelerinden oluşan bir yapıya kavuşacak. Bunun yanı sıra sağlık bilimleri, uygulamalı bilimler, turizm ve spor başlıklı 4 yüksekokul devrede olacak. Bilgi Üniversitesi İstanbul’un dışında Bursa, Antalya, İzmir ve Adana’da da örgün eğitim vermek istiyor.
Uluslararası üniversite olabilmek için sayısal bölümlerde de eğitim verilmesi gerektiğini kaydeden Rektör Prof Dr. Halil Güven “Tekrar yapılanıyoruz. Ancak Bilgi kesinlikle karakterini kaybetmiyor. Sosyal bilimler alanında power house olmaya devam edecek. Ancak bunun yanına sayısal bölümleri ekleyeceğiz. Osmanlı’nın elektrik üreten ilk tesisinde yani Bilgi Üniversitesi’nin Santral Kampüsü’nde artık enerji sistemleri yöneticileri yetişecek. Eski kazan daireleri yeniden bilgi üretmek için devreye alınacak. Eskiden enerji üreten kazan dairelerini restore ediyoruz. Gelecek yıldan itibaren enerji mühendisi adayı öğrencilerimiz bu kazan dairelerindeki laboratuvarlarda eğitim görecek” diye konuştu.

Yeni dönemde hem açık fikirli hem de kariyer odaklı kişiler mezun etmek istediklerini belirten Güven, şöyle devam etti:
“Mühendislik fakültesi açma fikrinin benim mühendis kökenli olmamla alakası yok. Bu fikir 2005 yılından bu yana olgunlaşıyor. Santral Kampüsü’nün açılmasıyla da fikir bazından eyleme dönüştü. 5 yıllık bir çalışma sonrası bu hedefimizi 2010 yılında hayata geçiriyoruz. Mühendislik alanında pek çok yenilik getireceğiz. Ayrıca sosyal bilimler alanında çok fazla yabancı öğrenciye ulaşamıyorduk. Mesela bir dişçilik fakültesi açtığımızda dışarıdan da öğrenci çekeceğimizi düşünüyoruz.”

Teknopark hazırlığı var

Bilgi Üniversitesi, mühendislik fakültelerinin devreye girmesi ile birlikte Teknopark için de düğmeye bastı. Rektör Güven konuyla ilgili olarak “Amacımız Teknopark ile sayısal yönümüzü ve gücümüzü artırmak. Bu alanda uzman bir isim olan Ahmet Denker hocayı da ekibimize kattık. Teknopark kurulumunu o yönetiyor. Lokasyon için yer bakıyoruz. Hazırlıklar devam ediyor” diye konuştu.

Üniversiteleşmede hızlı gittik öğretim görevlisi açığı var

Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Rifat Sarıcaoğlu, aynı zamanda Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanlık görevini de yürüttüğü için toplantıda genel olarak yüksek öğrenimin önündeki engelleri ve sorunları özetleyen bir sunum yaptı. Vakıf üniversitelerine kontenjan belirleme ve öğrenci alma serbestliği tanınması gerektiğini kaydeden Sarıcaoğlu, kurucu vakıf ile üniversite arasındaki kuruluştan kaynaklı taahhütlerin de yeniden tanımlanması gerektiğini vurguladı. Sarıcaoğlu’nun verdiği bilgiye göre her vakıf üniversitesi her yıl yaptığı cironun yüzde 20’si kadar yatırım bütçesi ayırmak zorunda. Bu da vakıf üniversiteleri arasında finansal açıdan sorun yaratıyor. Ayrıca her üniversitenin her yıl böyle bir yatırım yapma ihtiyacı da olmuyor.

Devlet üniversiteleriyle eşdeğer uygulama talep eden Sarıcaoğlu, elektrik tarifesinin dahi vakıf üniversiteleri için pahalı uygulanmasını örnek olarak gösterdi. Burslu öğrenci sayısında da yeni bir düzenleme hazırlığının son anda engellendiğini kaydeden Sarıcaoğlu, “Şayet burslu oranı iki katına çıkarılırsa pek çok üniversite anahtarını devlete teslim etmek zorunda kalır” diye konuştu. Sarıcaoğlu’nun en çok dikkat çektiği konu ise akademik personel ihtiyacı oldu. 2025 yılına yönelik bir projeksiyon ortaya koyan Sarıcaoğlu, 2025 yılında toplam öğretim üyesi, görevlisi ve asistanı olarak 378 bin akademik personele ihtiyaç olduğuna, şu an 10 bin olan açığın 2025’te 22 binin üzerine çıkacağına dikkat çekti. Sarıcaoğlu “Doktoralı, dil bilen eğitmen sıkıntısını çözmek zorundayız. Eğitmen yoksa siz diğer alanlarda istediğiniz kadar kaliteyi artırın, eğitim kalitesini artıramazsınız. Kendi elemanımızı yetiştirmek zorundayız” derken, yurtdışından öğretim görevlisi ithali bir çözüm gibi görünse de bu konuda da rekabet yaşandığını vurguladı. Sarıcaoğlu, “Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkeler de öğretim görevlisi talep ediyor. Bu ülkelerin önüne geçme, öncelikle onlara Türkiye’yi İstanbul’u satma gibi bir sorununuz olacak. İkna ederken zorlanacağız” dedi.

Şili modelini YÖK benimsedi, Maliye henüz sıcak değil

Rifat Sarıcaoğlu, yükseköğretimde her anlamda kalitenin artması için eğitim finansman modelinin de çözülmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de devletin bir öğrenci için ortalama 5 bin 200 TL harcama yaptığını hatırlatan Sarıcaoğlu Şili modelini hükümete önerdiklerini kaydetti. Şili modeline göre devlet her yükseköğrenim öğrencisine her öğrenim yılı için 4 bin dolar ödüyor. Öğrenci devlete borçlandığı bu para ile üzerine ilave ederek ister vakıf üniversitesinde okuyor isterse devlet üniversitesine gidiyor. Eğitimin ardından faizsiz olarak 10 yılda parayı geri ödüyor. Sarıcaoğlu “Bu modeli YÖK benimsedi ancak Maliye henüz konuya sıcak değil” dedi.

Yükseköğrenimdeki payımız yüzde 6 ama temsilcimiz yok

Rifat Sarıcaoğlu şu an vakıf üniversitelerinin yükseköğrenimdeki payının yüzde 6’lar seviyesinde olduğunu, bunun yüzde 17’lere çıkmasının hedeflendiğini belirtirken “Buna karşılık YÖK’te temsilcimiz yok. 1 ya da 2 kontenjan alabilmek için çalışmalarımız devam ediyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımızdan destek alıyoruz” dedi. Yükseköğretim Kanunu’nda vakıf üniversiteleri için özel bir bölüm oluşturulabileceğini ifade eden Sarıcaoğlu vakıf üniversitelerinin yarattığı katma değerle ilgili de çeşitli rakamsal bilgiler verdi. Vakıf üniversiteleri geçen yıl gelir stopajı ve SSK primi olarak devlete 400 milyon TL ödedi. Aktif 46 vakıf üniversitesinin yatırımı 5 milyar TL’yi geçti ve her yıl 750 milyon TL civarında ek yatırım yapılıyor. Vakıf üniversitelerinin verdiği burs tutarı da 50 bin öğrenciye ve 884 milyon TL’ye ulaştı.

Haberin Devamı