2012 maliyetlerin arttığı zor bir yıl olacak, sektör yeni pazarlara açılmalı

Haberin Devamı

Silk&Cashmere’in kurucusu Ayşen Zamanpur, Türkiye’nin sayılı girişimcilerinden. Marka 2012’ye hızlı girdi. Ocak ayının ilk günlerinde markanın yüzde 48.2’lik hissesini Eastgate Capital Group’a sattı. Yeni hedeflerini anlatan Zamanpur, 2012’nin zor bir yıl olduğu uyarısında bulundu. Zamanpur, “Hepimiz yeni pazarlara açılmak zorundayız. Biz bunu yapıyoruz. Bu yıl içinde Tahran’da, Şehnyang’da, Melbourne’de mağaza açacağız. Kazakistan ve Moskova mağazalarımızı büyüteceğiz. Risk almadan büyümek imkansız” dedi.

Kaşmir ve ipek ürünleriyle yakından bildiğimiz bir marka Silk&Cashmere. Kurucusu Ayşen Zamanpur da Türkiye’nin sayılı önemli girişimcilerinden kanımca. Marka 2012’ye hızlı girdi. Ocak ayının ilk günlerinde markanın yüzde 48.2’lik hissesinin Eastgate Capital Group’a satıldığı açıklandı. Ayşen Zamanpur, 20 yıl önce Çin’e gidip, günlerce fabrikalarda yatıp, farklı bir ürün üretme peşine düşen mücadeleci bir kadın ve şimdilerde o mücadelesinin meyvelerini alıyor. 22 ülkede toplam 152 satış noktasına sahip, dünyanın kaşmir konusunda en usta markalarından biri olarak görünen Silk& Cashmere emin adımlarla büyüyor.

- Size kuruluş hikayenizi sormayacağım. Çok yazılıp çizildi. Girişimcilikle ilgili her toplantıda sizden söz ediliyor. Son olarak Türkiye’de Kapalıçarşı’da mağazanızı açtınız. ‘Lüks Kapalıçarşı’ya adım attı’ yorumları yapıldı. Öncelikle nasıl gidiyor Kapalıçarşı mağazanız?

Ben girişimciliği önemsiyorum. Dünyanın her yerinden de bana ulaşıyorlar. Yakında hikayemi anlattığım bir kitabım da olacak. Soruna gelirsem, Kapalıçarşı 150’nci mağazamızdı. Daha sonra 2 mağaza daha açtık. Biri de Nuriosmaniye’de. İkisi de iyi gidiyor. Yakında Sultanahmet Meydanı’nda da mağaza açmak istiyorum. Bizim markamızı turistler çok seviyor. Kapalıçarşı, Beyoğlu, Sultanahmet, Ortaköy, Galata İstanbul’da en çok ziyaret edilen yerler. Biz de oralara odaklandık.

- Yeni stratejiniz mi bu?

Stratejilerimizden biri bu. Her şehrin turistik yerleri var. Biz yurtdışındaki tüm bayilerimize de söyledik, ‘En turistik yerleri bize çıkarın’ dedik. Çok büyük çok hacimli olmasa da Kapalıçarşı mağazamız tadında ufak yerler açalım istiyoruz. Çünkü ürünlerimiz hediyelik olarak da çok tercih ediliyor. Kapalıçarşı gerçekten de çok başarılı oldu. Biz bir araştırma yaptırdık, turistlere ülkelerine dönerken ne almak istedikleri soruldu. Turistlerin önemli bölümü, ‘Güzel bir şey, kalıcı, kullanışlı, şık, çok daha pahalı olmayan bir şey almak istiyoruz’ diyor. O da biz oluyoruz.

Araplar ve Brezilyalılar

- Elinizde farklı veriler olmalı. Alışverişin ne kadarını yabancılar yapıyor? En çok hangi ülkeden gelen turistler sizden alışveriş yapıyor?

Baktırdım ona. Çok enteresan çıktı. İstinyePark mağazamızda Araplar önde. İstanbul’da gemilere çok bağlıyız. Kapalıçarşı’nın hayatı gemilere bağlı. Gemilerin nereden geldiğiyle de ilgili. Brezilyalı turist bizde çok çıktı.

- Brezilyalılar çok ilgi çekici... Ben Kuzey Avrupa ülkeleri yanıtı beklerdim.

Çok dikkat çekici. Ben Güney Amerika’da trend olduğumuzu düşünüyorum. Brezilyalı bir müşterimiz alışveriş yapmış sonra bana ulaştı, Sao Paulo’da mağaza açmak istediğini söyledi. Çok ilgi var. Brezilya’yı ben de hiç bilmiyordum. Ben çok Brezilyalı müşteri çıkınca ‘Madem bizi bu kadar seviyorlar biz de kontakt bulalım’ dedik.

- 22 ülkede satış noktanız var değil mi?

Evet. Şimdilik dünyayla sınırlıyız diyorum. Evrensel bir ürün kaşmir. ‘Beğenmem’ diyen duymadım. Yumuşak, kaliteli, güzel görünüyor, sağlıklı, kalıcı... Daha ne olsun?

- 2012 beklentileriniz nedir? AB ülkelerindeki daralma, Türkiye’ye yansımaları...

Avrupa da yaşanan krize rağmen Türkiye ve bazı BRIC ülkelerinde (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ülkelerinde) bulunan şirketler yükseliş sağlayacak. Yatırımcı yine Turkiye’ye yönelecek. Çünkü dünyayı gezen bir iş kadını olarak görüyorum, Türkiye ve BRIC ülkeleri her geçen gün yükselen değer...

- Hazırgiyim sektörü maliyet artışlarından çok şikayetçi...

Evet maliyetlerimiz çok artıyor. Bu artışları fiyatlara yansıtmamanın sancılarını yaşayacağımız bir yıl olacak 2012. Kâr marjlarımız iyice daraldı. O nedenle de zorlanacağız. Maliyetlerimizi başka alanlarda düşürmeye çalışacağız.

- İhracatın yönü değişmeye başladı AB’deki daralma nedeniyle. Önümüzdeki yıllarda bu daha da keskinleşecek mi?

Hepimiz yeni pazarlara açılmak zorundayız. Biz bunu yapıyoruz. Bu yıl Tahran’da, Şehnyang’da, Melbourne’de mağaza açacağız. Kazakistan ve Moskova mağazalarımızı büyüteceğiz. Muhtemelen Dubai’de de bir mağaza açacağız.

- 2012 zor bir yıl olacak...

Evet. İş hayatı da riskleri içeriyor. Risk almadan da büyümek imkansız. Tek ihtiyacımız istikrar ve geceden sabaha değişmeyen yasalar. Bir sektörü kurtarayım derken başka sektörü yaralamayan yaklaşımlar.

Türkiye’ye prestijli giriş istediler

- 2012’de bir ortaklığa imza attınız. Markanızın çoğunluk hissesi ailenizde kaldı. Dubai merkezli Eastgate Capital Fonu ortağınız oldu. Uzun zamandır Türkiye’deki hazırgiyimcilerin peşinde yabancı fonlar, şirketler. Nasıl karar verdiniz?

2008’den beri hep teklif vardı. Ben başlarda olumlu bakmıyordum. Ne gerek var diyordum. Bakış açım değişti. Yurtdışında büyüyen şirketlerin böyle geliştiğini, büyüdüğünü gördüm. Fikrim değişti. Şirketlerin bir eğrisi var, sıçramak istiyoruz. Biz 5 yıllık bir plan yapmıştık. Yanımıza bir güç aldık. Önce benim bakış acım değişti. Türk perakendesi yıldız. Cem Boyner doğru söylüyor. İş yapamıyoruz görüşmelerden. Çok istediler. Biz de araştırdık, beğendik.

- Siz de Silk&Cashmere gibi bir marka da onlar için ilk olmuş, çok farklı yatırımları var...

büyük yatırımları var ama alan olarak biz yeniyiz. Onlar Türkiye’ye giriş yapmak istiyorlardı. Prestijli bir giriş peşindelerdi, biz olduk.

- Önümüzdeki 5 yılda markanız nereye yürüyecek?

Ben atmayı sevmem. İddialı stratejik planımız var. Oğlum şu anda askerde bizi askere gitmeden önce internette uçurdu, o iş de oğlum dönünce iyice gelişecek. Diğer gelişmeleri birlikte izleyip göreceğiz.

KENDİ HİKAYEMİ YAZIYORUM

- Edebiyata meraklısınız. Kendi hikayenizi yazıyorsunuz...

Yazmaya devam ediyorum. Hem çok keyifli hem de zor bir süreç.

- Neler okuyorsunuz?

Eileen Chang’in 2 kitabını aldım, Written in Water (Suya Yazılmış) ve Naked Earth (Çıplak Dünya). Aynı anda okuyorum. Elimin altında iki Türkçe kitap da var. Hakan İşcen’in Aşkın Hacsız Seferi ve Asuman Başer Kafaoğlu’nun Yazın Sanatı adlı kitapları.

Girişimcilik için bakanlık kurulmalı seferberlik olmalı

- Siz örnek gösterilen bir girişimcisiniz. ‘Türkiye’nin geleceği girişimcilikte’ deniliyor ama bunun bir aşısı yok. Girişimci nasıl olunur? Herkes olabilir mi? Girişimcilerin ne tür desteklere ihtiyaçları var?

Ben her zaman bunu söylemek istiyorum. Bu konu çok önemli. Hatta ‘Girişimcilik Bakanlığı kurulsun, girişimcilik seferberliği ilan edilsin’ diyorum ama bu demekle olmuyor. Türkiye’nin doğası, tarihi güzellikleri ve insanı var. Doğal kaynağımız yok. En değerli doğal kaynağımız bence girişimcilik ruhumuz. Ben davet ediliyorum girişimcilik toplantılarına. Gençleri de dinliyorum. Bizlerin girişimcilik ışığımız var, çok sayıda girişimci adayı var. Ruhu yaratmak lazım.

- Nasıl yaratılır o ruh?

Yalnızca panelde konuşarak olmaz. Bence en önemlisi eğitim hatta ilkokul öncesi eğitim. Yaratıcılık öne çıkarılmalı. Girişimciliğin bir numaralı maddesi yaratıcılık. Ezberci eğitim girişimciliği engelliyor. Ezber bozan bir eğitim şart. Girişimcilikle ilgili yurtdışında gençleri alıyorlar, onlara bir nesne veriyorlar, ‘Bundan ne yaparsın?’ diyorlar. Biri bavul, biri bardak, biri şemsiye diyebiliyor. Herkes farklı görür... Bırakın saçmalasınlar. Düşünsünler, kafa yorsunlar. ‘Aman ne saçmalık’ dememek lazım. Eğitimden sonra eğer biz mevcut girişimcilerin ön plana çıkmasını sağlarsak yol almış oluruz. Ayrıca rol modeller çok önemli. Bu parayla özdeşlecek bir şey değil, kültürel olarak önemli. İş adamları, iş kadınlarının iyi örnekleri öne çıkarılmalı. Mentorluk sistemi yaygınlaşmalı. Girişimciler desteklenmeli. Kuluçka şirket sistemine inanıyorum. Büyük şirket çatısı altında küçük şirketler yaşayarak öğrenmeli. Girişimciler korkmamalı. Korkutucu ve riskli görünüyor. ‘Birinin yanına gireyim çalışayım’ diyebiliyor. Devletin de kolaylaştırıcı olması lazım. Güven gelmesi, rol modeli olması, şirketlerin kuruluşunun kolaylaştırılması ve desteklenmesi lazım. Ülkede de girişimcilik iklimi olması lazım. Bir ülkede birkaç büyük holding yerine çok sayıda genele yayılmış orta büyüklükte şirket olursa ülkenin kırılganlığı azalır. Krizlerden çok etikilenmez, ülkede sosyal refah artar. Gelişmek için şart bence. Genç girişimciler bekliyorlar. Bu arada girişimcilik de aşılanmaz. Fikrini söylemekten korkan insan girişimci olamaz. 10 fikir çıkarırsın ikisi tutar.

Çin’i en iyi biz biliyoruz

- Edebiyat dışında neyle ilgileniyorsunuz? Sizi stresten, günlük yorgunluklardan neler kurtarıyor?

Edebiyata ve felsefeye olan düşkünlüğüm gibi jazz ve blues’a da çok düşkünüm. Sözcüklerin dünyası bana farklı bir keyif veriyor. Güzel ve zekice ifade edilmiş, tam ruhuma hitap eden içinde kendimi bulduğum romanları, öyküleri zevkle okurum. Octavia Paz, Kafka, Marquez, Yaşar Kemal, Ahmet Altan, Orhan Pamuk okurken aldığım keyfi az şeyden alırım... Okurken de mutlaka müzik dinlerim... Haftada 3 gün spor yaparım.

- Hâlâ tüm üretiminiz Çin’de mi?

Evet. 80 yer var Çin’de üretim yaptırdığımız. Eskiden bir fabrikaya ortaktık. Şimdi 80 yer oldu. İnce şal bir yerde, kalın başka yerde. Her ürün farklı yerde. Bizim en güçlü yanımız Çin’le birlikte yaşamak. Orada çok güvenilir adamlarımız var. Orayı iyi biliyoruz. Orada her şeyi yapan bir yer yok. Çinliler’le iş yapmak işin en zor kısmı. Doğru ürünü doğru şekilde doğru zamanda getirtmek en iyi bildiğimiz iş. Biz bu işi söktük. Başka yerimiz de olmadığı için oraya çok odaklandık. Bizim Çin’imiz çok farklı. O ürünü en iyi yapan tesislerde yaptırıyoruz. Özel tasarım kaşmir ve ipeği kim yapıyorsa biz oradayız. Sırrımız bu.

- Siz yılda kaç kez gidiyorsunuz Çin’e?

Hâlâ senede 2 kez mutlaka gidiyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR