Ülker nasıl Godiva’yı aldıysa biri de Mango, H&M gibi markaları almalı

HAZIRGİYİMCİLERİN BAŞKANLIĞINA ADAY OLAN HİKMET TANRIVERDİ UYARDI

Haberin Devamı

Hamal bir babanın oğlu olarak doğan, sokakta su ve galeta satıp parasız yatılı okuyan Hikmet Tanrıverdi, şu anda Türkiye’nin en büyük fermuar ve düğme üreticilerinden İnci Grup’un Başkanı. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanlığı’na aday olan Tanrıverdi, “Türkiye şu anda üretici. Gelişmişlik düzeyimizi ve sermayemizi yükseltmeliyiz. Ülker nasıl Godiva’yı satın aldıysa bir firma da H&M’i, Mango’yu alabilir. Bunu biz yapmazsak Uzakdoğulular yapacak. Biz de onlar için çalışacağız” dedi

İnci Grup’un Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Türkiye’nin en büyük düğme ve fermuar üreticilerinden... Tekstil sektöründe birçok derneğin kuruculuğunu ve başkanlığını yapmış. Yaşam öyküsü ise sıfırdan büyüme örneği. Gözünü açtığında hamal bir babanın oğluydu, şimdi 17 şirketin ortağı... “Türkiye’den marka çıkması çok zor. Şu anda üreticiyiz gelişmişlik düzeyimizi ve sermayemizi yükseltmeliyiz. Ülker nasıl Godiva’yı aldıysa bir firma da H&M’i alabilir, Mango’yu alabilir” diyor.

Malatyalısınız. Sizi kamuoyu daha çok Malatyaspor Başkanlığı ile tanıdı. Kaç yaşındayken İstanbul’a göç ettiniz?

Annemin karnındayken gelmişiz. Ailem İstanbul’a geldikten 40 gün sonra doğmuşum ancak o günün şartlarında nüfusum Malatya’dan çıkmış. Benim de Malatya ile bağlantım her zaman oldu.

Nasıl geçti çocukluğunuz?

Zor şartlarda geçti. Ailemin maddi sorunları vardı. Babam hamallık yaparak eve ekmek getiriyordu, daha sonra bir handa oda başılığı yaptı. 3 erkek kardeştik. Büyük abimi kan kanserinden kaybettik. Babam okumamızı isterdi. Ben de iyi okudum.

Küçük yaşta çalışmak zorunda kaldınız mı?

Su satıcılığı yapıyordum ortaokulda, galeta satıyordum. Sonra tencere kapağı yapan bir yerde, çanta imalatında, konfeksiyon atölyesinde çalıştım. Merter’de babamın odabaşılığını yaptığı handa abimle küçük bir dükkan açtık. Parasız yatılı imtihanlarına girdim. Haydarpaşa Lisesi’ne gittim. Bu benim için bir dönüm noktasıydı. O dönemde siyasi karışıklık nedeniyle boykot olurdu ve parasız yatılı olmamıza rağmen her gün eve çıkardık. Dolayısıyla o dönemde çok iyi bir eğitim alamadık.

Üniversitede de okumuşsunuz...

Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler’i kazandım. Oraya devam ettik. Uluslararası İlişkiler Kamu Yönetimi’ni bitirdim. Bir ara diplomat olmayı hayal ettim ama para kazanmaya başlamıştım üniversitedeyken. Para kazanmanın keyfine varmıştım.

Abinizle çalışmaya da devam mı ettiniz? Nasıl yatırım yaptınız?

1979’da girmiştim üniversiteye ve yine aynı yıl ilk fermuarcılık işimi kurdum. 1987’de askere gittim. Döndüm, evlendim. Merter’de dükkan açtım ve benim için dönüm noktası oldu. Musevi ortağımla birlikteydik. Çok farklı bir adamdı, bana çok güvenirdi. Merter’deki yerimizi 6 ay sonra görmeye gelmişti. 1991’de imalata girmek istedim. O istemedi ve ayrıldık.

Yalnızca fermuar mı üretiyordunuz?

Hayır. Düğme ve diğer yan sanayi ürünlerini üretmeye başladık. Türkiye’de üretici azdı, işlerimiz çok iyi gitti. 1991’de konfeksiyon işine de farklı ortaklarla girdim. Moda Tekstil’in kurucu ortaklarından oldum. 1990 sonunda Tayvan’a gittim. Aslına bakarsanız benim için işin rengi o yıl değişti. 6-7 yıl İngilizce kullanmamıştım. Oraya gidince yetersiz olduğunu gördüm ve İngiltere’ye dil okuluna gittim. İngilizcemin iyileşmesi sayesinde daha atak oldum.

Tekstilde birçok oluşumun içinde de oldunuz...

Bu da hayatımda bir anda oldu. Her zaman dayanışmaya inanırım. 1994’te Konfeksiyon Yapı Sanayi Derneği’ni kurduk. 110 üyemiz oldu. Sonra Merter Sanayici İşadamları Derneği’ni kurduk. 1996’da İstanbul Ticaret Odası’na girdim.

Bir de GİSAD girişimi var...

1997’de çok ortaklı GİSAD Dış Ticaret sermaye şirketini kurduk. 3 yıl başkanlık yaptım. GİSAD Dış Ticaret, Türkiye’nin en büyük ihracatçı şirketi oldu. Türkiye’de ilk defa ihracatta 1 milyar doları geçti.

Sizin kaç şirketiniz var?

17 şirkette ortaklığım var. 33 yıldır sektördeyim. Konfeksiyon, hammadde üretim ve ihracat şirketleri, dış ticaret sermaye şirketi ve otomotiv sektöründe faaliyet gösteren şirketlerim var. Geçen sene en ciddi ihracatımızı Pakistan’a yaptık. Romanya’da satış yerimiz var. Rusya’ya ihracatımız yüksek. Tahran’da bir işletmemiz var, düğme yapıyoruz.

Üretiminizin ne kadarı ihraç ediliyor?

Yüzde 90’ı... Ama ürün üzerinde gidiyor. İhracata giden ürünler...

Çin sizi nasıl etkiledi?

Çin özellikle emek yoğun işlerde çok ciddi rakip. Rekabet anlamında çok acı çektik. Standart ürünlerde çok ciddi girişler var Çin’den. Fermuarda damping uygulandı ama düğmede uygulanmadı. Avantajımız esnek yapımız. 3 gün içinde istenilen ürünü yapabiliriz. Çin bunu yapamıyor.

10 yılda 10 Türk markası projemiz var. Turquialty, sizce nasıl gidiyor?

Herkes marka olamaz. Yalnızca mağaza sayısını artırmakla olunmuyor. Türkiye’den marka çıkması çok zor. Bir kere maddi kaynağı çok sağlam olmalı. Çok ciddi maliyetler var. Aday sayabileceğimiz firma çok az. Siz bana birkaç marka söyleyin...

Fazla uçmayalım, GAP, Mango, H&M gibi... Lüks marka demeyelim...

Şu anda o tarzda bir marka çıkarmak mümkün değil. Türkiye’nin ihracatı kadar bütçesi olan markalar bunlar. 15 milyar dolarlık bütçeleri var. Türkiye’de daha küçük çaplı markalar desteklenmeli. Türkiye’nin hazırgiyim ihracatını tek başına taşıyan firmalar var. Şu anda üreticiyiz, gelişmişlik düzeyimizi ve sermayemizi yükseltmeliyiz. Ülker nasıl Godiva’yı aldıysa bir firma da H&M’i, Mango’yu alabilir. Bunu biz yapmazsak yakında Uzakdoğulular yapacak. Biz de onlar için çalışacağız.

‘Tekstilde gidişatı değiştirmek için İHKİB başkanlığına adayım’

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB) seçimlerinde adaysınız. Halen başkan olan Orka Group’un patronu Süleyman Orakçıoğlu, DENİMDER Başkanı Nedim Özbek, Abdi Köse de aday. Siz neden aday oldunuz?

Biz çözüm grubu kurduk. Son yıllarda dayanışma yerine kutuplaşmalar oldu. Öncelikle bu yüzden adayım. Önümüzdeki yıllar tekstil sektörü için çok önemli. Gidişatı değiştirmezsek durumu kötüleşebilir. Projelerimiz var. Tekstilde daha büyük rakamlara ulaşabiliriz ve daha fazla istihdam sağlayabiliriz. Hükümetten beklenen makropolitikalar da var.

Öncelikle neler yapılmalı?

Bir kere her şeyden önce 2023 hedefleri ortaya konmalı. 2023 yılına kadar hazırgiyimden ne bekliyoruz? Ne gibi fırsatlar ve dezavantajlar var. Pazarın büyüyeceğini düşünüyorum. AB, ithalatının en fazla yüzde 70’ini Uzakdoğu’dan yapar. Bunun dışındaki yüzde 30 için İspanya, Portekiz ve İtalya ile Akdeniz çanağı ülkeleri var. Gerçek rakiplerimiz bunlar. Fas, Tunus, Cezayir, Mısır rakip.

Türkiye’de bu saydığınız ülkelerde yatırım yapanlar var...

Bizden her işi öğrenirler ve kısa zamanda avantajlarımız dezavantaja dönüşebilir. Ben Anadolu’nun güçlendirilmesi taraftarıyım. Türkiye üretimle büyümeli.

TEKNOLOJİK ÇİFTLİK HAYALİ KURUYOR

Hikmet Tanrıverdi’nin 3 çocuğu var. 18 yaşındaki kızı Robert Kolej’de, 16 yaşındaki kızı Avusturya Ticaret Lisesi’nde, 9 yaşındaki oğlu Taş Koleji’nde okuyor. “Ben de babam gibi çocuklarımızın iyi eğitim almasını çok önemsiyorum” diyen Hikmet Tanrıverdi, emeklilik hayalini sorduğumuzda ise şu cevabı veriyor:

“Her türlü teknolojik ve elektronik ortamın olduğu bir çiftlik hayalim var. Uydu, internet, bilgisayar, cep telefonu olmalı. Açık havada olayım ama teknolojiden kopmayayım istiyorum.”

EN ZOR GÜNÜM
Dolar fırlayınca kahroldum

5 Nisan kararlarından önce 1994’te hem yatırım yapmış hem ev almıştım. Borcum vardı. Dolar fırlayınca kahroldum. Günlerce televizyonun karşısından kalkamadım. Üstelik panik olduğum için erken borç kapattım ve zarara uğradım. Hayatımın en zor dönemiydi.




DİĞER YENİ YAZILAR